BUNLARI
BİLİYOR MUYDUNUZ? (1-38)
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-1
1-Mısır'da askerlerin Muhammed Mursi'ye verdiği muhtıra
mahiyetindeki 48 saatlik sürenin bittiği saatlerde yüzlerce televizyon kanalı canlı
yayında iken, TRT'nin Arapca Kanalı'nın 'KLASİK TÜRK ZENAATLARINDAN
SEMERCİLİK'i anlattığını;
2-Mısır'da Müslüman Kardeşlerin gösterilerine katılan Selefilerin
MÜZİK ÇALINIYOR diye meydandan çekildiklerini;
3-Mısır'da darbeyi destekleyen Ezher Şeyhi'nin, olaylar çıkmaya
başlayınca küsüp inzivaya (:itikaf) çekildiğini;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-2
1-Batman’da akrabası olan iki genç tarafından tecavüzüne uğrayan
kızı, ailesi namusunu temizlemek için öldürdü; oğlanlar ise yaşıyor;
2-Taliban her yıl pek çok kız çocuğuna sırf okula gidiyor diye ya
eziyet ediyor, ya da saldırıyor;
3-Mısır’ın eski başkanı Hüsnü Mübarek’e halkının
‘inek/öküz’ diye lakap taktığını, kendisine sövemedikleri için sürekli ineklere
hakaret ettiklerini, bundan dolayı da üzerinde inek resmi bulunan bir peynir
markasının onun iktidarı döneminde Mısır’a ithalatının yasaklandığını;
4-Somali’deki İslamcı Gençler Örgütü’nün bir müddet
önce, mevcut hükümete İslami değerlere aykırı davrandığı için saldıralar
düzenlediğini ve bu değerler ile maksatlarının kız ve erkek çocuklarının aynı
okullarda karışık okuması olduğunu.
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-3
1-Irak'ta, doksan iki yaşında bir erkeğin onsekiz yaşında bir
kızla evlendiğini ve kızın damad adayını resminden görüp beğendiğini;.
2-Türkiye'de ilahiyat ve din alnında yapılan pek çok çalışma ve
kaleme alınan eserle Arap dünyasında aynı konulardaki araştırmalar arasında
'SEVİYELİ BİR İSLAMİ BİRLİKTELİK' olduğunu;
3-Güzel dinimiz İslam'ın dindarımsılar ve İslamcımsılar
tarafından, -tıpkı Mısır devrimi ve Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi-
çalındığını;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-4
1-Osmanlı döneminde Arapça'dan türetilen veya kavramsallaştırılan
pek çok siyaset, iktisat, din, hukuk, ahlak, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve
tarih kavramı Suriye, Ürdün, Mısır ve Irak gibi ülkelerde hala kullanıldığını;
2-Başta Mısır halk Arapçası olmak üzere pek çok Arap ülkesinin
günlük dillerinde binlerce Türkçe kelime kullanıldığını;
3-Ülkemizde
pek çok bilim, düşünce ve sanat adamının özel evraklarının BÜYÜK BİR KISMI
asırlardır (özellikle de Cumhuriyet döneminde) İMHA EDİLDİĞİNİ ve BU katliamın HALEN
DE BÜTÜN HIZIYLA UYGULANDIĞINI, buna rağmen bu işlerden sorumlu olanların
yüzlerine hiç kızarma gelmediğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-5
1-İngiliz fiozofu John Locke (ölümü: 1704)'un mektuplarının SEKİZ
cilt halinde yayımlandığını ve daha hepsinin bitmediğini;
2-İngiliz filozof ve bilim adamı Charles Darwin (ölümü: 1882)'in
mektuplarının ON ALTI cilt halinde neşredildiğini ve daha hepsinin bitmediğini;
3-İngiliz filozofu Jeremy Bentham (ölümü: 1832)'ın mektuplarının
ON İKİ cilt halinde neşredildiğini ve daha hepsinin bitmediğini;
BUNLAR SİZİN İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-6
1-Türk bayrağındaki yıldızın beş köşesinin İslam'ın beş şartıyla
ilişkilendiriidiğini;
2-Klasik sanatlarımızda ve kadim kültürümüzde LALE'nin Allah
lafzını temsil ettiğini;
3-Klasik sanatlarımızda ve kültürürmüzde GÜL'ün Efendimiz
Hz.Muhammed'i temsil ettiğini;
4-Hilal, Lale ve Allah kelimelerinin ebced hesabında sayı
değerinin ALTMIŞ ALTI olduğunu ve bu yüzden Hilal kelimesinin ve anılan sayının
eski kültürümüzde çoğu zaman Allah ile ilişkilendiriidiğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-7
1-Yarım din üleması, pek çok mele, çeyrek Arapça hocası, cahil
molla ve ulama taifesinin sandığının aksine Türkçe’nin cümle yapısı ve kelime
türetme teknikleri bakımından Arapça ve Farsça’dan daha zengin bir dil olduğunu
(Mesela Türkçe’deki zamanları göz önüne alınız);
2-Arapça ve Farsça’dan tercüme yapanların bazılarının Türkçe
bilgilerinin son derece zayıf olduğunu;
3-Batı dillerinden çeviri yapanların bazılarının Türkçe
bilip bilmediklerinin bile şüpheli olduğunu;
4-Anılan kişilerin zehirleriyle, dilimizin,
düşüncemizin, dini hayatımızın ve ahlakımızın her yıl daha da kötüleştiğini;
5-Ülkemizdeki özgün düşünce ve bilim üretme
kısırlığının en önemli sebeplerinden birinin bu hususlar ve kişiler olduğunu;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-8
