ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
Kadınların tarihte ve günümüzde adının bile olmadığını söyleyenler ve
yazanlar çok oldu. Malesef bu kişiler arasında bendeniz de yer aldım. Ülkemizdeki
mevcut uygulamaları ve tarihçilerimizin tavırlarını göz önüne alıp düşünmeye başlayınca,
daha önce üzerinde hiç durmadığım büyük bir sorunun farkına vardım: ÖĞRENCİLER,
kızıyla erkeğiyle öğrenciler; her aşamadaki öğrenciler.
Her iki cinsi de ilgilendirdiği için öğrencilerle ilgili sorunlarımız, belki
de benzer bütün sorunlardan daha büyük ve kapsamlıdır.
Bundan dolayı, öğrencilerimizin haklarına, maddi durumlarına,
ihtiyaçlarına ve yetişmelerine dair öneriler ve yakınmalar artık beni tatmin
etmiyor. Böyle bir duyguya ve düşünceye sahip olduğum için CÜR’ETLİ bir dil
kullanarak herkese soruyorum:
ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
Bu soruyu okuyan ve duyan pek çok kişi, ‘O da ne biçim laf? Saçmalama!
Hepimiz çocuklarımız için yaşıyoruz. Öğrenciler herşeyimiz. Onlar ülkemizin
geleceğidir. Boş konuşma! Saygılı ol!’ diyecektir. Eminim yukarıdaki soruyu
sorduğumu duyan ve okuyan insanlar, beni azarlamak için bu gibi cümleleri veya
benzerlerini homurdanıp bana kızacaklardır. Öyle ya, öğrenci dediğiniz varlık,
herkesi kuşatıyor. Dünün öğrencileri bugünün büyükleridir. Öğrenciler bu
toplumda yaşayan her dinden, her cinsten ve her cinsiyetten insanının çocukları
değil mi? Nasıl olur da onlarla ilgili böyle bir cümle kurulabilir? Belki de
böyle bir soruyu ancak bir akıl hastası sorabilir, değil mi? Herkes ve her
kurum öğrencilere değer verdiğini bangır bangır bağırıyor. Bu kadar gürültü onların
insan olduğunun yeterli delili sayılmalıdır, değil mi?
İçiniz rahat olsun, ben çıldırmadım. Şükürler olsun, aklım başım yerinde.
Yalnız, aramızda kalmak şartıyla size özel bir sır vereyim: Ben öğrencilerin
insan olmadıkları kanaatinde ve düşüncesinde değilim. Onların insan olmadığını
başkaları söylüyor. Birileri onlara insan vasfını layık görmüyor.
Ülkemizde yaşayan binlerce insan, meydana gelen yüzlerce olay ve yapılan
binlerce uygulama öğrencilerin insan olmadığını haykırıyor. SİZ HÂLÂ ÖĞRENCİLERİN
İNSAN TELAKKİ EDİLMEDİĞİNİ ANLAYAMADINIZ MI?
Okuduğum kitaplar, incelediğim olaylar ve şahit olduğum tartışmalar, beni
böyle GICIK bir soru sormaya mecbur ediyor. Sevseniz de sevmeseniz de, beni
konuşturan tarihimiz, toplumumuz ve devletimizi yönetenlerin uygulamalarıdır. Hatta
ve hatta, öğrencilerimizin kendilerine duydukları saygısızlık beni böyle
düşünmeye mecbur ediyor. Kısaca, ben bir ELÇİYİM. Bana, sadece ‘YORUMCU’ da
diyebilirsiniz. Olanları dile getiriyorum. Çıldırmadığıma inanıyorum, fakat böyle
düşünmem ve inanmam benim ‘saf’ bir insan olmadığım anlamına gelmez. Bu saflığımdan
istifade eden birileri, beni sizin gibi aslanların önüne atıp bu soruyu
sordurduruyor olabilirler. Madem böyle bir hata işledim ve geriye dönüş yok, o
halde başıma ne gelirse gelsin yeniden aynı soruyu ISRARLA sorayım:
ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
Aşk ile bir daha soruyorum: ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
Melekler hatırına bir kez daha soruyorum: ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
İmam Ali Efendimiz hürmetine lütfen cevaplayınız: ÖĞRENCİLER İNSAN MIDIR?
Bu sorunun cevabını kendi açımdan biraz yukarıda verdim. Bir daha
yineleyeyim: EVET, EVET, EVET, ÖĞRENCİLER İNSANDIRLAR. Ben çoktaaaannn beri
onlara insan muamelesi yapıyorum. Bu konuda vicdanım müsterih.
Peki efendim, sizce öğrenciler insan mıdır?
Hakikaten ülkemizde öğrenciler insan muamelesi görüyorlar mı?
Bu soruyu duyan veya okuyan pek çok kişi, tıpkı benim gibi ‘Elbette
insandırlar’ diyeceklerdir, fakat bu hükümlerini ispat edebileceklerini sanmıyorum.
Söz gelimi:
Bu yazının muhatabı olan size soruyorum: Eğer cevabınız, ‘öğrenci de
insandır’ ise, bu görüşünüzü bana lütfen ispat ediniz. Halen öğrenci iseniz, KENDİNİZİ
İNSAN OLARAK GÖRÜP ŞAHSİYETİNİZE SAYGI GÖSTERİYOR MUSUNUZ?
Diyelim ki, halen değil de, geçmişte öğrenci idiniz. Peki efendim, ÖĞRENCİLİK
DÖNEMİNİZ KAÇ YIL SÜRDÜ İSE O YILLARDAKİ HAYATINIZI bir insan OLARAK MI, BAŞKA
BİR varlık olarak mı YAŞADINIZ? Eğer, ‘Elbette insan olarak yaşadım’
diyorsanız, öğrencilik dönemiz bittikten sonra geçmişteki hayatınıza bir
insanın kendi hayatına göstereceği saygıyı gösterdiniz mi göstermediniz mi?
