18 Nisan 2014 Cuma

MEHMET CANATAR'in KÜTÜPHANE HAFTASI KONUŞMASI





PROF.DR. MEHMET CANATAR BEY’in KÜTÜPHANE HAFTASI DOLAYISIYLA YAPTIĞI KONUŞMANIN METNİ

Sınıf arkadaşım, değerli bilim adamı Prof.Dr. Mehmet Canatar Bey’in Kütüphane Haftası dolayısıyla yaptığı konuşmanın metnini aşağıdaki dikkatlerinize sunuyorum.

Metni bu sayfada yayımlamama izin verdiği için kendilerine teşekkür ederim. H. Anay.

----

Sayın Valim,  Değerli katılımcılar,

49. Kütüphane Haftası kutlamaları açılış törenine hepiniz hoş geldiniz.

Bilgi, “vatan” gibi tarih boyunca ve günümüzde; uğrunda savaş dâhil pek çok siyasi, askeri ve istihbari mücadelelere girişilmiş çok önemli bir hazinedir. Bu açıdan bilgiyi içinde barındıran ve “bilginin vatanı” olarak nitelendirebileceğimiz kütüphaneler de son derece kıymet taşımaktadır. Okumayan, bilgiye ve ona erişime önem vermeyen, üstün kişi ve kurumların karar ve değerlendirmeleriyle yetinen, kendini geliştirmeyen, gelişime de açık durmayan kişi, kurum ve topluluklar istikbalde karşılaşacakları her türlü sıkıntıyı da peşinen kabul etmiş demektir. Bu yüzden biz kütüphane ve bilgi bilimciler;

“Kütüphanelerle değişin, gelişin, özgürleşin” diyerek “yenileşim ve kütüphaneler” arasındaki bağlantıyı anlatmaya çalışıyoruz. Kütüphane Haftasını her yıl buna benzer temalarla coşkuyla karşılıyoruz. Ancak bu, toplumsal bir bilinç meselesidir. Bu konuda sorumluluk öncelikle devlet adamlarına, halkımıza ve meslek mensuplarımıza düşmektedir. Bir ülkede devletin en üst düzey yetkilisinden başlayarak aşağıya doğru genişlemek suretiyle devlet erkânı ve toplumun önde gelen zevatının teşvik ve destekleri; bilimin, kültürün ve gelişmenin tetikleyici unsuru olagelmiştir. Bu açıdan devlet yetkililerinin paylaşıldıkça çoğalan ve gelişen bilgi ve bilgi kaynaklarının kullanımına, hem bir birey olarak hem de bir yetkili olarak gereken yönlendiriciliği yapması olmazsa olmaz bir husustur.

Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinde yetiştirmeye çalıştığımız mezunlarımız, yurdumuzun dört bir köşesinde göreve başladıktan sonra çeşitli zorluklarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu çerçevede; mesleklerini tanıtmak yanında, okuma ve araştırma alışkanlığının, doğru bilgi ve belgeye ulaşmanın ve bunları doğru biçimde üretmenin ne kadar önemli olduğu konusunda açıklama yapmak zorunda kalmaları, ülkemizin acı gerçeklerindendir. Dünyada kütüphanecilik ve arşivcilik alanlarında bambaşka konuların konuşulduğu, elektronik gelişmelerin hız kazandığı, mobil araçlarla bilgiye erişimin gerçekleştiği düşünüldüğünde; ülkemizin her bölgesinde, her kütüphanesinde ve her arşivinde bu tür çalışmaların yaygınlaştığını görememek alacak uzun bir yolumuz olduğunu da bize göstermektedir.

Ülkemizde, kütüphanesi olmayan okullar, olsa da küçücük alanlara sıkıştırılmış mekânlarda çağdaş kütüphanecilik yapılması beklenen üniversiteler, bir yandan kapanmaya devam eden halk ve çocuk kütüphaneleri, içine birkaç kitap ile birkaç bilgisayar konularak mükemmel olduğu düşünülen bilgi evleri, alanında eğitim görmüş arşivci istihdam etmeden arşiv kurmaya hatta elektronik bilgi-belge yönetimi oluşturmaya çalışan kamu kurumu ve şirketlerin var olduğu bir Türkiye’de değişim, gelişim, özgürleşmek ve yenileşmek mümkün ve kolay mıdır? Geniş bir bakış açısıyla bu zorlukların üstesinden gelmek için idari, mesleki ve akademik işbirliği son derecede önemlidir.