1-İngiliz filozofu John Locke (ölümü: 1704)'un yetişkinlikten
sonraki hayatının büyük bir kısmında hemen hemen hergün HAVA DURUMU'nu
kaydettiğini ve bu defterlerin çoğunun bugün kullanılabilir halde olduğunu;
2-İngiliz filozofu Charles Darwin (ölümü: 1882)'in hayatı boyunca
kendisi ve araştırmalarıyla ilgili neredeyse hiç bir şeyi
atmadığını/koruduğunu;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-9
1-Türkiye'de İLAHİYATalanında yapılan pek çok araştırmanın,
konuşmanın veya toplantının, -bu faaliyetleri yapanlar farkında olsalar da
olmasalar da- milletimizi uyutmak, halkımızın statükoya razı olmasını sağlamak
ve bizi düşündürtmemek işlevi gördüğünü;
2-Türkiye'de TARİH alanındaki çalışmaların ve oluşan büyük hamaset
edebiyatının da aynı görevi eksiksiz yerine getirdklerini;
3-Her iki alandaki mevcut araştırma zihniyetinin bizi
'çağın seyircisi' haline getirdiğini ve 'çağın inşacısı' olmamızı
engellediğini, bu yüzden de sürekli desteklendiğini;
4-Her iki alanda çalışan ve söz sahibi olan veya
olduğunu sananların büyük bir kısmının bu durumun farkında bile olmadıklarını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-10
Türkiye’de İmam Hatip Liseleri’nde meslek dersi öğretmenliğinde
bulunanların ve İlahiyat Fakültelerinde Arapça, fıkıh, hadis, kelam, tasavvuf,
tefsir ve İslam felsefesi gibi alanlarda hocalık veya araştırma yapanlar ile bu
alanlarda resmi kurumların dışında ders verenlerin bazılarının (siz çoğunun da
diyebilirsiniz):
1-Arapça gramer ve kelime bilgilerinin; Türkçe gramer ve kelime bilgilerinden çok daha fazla olduğunu;
2-Türkçelerini geliştirmek için hiçbir gayret
göstermezken Arapça için ömür harcadıklarını, bunun muhasebesini de
yapmadıklarını;
3-Hayatları boyunca bir tek Türkçe gramer kitabına
ellerini bile sürmezlerken hiçbir yerde lazım olmayacak gramer bilgilerini
öğrendiklerini ve öğrettiklerini;
4-Hayatları boyunca bir tek Türkçe hikaye veya roman
okumadıklarını;
5-Özel kitaplıklarında bir tek Türkçe sözlük bile bulunmadığını;
6-Yeryüzünde sadece bedevilerin bildiği veya kullandığı
Arapça bir kelimeyi öğrenmeyi kutsal bir vazife saydıklarını;
7-Böyle nadir bir kelime bilgisini, bazen bütün Türk
edebiyatından bile daha değerli kabul ettiklerini;
8-Bütün bunlara rağmen, Arapça’nın her bakımdan ve
bütün tarih boyunca Türkçe’den daha üstün olduğunu iddia edecek ve
öğrencilerine bu mukaddes hakikatları zerk edecek kadar cü’etli olduklarını;
9-Böyle bir düşünceye sahip oldukları ve bu yönde
faaliyetlerde bulundukları için BİRİNCİ SINIF ARAP IRKÇISI ve FAŞİST KABUL
EDİLMELERİ GEREKTİĞİNİ;
10-Bu özellikleri dolayısıyla düşünce ve bilim
hayatımızın en büyük düşmanları arasında yer aldıklarını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-11
1-Vapur kelimesinin Fransızca’dan Türkçe’ye girdiğini, buhar/buğu
anlamına geldiğini ve daha sonra bugün de olduğu gibi buharlı gemiler için
kullanılmaya başlandığını;
2-Osmanlı Devleti’nin Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa döneminde
buharlı gemiye BUĞU adı verildiğini ve bunun bizim tarihimizde buharlı gemiye
verilen ilk isim olduğunu; daha sonra da bir müddet bu ismin aynı anlamda
kullanıldığını;
3-1840 ve 1850 yıllarında Avrupa ülkelerinde ticari
buharlı gemi sayısının aşağıdaki gibi olduğunu (Ülke isimlerinden sonra verilen
birinci rakam 1840 yılındaki durumu, ikincisi ise 1850 yılındakini
göstermektedir):
İngiltere: 640, 1290;
Amerika: Bilinmiyor, 400;
Fransa: 90, 270;
Prusya: 40, 260;
Avusturya: 20, 100;
Rusya: 20, 100;
Belçika: 40, 70;
İtalya: 10, 40;
İspanya: 10, 20;
Hollanda: yok veya bilinmiyor, 10.
4-Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu ticari ve askeri
TOPLAM vapur sayısının aşağıdaki gibi olduğunu (Bunların yaklaşık yarısı ticari
gemidir):
1830 yılında: 2
1839 yılında: 3
1847 yılında: 10
1849 yılında: 10
1852 yılında: 12
1853 yılında: 16
1855 yılında: 20
5-İngiltere Donanması’nın elinde askeri amaçla
kullanılan gemi sayısının 1841’de 48 (Kırksekiz) ve 1846 yılında ise 71
(yetmişbir) adet olduğunu;
6-Bu bilgiler bize, daha o tarihlerde treni çoktaaaannn
kaçırdığımızı açıkça ispat ettiğini;
(Bu bilgileri yazarken şu kaynaktan istifade ettim:
Levent Düzcü, Yelkenliden Buharlıya Geçişte Osmanlı Denizciliği (1825-1855),
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara-2012, Dr.T., s.174-176. Bu
çalışmadan beni haberdar eden Aziz Dostom Prof.Dr. Muzaffer Doğan’a teşekkür
ederim).
