2 Mart 2014 Pazar

TANPINAR’dan YÜZKIZARTICI Dersler-3






TANPINAR’dan YÜZKIZARTICI Dersler-3

(Yazının birinci ve ikinci kısmı için, bundan önceki makalelere bakınız)

Buyurunuz efendim, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, ‘SUÇÜSTÜ’ başlıklı makalesinden seçmeleri okuyalım:

‘Demokrat idarenin macerası gerçekten korkunç ve ibret alıcı oldu. Sahte havari ağızlariyle geldiler. Kabakçı Mustafa’nın bile hâyalinden geçmiyecek bir katliâm teşebbüsünü arkalarında hüccet olarak bırakıp tarihin öbür tapısından geçtiler..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.132).

---

‘Üniversiteye, matbuata, orduya ve Harbiye gençliğine, millî hayatın her sahasında kasdeden bu teşebbüs, milletimizin on senedir yaşadığı faciaya kendi elleriyle tuttukları en sarahatli ışıktır. On senelik kaatil saltanatlarının icraatı, paramızı ve millî hayatımızı temelinden sarsan suistimaller, Anayasa dışı hareketler, millî serveti millî itibarla beraber yıkan ve bizi milletlerarası camialarda o kaar değişik bir çehre ile tınayan 6-7 Eylül faciası, bütün o darmadağın, sonuçssuz ve faydasız, oy avcısı ve sade israf sözde kalkınma ve hukakette içten yıkılma teşebbüsleri, şehirlerimizi ve manzaralarımızı altüst eden mantıksız, bilgisiz ağaç ve refah düşmanı -kimbilir hangi kompleks!- imar çılgınlıkları bütün vuzuhu ile ancak böyle bir teşebbüsün ışığında görülebilirdi..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.132).
----

‘Demokrat idaresinin tarihi, cürümden cürüme her an sürati ve kudreti, savleti demeliydim, artan bir cürümdür… Demokrat liderleri bir cürümden öbürüne sürat katarı hızı ile, bütün ara istasyonları yakarak âdeta uçarlar…’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.132).
---

‘(Demakrat Partililer) Bütün bu karışık ve sefih ruh hali ve bilhassa, çalma ve hükmetme hırsları Demokrat idareyi dünyanın en zalim, kör ve sağır cihazı haline getirdi. Son devirleri ise gerçekten kıstırılmış bir yaban domuz sürüsünün savletleriyle geçti. Öyle ki ordu imdadımıza yetişmeseydi Türk milletinin beli bir daha doğrulamazdı.’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.133).
----

‘(Demokrat Partililer) Fakat sabık sayınlar Harbiyeyi ve bütün gençliği imhâyı düşündüler. Zaten hakikatte, yavaş yavaş, renkten renge girerek, bütün bu on sene içinde yaptıkları ne idi? Tekbirli, tehlilli, kurbanlı kalabalıklar önünde ağızları köpüre köpüre verdikleri nutuklarla, ..bir kaç gazetede sahte peygamberlere, yalancı ahlâkçılara yazdırdıkları yazılarla hazırladıkları şey bugünün münevver Türkiyesi’ne bir Ortaçağ memleketi yapmaktan başka bir şey mi idi?’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.133).
----

‘(Demokrat Parti idaresi) Pek az idare, bu kadar korkunç şekilde, muhafazasını ve ilerlemesini cihan karşısında tekeffül ettiği cemaate ihanet etmiştir. İktidarlarının daha ikinci senesinde, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyetini polis devleti haline getirmişlerdi..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.133).
---

‘Fakat maziyi fazla itham etmiyelim. Bütün o şerirler hakikatte cahil ve ufuksuz insanlardı. Karşılarında kendilerine doğruyu ve iyiyi gösterecek hiçbir tecrübe yoktu. Muasırları olmakla betbaht olduğumuz arslanlara ise doğru yol, hakikatin yolu her gün en sarih şekilde gösteriliyordu.’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.134).
---

‘(Demokratlar) Neleri yıkmadılar ve ne ümitleri söndürmediler? Medeni lügatın hiçbir kelimesi yoktur ki bu betbahtların elinde ve dilinde kalp akçe haline gelmiş olmasın. Filhakika bütün gayretlerini milletimize zulmü adalet, namussuzluğu keramet dolandırıcılığı fazilet, mutlâk cehaleti bilgi katmerli istipdadı demokrasi gibi kabul ettirmiye sarfettiler’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.134).
---