Öte yandan, yine ülkemizde umutları artırıcı güzel gelişmelerin de olduğu görmezden gelinmemelidir. Eskiye nispetle, huzurun ve demokrasinin daha egemen olmasıyla mezunlarımız Hakkâri’ye, Diyarbakır’a, Van’a istekle görev yapmaya gidebiliyorlarsa bunda yakın zamanda kazanılan teknik hizmetler kadrosunun da büyük payı bulunmaktadır. Bu konuda gayreti olan tüm meslektaşları ve akademisyenleri içtenlikle tebrik ediyorum. Ancak özlük hakları konusunda yapılacaklar henüz tamamlanmamıştır. Bu nedenle Türk Kütüphaneciler Derneği bünyesinde oluşturulan Özlük Hakları Çalışma Grubu gibi gayretlerin desteklenmesi, başka platformlarda da bu tür grupların kurulması gerekmektedir. Bölüm olarak bu çalışmalara elimizden geldiğince destek olma düşüncesindeyiz.

Bilginin paylaşılması, bilimin ilerlemesi, ülkemizin de ilerlemesi demektir. Bu noktada özellikle gerek sayısallaştırma alanında gerekse bilgiye erişim ve kataloglama alanında büyük adımlar atıldı. Bir Bölüm Başkanı olarak sizleri ortak çalışmaya, işbölümüne ve dayanışmaya davet ediyorum. Ancak bu şeklide ülkemizin paha biçilmez bilgi kaynakları gerek ülkemizin bilim insanlarına gerekse tüm dünyadaki araştırmacılara eksiksiz biçimde sunulabilir. Bu noktada atılan adımları, kurulan çalışma gruplarını da desteklediğimi belirtmek isterim.

Alanımız çerçevesindeki kurumların ve alanımızın sunacağı hizmetleri sunan birimlerin başında bölüm mezunlarımızın görev yapması, bu konuda söz sahibi ve yetkili kılınması, dünya çapındaki standartları yakalamamızı ve uygulamamızı kolaylaştıracaktır. Bizim bölüm mensupları olarak, mezunlarımızın yetişmesi ve kendilerine güvenen bireyler olmaları için çalışmalarımızı artırmamız, öğrencilerimizin ise kendilerini geliştirmek için mezuniyet öncesi ve sonrası mesleki faaliyet ve etkinliklere, sempozyum ve kongrelere yoğun katılım göstermeleri gerekmektedir. Kişisel becerilerin gelişmesinin yanı sıra dünyadaki gelişmeleri takip etmek için yabancı dile sahip olmak artık mutlaka şarttır. Buradan, geleceğimiz olan öğrencilerimize bu uyarıyı tekrar yapmakta fayda görüyorum.

Birinci ve İkinci öğretim lisans programları, yüksek lisans ve doktora programlarıyla Bilgi ve Belge Yönetimi alanına katkı sağlamaya çalışan bölümümüz; sosyal medyanın kullanılması çalışmalarını da desteklemektedir. Arşivlerin, kütüphanelerin, bilgi ve belge merkezlerinin Facebook, Twitter gibi sosyal medya ortamlarında var olması, daha çok kullanıcıya ulaşmaları demektir.

Öte yandan, internetin tek bilgi kaynağı olduğunu zanneden halkımıza ve kimi aydınlara,  yön gösterici nitelikte bilgiler vermek meslek mensuplarımıza düşen önemli bir görevdir. İnternetin, elektronik ortamların kütüphane ve arşivleri hatta müzeleri yok edecek bir güç olmadığına; hem kendimiz inanmalı, hem de halkımıza bu durumu anlatmalıyız.

Bu Kütüphane Haftasında çok çeşitli çalışmalar düzenlenmiştir. Kitap okuma ve araştırma alışkanlığına dikkati çekmek için 81 ilde “Kitap Okuyoruz 2013” etkinliği, özellikle dikkat çekicidir. Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Merkezi’nin çabalarıyla 81 il merkezlerinde yapılacak bu etkinlik, İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde 27 Mart Çarşamba günü 12:30’da gerçekleşecektir. Kütüphane Haftası programında TKD İstanbul Şubesi’nin ve halk kütüphanelerinin büyük fedakârlıklarla gerçekleştireceği “Geceleyin Kütüphane” çalışması da İstanbul’da önemli bir farkındalık oluşturma çabası örneğidir. Çalışmalarda görev alan herkesi, samimiyetle tebrik ediyorum. Niyet hayır ise akıbetin de hayır olacağı inancıyla birlik, dirlik ve dirilik içinde kutlayacağımız nice Kütüphane Haftaları diliyorum.

Prof.Dr. Mehmet Canatar

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Bilgi ve Belge Yönetimi Bölüm Başkanı
---

Harun Anay/18.04.2014.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.