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-12
1-Ülkemizin hiç bir kütüphanesinin herhangi bir BÜYÜK İSLAM
DÜŞÜNÜRÜ veya FİLOZOFUNUN bütün eserlerini, hakkında yazılanların önemlilerini
ve ilgili belgeleri içeren tam bir koleksiyona sahip olmadığını;
2-Ülkemizin hiç bir kütüphanesinin herhangi bir BÜYÜK BATI
DÜŞÜNÜRÜ veya FİLOZOFUNUN bütün eserlerini, hakkında yazılanların önemlilerini
ve ilgili belgeleri içeren tam bir koleksiyona sahip olmadığını;
3-Buna rağmen ülkemizde BİNLERCE İslam ve Batı düşüncesi ve
felsefesi uzmanı bulunduğunu;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-13
1-Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethedince Nil Nehri'nin
kaynaklarını araştırttığını, bu MERAK duygusuyla kendi döneminde ve bugün
yaşayan pek çok ilim adamımızdan daha büyük bir bilim ve düşünce zihniyetine
sahip olduğunu;
2-Osmanlı döneminde Türklerin piramidlere FİRAVUN TEPELERİ
dediklerini;
3-Bugün
hiç düşünmeden kullandiğımız MUSON YAĞMURLARI'na, Arapça'da MEVSİM YAĞMURLARI
(:el-Emtar el-mevsimiyye) denildiğini ve MUSON ile MEVSİM kelimelerinin
birbirleriyle ilişkisine dair tartışmalar yapıldığını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-14
1-Ülkemizin devasa bir ARŞİV SORUNU olduğunu ve halen bu sorunun
teşhis ve çözümüne tahminen yüz kilometre bile yakın olmadığımızı;
2-Ülkemizin devasa bir EL YAZMASI KİTAPLAR sorunu olduğunu ve
halen bu sorunun teşhis ve çözümüne tahminen yüz kilometre bile yakın olmadığımızı;
3-Ülkemizin devasa bir KÜTÜPHANE sorunu olduğunu ve halen bu
sorunun teşhis ve çözümüne tahminen yüz kilometre bile yakın olmadığımızı;
4-Ülkemizin devasa bir ÜNİVERSİTE sorunu olduğunu ve halen bu
sorunun teşhis ve çözümüne tahminen yüz kilometre bile yakın olmadığımızı;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-15
1-İlahiyat Fakültelerinde, cemaat ve tarikatlara mensup olanlar
ile mütedeyyinler arasında bır tane bile CİDDİYE ALINABİLECEK LİBERALİZM uzmanı
bulunmadığını;
2-İlahiyat Fakültelerinde, cemaat ve tarikatlara mensup olanlar
ile mütedeyyinler arasında bır tane bile CİDDİYE ALINABİLECEK SOSYALİZM uzmanı
bulunmadığını;
3-İlahiyat Fakültelerinde, cemaat ve tarikatlara mensup olanlar ile mütedeyyinler arasında bır tane bile
CİDDİYE ALINABİLECEK MARX ve MARXİZM uzmanı bulunmadığını;
4-İlahiyat Fakültelerinde, cemaat ve tarikatlara mensup
olanlar ile mütedeyyinler arasında bır tane bile CİDDİYE ALINABİLECEK
KAPİTALİZM uzmanı bulunmadığını;
5-Buna rağmen bu çevrelerde anılan kavramlar hakkında
her gün konuşulduğunu ve bunlara -özellikle fıkıhçılar tarafından- alternatifler
uydurulduğunu;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-16
1-Ülkemizin LİBERAL TOSUNLARI arasında BİR TEK İSLAM UZMANI
bulunmadığını, ama bilirmiş gibi ahkam kestiklerini;
2-Ülkemizin SOSYALİST TOSUNLARI arasında BİR TEK İSLAM UZMANI
bulunmadığını, ama bilirmiş gibi ahkam kestiklerini;
3-Ülkemizin MARXİST TOSUNLARI arasında BİR TEK İSLAM UZMANI
bulunmadığını, ama bilirmiş gibi ahkam kestiklerini;
4-Ülkemizin MATERYALİST TOSUNLARI
arasında BİR TEK İSLAM UZMANI bulunmadığını, ama bilirmiş gibi ahkam
kestiklerini;
5-Ülkemizin SOLCU TOSUNLARI arasında BİR TEK İSLAM
UZMANI bulunmadığını, ama bilirmiş gibi ahkam kestiklerini;
6-BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN anılan kişilerin, BU ÜLKE ve
İNSANIMIZ İÇİN YANIP TUTUŞTUKLARINI, PROJELER ÜRETTİKLERİNİ ve HATTA
BAZILARININ KENDİLERİNİ İNSANLIĞIN YÜZ AKI SAYACAK KADAR ükela ve kendini
bilmez olduklarını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-17
1-Hz.Süleyman Mabedi'nin kalıntısı olduğu söylenen duvara isim
olarak verilen 'Ağlama Duvari'nın esas itibariyle Yahudiler tarafından
kullanıldığını;
2-Kudüs'ün kime ve hangi dine ait olduğuna dair malum
tartışmalardan dolayı pek çok müslüman Arab'ın bu duvara, Hz.Muhammed'in miraca
çıkarken bindiği rivayet edilen 'Burak'a nisbetle 'Burak Duvarı' dediklerini ve
bu kavramsallıştırmaya bu konularda hassasiyeti
olan kişilerce çok önem verildiğini;
3-Buna rağmen ülkemizde dini hassasiyeti olan ve hatta
Filistin ile yatıp kalkanların bile çoğunun Ağlama Duvarı demeye devam
ettiklerini;
4-Diyanet İslam Ansiklopedisi'nin de bu duvarI 'Ağlama
Duvari' maddesinde işlediğini ve bu maddede Burak Duvarı adlandırmasına hiç
temas edilmediğini;
5-Sadece bu örneklerin bile ne kadar içi boş,
siyasetsiz, kimliksiz ve bilgisiz bir din anlayışına sahip olduğumuzu
göstermeye yetebileceğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-18
Diyanet İslam Ansiklopedisi'nde:
1-ADALET maddesinin toplam yaklaşık 3 (üç) sayfa olduğunu; bu
maddenin SADECE 2,5 (iki buçuk) sütunun fıkıh kısmını oluşturduğunu;
2-Ali Kuşçu maddesinin yaklaşık 2 (iki) safya olduğunu;
3-Adak maddesinin yaklaşık 3 (üç) sayfa olduğunu;
4-Aksırma maddesinin yaklaşık 1,5 (bir buçuk) sütun olduğunu;
5-Hırka maddesinin yaklaşık 2 (iki) sayfa olduğunu;
6-Hırka-i saadet maddesinin 3 (üç) sayfadan fazla
olduğunu;
7-Na'l-i şerif (Hz.Muhammed'in nalini/ayakkabısı)