‘Hükümet ekip işidir. Sakıt idare korkunun ve suçun birbirine kenetlediği bir intifa çetesiydi. Çete kanunlariyle yaşadılar ve hüküm sürdüler. Çalmak, servet yığmak onlara yetmedi. Fakirin alkışı, duası ve gözyaşı da lazımdı. Cemiyetin ve rejimin hakiki mesnedi olan bütün ir orta sınıfı ezdiler, âdeta ortadan kaldırdılar. Cemiyetin geleceği olan ve asıl hayatını tanzim eden aydına ise ne orduda, ne sivil hayatta tahammülleri vardı..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.134).
---

‘(Demokrat Parti idaresi) Filhakika bizi eşya halinde görmek ve öyle kullanmak istiyorlardı. İnsanı susturmaya çalışmak, eşya haline getirmektir. Türk basınının bu on senelik macerası, milletimizi behemehal susturmak, altın buzağı gibi kendilerine taptırmak, inkılâplarımızın yerine irtica konuşturmak istiyenlere karşı gelmek azmiyle gerçek bir destan oldu’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.134).
----

‘(Demakrat Partili idareciler) Bu çürütme üstadları, para ile çürütemediklerini hapishane köşelerinde çürütebilmek için adalet mekanizmasını karakuş kanunlariyle âdeta felce uğrattılar. Fakat ne hâkimi korkutabildiler; ne matbuatı susturabildiler. Hak ve hürriyet fikirde vicdanlarda sönmedi..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.134).
---

‘Korku en tehlikeli şeydir. Oynamıya gelmez. Karşısındakini korkutmak, korku içinde yaşatmak istiyen daima ilk ve en son korkandır. Demokrat idare millî hayatı korkunun sisine boğmak istiyordu. Sonunda onun karanlığında, hem de suçüstü kenileri yakalandılar..’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.135).
---

‘..(Demokrat Partili idareciler) Sabık sayınların hemen hepsi, başlarında yüz milyonluk hırsız, sanki cibilliyetleri hakkında en ufak bir şüphe bırakmamak için bir elde tabanca öbür elde dövic ve para çantası yakalandılar. Tarihin huzuruna ancak çift asaletleri ile resmen hırsız ve kaatil olarak çıkabilirlerdi’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.135).
---

(Demokrat Parti’yi devirdiği için Ordu’ya teşekkür) Bize bu kurtuluşu hazırlıyan, istikbalimizi o kadar asaletle ve necabetle kefaletine alan orduya nasıl teşekkür etmeli? En iyisi kendi şerefli ve fedakâr mesleklerinin bütün değerlerinin toplıyan kelime ile: Vazifenizi yaptınız, her zaman olduğu gibi bu sefer de vatan ve milleti, hem de tam zamanında kurtardınız! demektir. Bundan sonrasını sevinç göz yaşlarına bırakalım’

(Bakınız: Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Suçüstü’, Ak Devrim içinde, Ankara-1960, Başbakanlık Devlet Basımevi, s.135).
---

Ahmet Hamdi Tanpınar’an aktardığımız;

1-Bu metinler; düşünürlerin, bilginlerin ve yazarların; dönemin olaylarını ve tartışmalarını daha soğukkanlı tartışmaları gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır;

2-Bu metinler; tartışmanın taraflarının hiçbir ahlak ilkesine riayet etmeden savurdukları YALAN ve İFTİRALAR’ı doğru kabul edip bunlara dayanarak söz söyleyenleri ve yazı yazanların REZİL OLACAĞINI İSPAT ETMEKTEDİR;

3-Bu metinler; yönetimden düşürülen idareciler hakkında, böyle yazılar yazmanın ve konuşmalar yapmanın ahlaken doğru olmayacağını dikkate almayan bir yazarın, ne kadar ilkesiz hareket ettiğini göstermektedir;

4-Bu metinler, hepimize; bundan yaklaşık ELLİ DÖRT SENE önce yazılan bir yazıda işlenen konular ile bugün yaşadığımız tartışmalar arasındaki benzerlikleri dikkate almamızı, bugün de benzer yalan ve iftiraların olabileceğini unutmamamızı, ileride bizi mahçup edecek sözler sarfetmememizi ve yazılar yazmamamızı öğütlemektedir;
---

Hülasa, TARİH BÜYÜK GÜÇTÜR.

TARİH İBRETLERLE DOLUDUR.

TARİH HER AN HEPİMİZE DERS VERMEKTEDİR.

TARİH, TECRÜBELERLE DOLUDUR.

Böyle büyük bir güçten, ibretten, dersten ve tecrübeden nasibimizi almamız gerekir.

Yoksa, hem kendimize hem de ülkemize ve milletimize yazık etmiş oluruz.

---
Harun Anay/03.03.2014
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.