maddesinin 2 (iki) sayfa olduğunu;
8-Ignaz Goldziher (Goldziher, Ignaz) maddesinin
yaklaşık 10 (on) sayfa olduğunu;
9-Bütün bunları okuduktan sonra Roma dönemi
şairlerinden birinin 'NE GÜLÜYORSUN?, ANLATTIĞIM SENİN HİKAYEN!' sözünü mutlaka
hatırlamak ve düşünmek gerektiğini;
10-Bütün bunları ve bu gibi işleri yapanları yeryüzündeki
her müslümanın minnet ve şükranla anması gerektiğini ve H. Anay gibi bu
saçmalıkları fark edenlere ise beddua etmelerinin İSLAMÎ bir vecibe olduğunu;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-19
1-Evlenecek bir kadın ve erkek tarafından kabul edilmesi, belirli
bir maddi karşılık üzerinde anlaşılması ve sınırlı süreyle geçerli olması
şartlarıyla yapılan evlilik anlamına gelen MUT'A NİKAHI'nın İran'da halen
resmen uygulandığını;
2-Mut'a nikahının genellikle Caferi fıkhının uygulandığı yerlerde
geçerli olduğu bilinmekle birlikte, bu tür nikaha Körfez ülkelerinde bazı Sünni fıkıhçıların da izin verdiğini;
3-Körfez ülkelerinde MİSYAR (mim, sin, ye, elif, re)
adlı yeni bir nikah çeşidi daha olduğunu; bu nikaha göre, genellikle zengin
kadınların koca kahrı çekmemek için bir erkekle anlaşmalı evlendiklerini, bu
kadınların istedkleri zaman erkekle (yani resmi kocasıyla) beraber olduklarını,
ama çoğunlukla aynı evde birlikte yaşamadıklarını, böyle bir evlilik karşılığı
olarak kadınların kocalarıyla belirli paralar üzerinden anlaştıklarını; bu
nikahın söz konusu ülkelerde resmen tanınıp bilindiğini ve fıkhen cevaz
verildiğini; bu nikahın görünüş itibariyle bildiğimiz evlilik türünden hiç de
farklı olmadığını;
4-Mut'a nikahı'nda parayı erkek verirken Misyar
nikahında parayı kadının verdiğini, bu bakımdan yep yeni bir durum olduğunu;
5-Diyanet İslam Ansiklopedis'nde MİSYAR maddesinin
bulunmadığını;
6-Böyle bir maddenin bulunmamasının sebebi olarak,
aksırma gibi konulardan bu gibi zor konulara fırsat bulunamamasının ileri
sürülebileceğini;
7-Belki de İslam dünyasını iyi tanımanın sonucu olarak
Misyar Nikahı'nın Türkiye'de pek gündeme gelmediğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-20
1-Vaktiyle ön okumasını yaptığım bir doktora tezinin birinci
bölümünün ilk cümlesi, 'HALBU Kİ...' diye başlıyordu; bu tezin sahibi şimdi
yükseklerde bir yerde;
2-Vaktiyle, bundan yaklaşık üç yüz sene önce yaşamış bir şahıs
hakkında hazırlanan bir doktora tezinde üzerinde çalışılan kişinin ölüm tarihinin
unutulduğunu (??) tespit etmiştim; tezin sahibi şimdi asker (??);
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-21
1-Yolsuzluk, hırsızlık ve yalan söyleme gibi evrensel kabul görmüş
erdemsizlikleri, ülkemizde bazı dindarımsı, İslamcı ve dini grupların dinî bir
vecibe kabul edip benimsediklerini;
2-Ülkemizde TAKİYYE'nin hemen hemen her kesimde fütursuzca
uygulandığını;
3-Hiçbir dine inanmayan pek çok kişinin de tıpkı
dindarımsıların düşündüğü gibi yalan ve yolsuzluğa kutsiyet izafe ettiklerini;
4-Ülkemizdeki pek çok tartışma ve kavganın muhtemelen
bu gibi kabulleri gizlemek için yapıldığını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-22
1-18. yüzyıl Avrupa düşüncesinde en çok tartışılan konulardan
birinin, alemin ve canlıların menşei konusu olduğunu ve bu tartışmaların 19.
yüzyılın ilk çeyreğinde zirveye ulaştığını;
2-İngiliz bilim ve düşün adamı Charles Darwin (ölümü: 1882)'in
araştırmalarını bu büyük miras üzerine bina ettiğini;
3-Charles Darwin'in türden türe geçiş de dahil olmak üzere pek çok
tezinin daha önce de muhtelif kişiler tarafından savunulduğunu;
4-Charles Darwin'in bir ilahiyatçı olduğunu;
5-Charles Darwin'in ana tezlerini, özellikle de dine ve Kilise'nin
resmi kabullerine ters gelen düşüncelerini, hayatının büyük bir kısmında
gizleyip ŞİFRELİ NOTLAR ALDIĞINI;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-23
1-BAHREYN'de, nüfusun çoğunluğu Şii olmasına karşılık, yönetici
ailenin ve seçkinlerin Sünni olduğunu;
2-Uzun süredir halkın yönetim aleyhine gösteriler yaptığını;
3-Bunun üzerine Suudi rejiminin BAHREYN'e asker göndererek
yönetime destek verdiğini;
4-Başta ABD olmak üzere pek çok devletin bu duruma seyirci
kaldığını;
5-Ahlaki ilkeleri dış siyasetlerinin temeli olarak ilan
eden bizim tosunların da bu durumu görmezden geldiklerini;
6-Tarih boyunca halk-yönetim ilişkilerinde bilinen ve
görülen halkın yönetimi değiştirmesi iken, BAHREYN yönetiminin başka ülke
vatandaşlarına vatandaşlık vererek HALKI DEĞİŞTİRMEYE ÇAIŞTIĞINI;
7-Bu durumun, İslam dünyasını yakından tanımanın ne
kadar zevkli ve eğlenceli olduğuna dair enfes bir örnek teşkil ettiğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ-24
1-El Yazması eserlerin bir milletin en önemli tarihi mirasları
arasında yer aldığını;
2-Bunun değerini bilen milletlerin el yazması eserleri gözleri
gibi koruyup gözettiklerini ve onları ehil kişilere emanet ettiklerini;
3- Pek çok Batı ülkesinde ve Mısır, İran, Pakistan ve Ürdün gibi
İslam ülkelerinde bu türden eserlerin konunun önemini kavramış, tecrübeli,
üç-beş dil bilen ve konuşan, yazan, sahasının
uzmanı ve yeni gelişmeleri takip edebilecek kişilere emanet edildiğini;
4-Ülkemizde ise el yazması eserlerden sorumlu olan bazı
kişilerin, özellikle de el yazması eserler hakkındaki siyaseti belirleyenlerin
büyük bir kısmı, yeterli bilgi, liyakat ve ehliyete sahip olmadığı için, bu
eserlerin tam bir terkedilmişliğe maruz bırakıldığını;
5-El yazması eserlerden sorumlu olan bazı kişilerin,
sorumluluğunu üstlendikleri eserlerden birini bile baştan sona okuyamayacak
derecede bilgisiz ve yetersiz olduğunu;
6-Bütün bunlar dikkate alındığında ülkemize
yapılabilecek en büyük kötülüklerden birinin el yazması eserler alanında
görüldüğünü;
7-Ülkemiz siyasetinde etkili olanların yaptığı yüzlerce
iyi işin, genel olarak bakıldığında, bazen bir tek yazma esere verecekleri emek
kadar bile etmeyeceğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ-25
1-İslam medeniyetinin ve Osmanlı Devleti’nin ‘gerileme’ tarihinin
aynı zamanda ilim ve düşünce alanındaki ‘gerilememizin’ tarihi olduğunu;
2-İlim ve düşünce alanındaki gerilemenin büyük ölçüde düşünür ve
bilgin denilen kişilerin seviyelerinin düşüklüğü, ahlaken yozlaşmaları ve
kokuşmuşluklarıyla ilişkili olduğunu;
3-Bu yüzden İslam medeniyetinin ve Osmanlı Devleti’nin
gerileme tarihinin ülemanın yozlaşmasının tarihi olarak da okunması
gerektiğini;
4-Ülema’nın içindeki baskın unsurun ise fıkıhçılar
olduğunu;
5-Böyle olunca İslam medeniyetinin ve Osmanlı
Devleti’nin gerileme tarihinin, fıkıhçıların yozlaşması ve seviye düşüklüğünden
bağımsız düşünülemeyeceğini;
6-Âlimlerin ve fıkıhçıların önemli bir kısmının âlim ve
fakîh değil, ULAMA haline geldiği hususu ciddi tartışmalara konu olması
gerekirken bu meselenin eskiden beri çok az gündeme geldiğini;
7-ULAMA’nın kokuşmuşluğunun tartışma dışı tutulmasında,
kurdukları KUTSİYET DÜZENİNİN çok etkili olduğunu;
8-Bu küdsiyet düzeninin bir sonucu olarak, ULAMA’yı
tartışmak pek çok kişi nazarında âdetâ İSLAM’ı TARTIŞMAKLA EŞ DEĞERDE kabul
edildiğini;
9-Halbu ki bir ülkede bilim ve düşünce alanında
ilerleme ve gerilemeden bahsedilecekse ilk tartışılacak konulardan birinin
ÜLEMÂ ve ULAMA olması gerektiğini;
10-ULAMA taifesine mensup olanların, eskiden beri
kurdukları ALÇAK KUDSİYET DÜZENİNİ’ni hala devam ettirdiklerini ve ettirmek
istediklerini;
11-Bugün ilim ve düşün dünyamızdaki en büyük gizli
kavganın ÜLEMÂ ile ULAMA arasında cereyan ettiğini;
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ-26
1-Bir medeniyet, ülke, bölge, millet veya ırkın tarihi bir
bütündür, ancak bu durum dikkate alınırsa anlaşılabilr ve özgün düşünce ortaya
çıkabilir;
2-'Bütün' ile kasdettiğimiz, edebiyat, siyaset, toplumsal hayat,
iktisad, dini inançlar ve uygulamalar, askeri durum, felesefi düşünce, ahlak,
sanat vs.dir;
3-Bu açıdan bakınca ülkemizde başta ilahiyat alanı
olmak üzere felsefe, genel tarih, iktisat, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi
ve hukuk gibi alanlarda yapılan araştırmaların ve verilen derslerin bu
bütünlükten yoksun olduğu rahatlıkla ifade edilebilir;
4-Bu yüzden ülkemizde ilahiyat alanları; büyük ölçüde
tarihsiz, düşüncesiz ve toplumdan kopuk olduğu için, bir anlamda beyini olmayan
insana benzemektedir;
5-Felsefe ve sosyoloji gibi alanlar büyük ölçüde
tarihsiz ve toplumdan kopuktur;
6-Özellikle İslam felsefesi araştırmalarının büyük
kısmı -bu açıdan bakıldığında- tam bir sefalet halindedir;
7-Tarih ve edebiyat gibi alanlardaki öğretimde ve
araştırmalarda dinin ve düşüncenin zerresi yoktur; bir anlamda bu alanlar
toplumsuz, dinsiz ve düşüncesizdir;
8-Böyle bir ilahiyat öğretimi ve araştırması asla ve
asla özgün düşünce üretemez;
9-Böyle bir felsefe ve İslam felsefesi alanında asla ve
asla özgün düşünce üretilemez;
10-Bundan dolayı da ülkemizde ilahiyat ve toplum
bilimleri araştırmalarının büyük bir kısmı, ya eskinin ya da Batı'nın
taklidinden başka bir şey değildir;
11-Mevcut yapı ne kadar güçlendirilir, yaygınlaştırılır
ve meşrulaştırılırsa o kadar zararlıdır;
12-Bütün bu sebeplerle de bahsedilen alanlar büyük
ölçüde; ülkemizdeki ve dünyadaki statükonun en güçlü aletleri durumundadır;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ-27
1-Suudi Arabistan’ın Mısır’daki askeri darbenin en önde gelen
destekçisi ve belki de arkasındaki ana kışkırtıcı olduğunu;
2-Suudi Arabistan Kralı’nın, Mısır’daki askeri darbeye ülkesinin
destek vermesini İSLAM KARDEŞLİĞİ ile gerekçelendirdiğini;
3-Aynı zatın, İSLAM AKİDESİ’nin bir gereği olarak
Mısır’daki darbeye ellerinden gelen desteği bundan sonra da vereceklerine dair
açıklama yaptığını;
4-Aynı zatın, menfaatten dolayı değil İSLAM AHLAKI’na
riayet etmelerinin bir sonucu olarak Mısır’daki darbeyi desteklediklerine dair
bayanatta bulunduğunu;
5-Bütün bu sebeplerle de Suudi Arabistan Kralı’nın,
Mısır’daki darbeye karşı çıkan ülkelerin tavırlarını garipsediğini basına bir
bildiriyle açıkladığını;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI
BİLİYOR MUYDUNUZ?-28
1-Dünyanın
en zalim ve gaddar rejimlerinden biri olan ve Mısır’daki askeri darbeyi
destekleyen Suudi Arabistan’ın Dış İşleri Bakanı Emir el-Faysal’ın, Avrupa
Birliği Ülkeleri eğer darbe yüzünden Mısır’a yardımlarını keserlerse
kendilerinin bu miktarı karşılayabileceklerine dair beyanatta bulunduğunu;
2-Aynı
zatın, Mısır’daki gösterileri eleştirme babında; fikir, ifade ve gösteri hürriyetinin
her vatandaşın hakkı olduğunu belirttikten sonra, ‘Ama gösterilerde şiddete
başvurulmaması’ gerektiğine ve buna asla müsamaha edilemeyeceğine dair açıklama
yaptığını;
3-Bu açıklamalarıyla Mısır’daki askeri derbecilerin
katliamlarına açık destek verdiğini;
4-‘Başarısızlığı başkalarına atmakta usta olan
siyasetçi ve yöneticilerimizin bu açıklamalar karşısında ‘GIG’ bile
diyemediklerini;
5-‘Ülkemiz yöneticilerinin Mısır'daki darbeci generallere
açık destek veren Küveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan hakkında
‘KARINCA İNCİTMEZ’ pozisyonuna geçtiklerini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-29
1-Mısır'daki darbecilerin gösterileri bastırmak için yüzlerce kişiyi
öldürdüğünü;
2-Öldürülenlerin cenazelerinin de yine -mümkün olduğu kadar- büyük
gösterilerle kaldırıldığını;
3-Ancak bu arada Müslüman Kardeşler üyelerinin ÖLMEDİĞİNİ BİLE
BİLE BAZI KİŞİLER İÇİN CENAZE TÖRENLERİ DÜZENLEDİĞİNİ;
4-Düzenlenen hayali cenaze törenlerinden sonra da merhumun adına
gösteriler yapıldığını;
5-Böyle hileleri anlamak için bizim gibi safdillerin daha çok
ekmek yemesi gerektiğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-30
1-Bazı meşhur ilahiyat hocalarının doktora tezlerinin ya da
öğretim üyeliği çalışmalarının asıllarının HİÇ BİR KÜTÜPHANEDE ve KİŞİDE
BULUNMADIĞINI;
2-Bazı meşhur ilahiyat hocalarının ise hazırladıkları doktora
tezlerinin rezilliğinden dolayı, hiçbir kütüphaneye tezlerini hediye
etmediklerini ve kimsede görünmesini istemediklerini;
3-Bu sefillerin yaptıkları işlerden
utanmak şöyle dursun, danışmanlıklarını yaptıkları tezlerde kepaze
araştırmalarının kaynak gösterilmesinden memnun olduklarını ve hatta
öğrencilerini buna mecbur ettiklerini, böylece rezilliklerine öğrencilerini de
ortak ettiklerini;
4-Bunlara rağmen anılan dindarımsıların, uydurma
araştırmalarla aldıkları ünvanlara dayanarak ülkenin ilim ve düşünce hayatına
nizam vermeye çalıştıklarını;
5-Bu kadar üst düzeyde bayağı olmalarına rağmen, samimi
dindar, hakiki İslamcı, din kahramanı, büyük fıkıhçı, böyyük İslam felsefecisi
ve mantıkçısı ya da kelamcısı olarak meydanlarda dolaşarak yalancı pehlivanlar
gibi gerdan kıvırdıklarını;
6-Anılan rezillerin; güzel dinimizi, samimi müslümanları
ve binbir emekle geliştirilmeye çalışılan İlahiyat Fakültelerini kirletmelerine
asla izin vermemek gerektiğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-31
1-Sovyetler Birliği döneminde, özellikle de Stalin tarafından
MİLYONLARCA MÜSLÜMAN TÜRKÜN ŞEHİT EDİLDİĞİNİ; geçmişte yapılanlar yetmiyormuş
gibi halen de Çinliler tarafından DOĞU TÜRKİSTAN HALKININ KATLİAMA MARUZ
BIRAKILDIĞINI;
2-Özellikle Stalin tarafından BİNLERCE MÜSLÜMAN TÜRK AYDINININ
KIRIMA uğratıldığını;
3-Bu bilgilerin bile, tarihin şahit olduğu EN ÇOK ZULÜM GÖRMÜŞ ve en
çok HAKKI YENMİŞ MİLLETLER ARASINDA yer aldığımızı gösterdiğini;
4-Bu acılarımıza rağmen, ARAP IRKÇISI, FAŞİST ve
DİNDARIMSI İslamcı, din adamcığı, sathe fıkıhçı, din önderciği, hacı yağı
uzmanı din görevlisi, uydurma stratejisler, besleme uzmanlar, ulama ve
yalancılık putu siyasetçiler tarafından bu acılarımızın asla gündeme
getirilmediğini, gündeme getirenlerin de aynı zevat tarafından akla hayale
sığmaz İFTİRALARLA KÖTÜLENDİĞİNİ;
5-Bu bilgilerin; ülkemizdeki dindarımsıların
borazanlığını yaptıkları İSLAM KARDEŞLİĞİNİN NE KADAR SAHTE, UCUZ, DEĞERSİZ,
CİDDİYETTEN UZAK, Maksatlı ve YÖNLENDİRİLMİŞ olduğuna dair çok önemli fikirler
verdiğini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
-----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-32
1-Mısır’daki askeri darbe karşıtı
gösterilere bu ülkede bulunan bazı Türk vatandaşlarının da katıldığını;
2-Olayların başlangıcında Türkiye’de
bulunmasına rağmen bazı vatandaşlarımızın sırf anılan gösterilere katılmak
üzere Mısır’da gittiklerini;
3-Gösterilere katılan bazı
vatandaşlarımızın Mısır güvenlik güçlerince yakalandığını;
4-Yakalanan bazı vatandaşlarımızın halen
tutuklu olduklarını ve CASUSLUK İLE SUÇLANDIKLARINI;
5-İstanbul’daki Gezi olayları sırasında
Erasmus öğrenci programı ile ülkemize gelip gösterilere katılan bazı yabancı
öğrencilerin de aynı muameleye maruz kaldıklarını;
6-İki ülkede birbirine yakın tarihlerde
meydana gelen olaylar arasındaki bu benzerliğin olağan üstü dikkat çekici
olduğunu ve Gezi olaylarına katılan yabancı öğrencileri lanetleyen ve
casuslukla suçlayan pek çok kişinin Mısır’daki gösterilere katılan
vatandaşlarımızı alkışladıklarını;
7-Bu anlatılan durumun pek çok kişinin
hemen hemen hiç dikkatini çekmediğini, konuyu bilenlerin ise büyük bir
pişkinlikle meseleyi DİNDARLIK, İSLAMCILIK, ÜLKE GELECEĞİ ve İSLAM KARDEŞLİĞİ
gibi canımızı vereceğimiz kavramlarla izah ettiklerini;
8-Böylece ülkemizdeki pek çok siyasetçi,
gazeteci, yazar ve düşünür taslağının dindarımsılığın ve ilkesizliğin en güzel
örneklerinden birini daha vermekten çekinmediklerini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-33
1-İstanbul’daki Gezi olayları sırasında,
CNN ve BBC gibi Avrupa ve Amerika’dan yayın yapan televizyonlar ile pek çok
gazetenin taraflı ve kışkırtıcı yayın yapmakla suçlandıklarını;
2-Mısır olayları sırasında Türkiye’den
yayın yapan birçok televizyon, radyo ve gazetenin aynı yayın siyasetini
uyguladıklarını ve hatta daha da ileri giderek bizzat olayların içinde yer
aldıklarını;
3-Ülkemizin önde gelen bazı siyasetçileri,
gazetecileri, yazarları, İslamcı kalem erbabı ve üniversite hocalarının da
Mısır’daki olaylara sanki ülkemizin iç işiymiş gibi karıştıklarını,
göstericilere maddi ve manevi destek verdiklerini, hatta onları
kışkırttıklarını;
4-Dışarıdan gelen bu gibi maddi ve manevi
destekleri istismar eden Mısır’daki darbecilerin göstericilere baskıyı
arttırdıklarını, bir anlamda yaptıklarını meşrulaştırma aracı olarak
kullandıklarını ve bu yönde taraftar da bulduklarını;
5-Çoğu ciddiyetten uzak, ülke içinde
siyasi menfaat elde etmeye dönük, ülkemizi merkeze almayan, akıl dışı, dünya ve
bölge siyasetini gözetmeyen, ülkemize ve başka ülkelerdeki Müslüman
kardeşlerimize büyük zarar veren böyle bir dış siyasetin acılarını bundan
sonraki yıllarda ÇOOOOOOKKKK çekeceğimizi;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-34
1-Asırlardır büyük emeklerle geliştirilen
kültürümüzde her konuda saygı ve sevgi ifadelerinin çok önemli olduğunu;
2-Bundan dolayı gerek insanlar, kurumlar,
önemli olaylar ve yerlerden bahsedildiği, gerekse dinle ilgili kavramlar
telaffuz edildiği zaman -istisnalar hariç- mutlaka saygı ifadelerinin
kullanıldığını;
3-Bu yüzden de hiçbir zaman sadece ALLAH
denilmeyip Allahu Teala, Allahü Zülcelal ve Allah cellele celalühü gibi saygı
ifadelerinin mutlaka zikredildiğini;
4-Bunun gibi onlarca kişi, olay, yer,
makam ve kurumun övgü sıfatları olmadan asla telaffuz edilmediğini (Nadir
durumlar ve fazla tekrar edilen yerler hariç); söz gelimi:
Ayet-i Kerime
Ali Kerremallahü Vecheh
Darulhilafet el-Aliyye
Devlet-i aliyye
Ebu Bekir Sıddık
Hadis-i Şerif
Hatice-i Kübra
Hazretleri (Ebu Hanife, İbn Hanbel,
Maturidi, Buhari vb.)
Hz. Muhammet
İmam (Ebu Hanife, Maturidi, Şafii, Gazzali
vb.)
İstanbul-ı Mahruse
Kabe-i Muazzama
Kur’an-ı Kerim
Medine-i Münevvere
Mekke-i Mükerreme
Mevlay-ı Zülcelal
Muhammet Aleyhisselam
Muhammet Sallallahü aleyhi ve sellem
Ömer el-Faruk
Resul-i Ekrem
Sahabe-i Kiram
Sünnet-i Seniyye
5-Bu gibi saygı ifadelerini kaldırarak
Türkçemizi sadeleştirmeye çalışanların aynı zamanda dilimizdeki saygıyla ilgili
kelimeleri de dışladıklarını;
6-Böylece dilimizi sekülerleştirdiklerini,
bununla birlikte de kavramların ifade ettiği anlamların da sekülerleştiğini;
7-Dini düşünce hakkında kusan, karalayan,
çiziktiren ve böğüren bazı kişilerin, tarihte yaşayan büyüklerimizden ve dini
kavramlardan bahsederken SİNEKTEN ve BÖCEKTEN BAHSEDER GİBİ saygısız bir dil
kullanmalarının sebeplerinden birinin de bu sekülerleşme olduğunu;
8-Böyle bir dil kullananların bir yandan
telaffuz ettikleri kavramların içeriklerine saygısızlık yaparken öte yandan
dilimizdeki ahlak kavramlarını kısırlaştırdıklarını ve topluma kötü örnek
olduklarını;
9-Böylece de dine hizmet etmeye çalışırken
dine, dini düşünceye ve topluma zarar verdiklerini;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-35
Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin üst düzey
idarecileri ve bu ülkelerde resmi siyasetin emrindeki din alimleri Amerika’nın
Suriye’ye ÂCİLEN askeri müdahelede bulunmasını savunurken:
1-Katolik Kilisesi’nin başı Papa’nın, Rusya’da toplanan G-20
Ülkeleri’nin başkan ve başbakanlarına Suriye hakkında bir mektup yazdığını;
2-Papa’nın bu mektupta, muhataplarından Suriye’deki KATLİAMI
DURDURMALARINI İSTEDİĞİNİ;
3-Aynı mektupta, muhataplarına ETKİSİZ KALMAMALARI çağrısında
bulunduğunu;
4-Aynı mektupta muhataplarından; sorunları çözerken ASKERİ YOLLARI
değil, MÜZAKERE YOLUNU TERCİH ETMELERİNİ TALEP ETTİĞİNİ;
5-Böylece, MÜSLÜMANLAR SAVAŞIRKEN veya SAVAŞ TALEP EDERKEN, BÜTÜN
DÜNYAYA Katolik Kilisesi’nin BARIŞ İSTEDİĞİNE DAİR GÜÇLÜ BİR MESAJ VERDİĞİNİ;
6-Buna benzer yüzlerce olayda Katolik Kilisesi’nin, DÜNYA
KAMUOYUNA YÖNELİK İMAJ MÜHENDİSLİĞİ YAPTIĞINI ve BU ÇABASINDA DA SON DERECE
BAŞARILI OLDUĞUNU;
7-Buna karşılık Diyanet de dahil olmak üzere İslam ülkelerinde din
işlerinden sorumlu olan kurumların HİÇ BİR ŞEY YAPAMAZ HALDE OLDUKLARINI;
8-Böyle zamanlarda kaybedilen mevzileri bir daha kazanmanın ÇOK
ZOR OLDUĞUNU;
Harun Anay/07.09.2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-36
1-Çok eski zamanlardan beri, tıpkı devletler arasında olduğu gibi
muhtelif dinlere inanan insanlar ve onları temsil eden kurumlar arasında da;
barışçı, mutluluk sağlayan, insanları huzur içinde yaşatan ve onların maddi ve
manevi sorunlarını çözen en doğru inancın hangisi olduğu hususunda büyük
mücadeleler yaşandığını;
2-Bu konulardaki mücadelelerde, özellikle son yüzyılda, İslam
dinini temsil eden kurumların ve kişilerin varlıkları ile yoklukları arasında
fazla fark kalmadığını;
3-Anılan kişilerin ve kurumların özellikle İran-Irak savaşı ve
Irak’ın istilası ile Mısır, Suriye ve Libya’daki olaylarla ilgili olarak
İslam’ı ve müslümanları iyi bir şekilde temsil edemediklerini;
4-Buna karşılık; Katolik Kilisesi’nin başı Papa’nın 08.09.2013
Pazar günü yaptığı dini ayine BARIŞ adını verdiğini; bu ayine YÜZ BİN KİŞİNİN
KATILDIĞINI; Papa’nın bu ayinde bütün dünyada, özellikle de Orta Doğu’da
barışın sağlanması için dua ettiğini ve şiddetin sona ermesini talep ettiğini;
5-Böylece, bütün dünyaya yönelik imaj mühendisliği yapan Katolik
Kilisesi’nin, çocuk tacizi ve mali skandallar gibi konularda zedelenen imajını
belirli ölçüde düzelttiğini;
6-Katolik Kilisesi’nin anılan faaliyetlerinin, Batı’da gittikçe
artan ‘İslam korkusunu’nun daha da güçlenmesine sebep olacağını;
7-Bütün bu aleyhteki gelişmeler karşısında İslam’ı ve müslümanları
temsil eden kişi ve kurumların TAM BİR ACZİYET İÇİNDE BULUNDUKLAARINI ve
gelişmelerin farkında bile olmadıklarını;
8-Bu gibi konularda uzun vadeli olarak ciddiyetle çalışıp fikir
geliştirecek uzman ve düşünürlere de sahip olmadığımızı;
9-Hiçbir kurumumuzun böyle konuları inceyecek ve tedbir alacak bir
birime de sahip bulunmadığını;
10-Ülkemizin, öteki müslüman ülkelerin, vatandaşlarımızın ve bütün
müslümanların başına yukarıdaki ihmallerden dolayı büyük belalar geldiği zaman,
İslam’ı ve müslümanları temsil eden ve bu amaçlara sahip olması gereken
kişilerin HERKESTEN DAHA FAZLA ağlayıp bağırarak ORTALIĞI İNLETTİKLERİNİ;
11-Böylece samimiyetsizliğin ENFES ÖRNEKLERİNİ VERDİKLERİNİ;
12-Belki de, İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE FELSEFE DERSLERİNİ KALDIRMAK
GİBİ kendilerine göre HAYATİ konulara fazla mesai harcadıkları için böyle
konulara zaman ayıramadıklarını;
13-Bu mazeretlerinin bahsi geçen kişilerin MEZAR TAŞLARINA DA
KAZINMASI GEREKTİĞİNİ;
Harun Anay/09.09.2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-37
1-İlahiyat fakültelerinde tatbik edilmek üzere hazırlanan ders
programı ile, FELSEFE TARİHİ, AHLAK ve MEZHEPLER TARİHİ derslerinin
kaldırıldığını veya seçmeli hale getirildiğini;
2-Sosyoloji, sanat ve İslam tarihi gibi bazı derslerin
kredilerinin azaltıldığını;
3-Anılan programda kendisini asırlarca İSLAM İTİKADINI AÇIKLAMAK
ve SAVUNMAKLA YÜKÜMLÜ SAYAN kelam ilmi’ne ve derslerine de DARBE VURULDUĞUNU;
3-Bu değişiklik yapılırken, DESPOTÇA HAREKET EDİLİP hoca ve
öğrencilere TEPEDEN İNME PROGRAM DAYATILDIĞINI;
4-Anılan derslerin ve bu dersleri veren hocaların İTİBARLARIYLA
OYNANDIĞINI;
5-Böyle bir program değişikliği yapılırken EĞİTİM BİLİMİNİN
BELİRLEDİĞİ program geliştirme İLKELERİNE RİAYET EDİLMEDİĞİNİ;
6-Anılan derslerin kaldırılmasıyla İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN TAMAMEN
veya BÜYÜK ÖLÇÜDE İÇE KAPANACAĞINI;
7-Bu program ile, büyük felsefi alt yapısı olan MİSYONERLER,
HRİSTİYAN İLİM ADAMLARI ve PAPAZLAR KARŞISINDA birikimsiz müslüman
ilahiyatçılar yetişeceğini;
8-Mezhepler tarihi dersi bilgisiyle mücehhez olmayan, yeterli
düzeyde genel felsefe, Batı felsefesi, İslam düşüncesi ve İslam felsefesi
birikimi olmayan hoca ve öğrencilerin; SELEFİLİK, VAHHABİLİK ve TALİBAN
ZİHNİYETİNE mensup olan insanlar karşısında büyük zaafiyet göstereceklerini;
9-Aynı zaafiyetin EHL-i SÜNNET DIŞINDAKİ BÜTÜN İTİKADİ ve FIKHİ
MEZHEPLER KARŞISINDA DA görüleceğini;
10-İlahiyat fakültelerine dayatılan program ile göz bebeğimiz gibi
korumaya çalıştığımız ülkemizin, kurumlarımızın, öğrencilerimizin ve
hocalarımızın TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLAR GÖRECEKLERİNİ; ve nihayet -belk ide-
ULAŞILMAK İSTENEN HEDEFLERİN DE BUNLAR OLDUĞUNU;
Harun Anay/10.09.2013.
---
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?-38
İlahiyat fakültelerine bir program dayatılarak AKLİ İLİMLERE DARBE
VURULMASIYLA;
İlahiyat fakülteleri hocaları, öğrencileri ve mezunlarının:
1-Görevlerini ve ödevlerini yapamaz hale geleceklerini;
2-İslam düşüncesi tarihini de önemli ölçüde anlayamaz hale
geleceklerini;
3-Kendi aralarında da her düzeyde büyük çatışmalar yaşanacağını;
4-Kendilerine güvenlerinin sarsılacağını;
5-Hem ülke şartlarından ve hem de dünyadaki gelişmelerden büyük
ölçüde kopacaklarını;
6-Bilimsel şahsiyetlerinin zedeleneceğini;
7-Genel üniversite sisteminin dışında kalacaklarını;
8-Toplumumuzu anlayamaz hale geleceklerini;
9-Dini ilimlerin gelişmesine katkı yapamaz hale geleceklerini;
10-Ülkemiz düşünce hayatına istedikleri kadar katkıda
bulunamayacaklarını;
11-Diyanet ve Milli Eğitim gibi alanlarda görev aldıklarında da muhtemelen
başarısız olacaklarını;
Harun Anay/10.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.