Biraz zor anlaşılacak cümleler kurduğumu düşünüyorsanız, daha açık
sorayım:
İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitedeki öğrencilik döneminiz yaklaşık,
ONBEŞ (15) yıl tuttu. Bu demektir ki, yaklaşık olarak 22-23 yaşına kadar
öğrenciliğiniz devam etti.
İmdi;
Aşağıdaki sorularımı lütfen cevaplar mısınız?:
Öğrenci olarak yaşadığınız yıllardan, BUGÜN geriye NE KALDI?
Söz gelimi, ilkokul birinci sınıftaki harf karalamalarınız NEREDE?
Yazdığınız ilk RAKAMLAR NEREDE?
Karneleriniz nerede?
Diplomalarınız nerede duruyor?
Öğretmenlerinizin verdiği ödevleri ne yaptınız?
İlkokul önlüğünüzü halen muhafaza ediyor musunuz, yoksa attınız mı?
Kullandığınız ilk kalem açacağını ne yaptınız?
İlk kundura ayakkabınız ne oldu, eskiciye mi verdiniz?
Ya ilk kullandığınız ÇANTA?
Ya küçük ellerinizle yazı yazmayı öğrenmenize yardımcı olan ilk KALEMLERİNİZ?
Boyama kalemlerinizden geriye kalanları ne’ttiniz?
Ya okul defterleriniz?
Ya defter ve ve kitaplara yapıştırdığınız etiketleriniz?
Öğretmenlerinizin yaptırdıkları el işlerini ne yaptınız?
Kullandığınız ilk bez mendiliniz duruyor mu?
İlk defa giydiğiniz okul çoraplarınızı attınız mı?
Önlüklerinize büyük bir özenle taktığınız YAKA’larınız nerede?
Ya önlüklerin kuşakları?
Ya kızların SAÇ TOKALARI?
Resim ödevlerinizi hatırlıyor musunuz? Neredeler şimdi?
Ya cetvelleriniz ve pergelleriniz?
Uzun okul yıllarınız boyunca ders sırasında sıkıldığınız için yaptığınız
KARALAMALAR NE HALDELER PEKİ?
Rica ediyorum ciddi bir şekilde cevaplayınız: İleride lazım olur diye
sakladığınız diploma gibi zaruri evrakların dışında, GEÇMİŞ YILLARA AİT NE VAR
ELİNİZDE?
Bu sorularıma kaç kişi tatmin edici cevap verebilir, bilemiyorum. Tahminim
odur ki, pek çok kişinin ON BEŞ YIL ÖĞRENCİLİK YAPTIĞINA DAİR ELİNDE FAZLA BİR
ŞEY YOKTUR.
O halde lütfen ükelalığımı bağışlayınız: Siz kendinize insan muamelesi
yaptınız mı, yapıyor musunuz?
Size fazla yüklenip dostluğunuzu kaybetmek istemiyorum. İsterseniz konuyu
daha da genelleştirip sizi zor duruma düşürmekten kurtarayım:
Acaba atalarımız ve halen yaşayan insanlarımız, öğrencilere hangi gözle
baktılar dersiniz? Onlar öğrencilerle ilgili bilgi ve belge biriktirip gelecek
nesillere bırakma hassasiyetine sahip miydiler?
Eğitim kurumlarımız, öğrencilerimize nasıl muamele ettiler ve ediyorlar acaba?
Mezun ettikleri yüzbinlerce, hatta milyonlarca öğrenciden geriye ne kaldı
ellerinde?
Öğrencilere eğitim öğretim veren öğretmenlerin, mollaların, melelerin,
üniversite hocalarının, din görevlilerinin, resmi kurumlar dışında verdikleri
dini içerikli dersleri vahiy kadar değerli gören hocaların, öğrencileriyle
ilgili ellerinde ne var acaba?
Devletimizi idare eden siyasetçiler ve bürokratlar, hem kendi
öğrencilikleri ve hem de ülkemizin çocuklarının öğrencilik dönemleri hakkında
bize ne bıraktılar, bırakıyorlar aceb?
Söz gelimi, Türkiye’deki BÜTÜN KÜTÜPHANELERDE ARAŞTIRMA YAPSANIZ
öğrencilerle ilgili NELER BULABİLİR SİNİZ?
Diyelim bir fakültede okudunuz veya okuyorsunuz. O fakültenin
kütüphanesine gidip mezun olduktan İKİ-ÜÇ YIL SONRA araştırma yapsanız, orada
DÖRT YIL BULUNDUĞUNUZA DAİR HERHANGİ BİR BİLGİYE ULAŞABİLİR MİSİNİZ?
Devletimizin BÜTÜN ARŞİVİLERİNİ İNCELESENİZ -resmi belgelerin dışında- ÖĞRENCİLER
HAKKINDA DİŞE DOKUNUR NE BULABİLECEKSİNİZ?
Ülkemizdeki MÜZELER, öğrencilerle ilgili hangi belge, eşya veya eseri
muhafaza ediyordur acaba?
Öğrencilik dönemi hatıralarınızı YAZDINIZ MI?
Öğrencilik döneminizde GÜNLÜK TUTTUNUZ MU?
Hatıra yazdıysanız ya da günlük tuttuysanız o defterleri halen koruyor
musunuz?
Öğrencilik dönemi hatıralarını yazan kaç kişi var bu ülkede?
Söz gelimi ilahiyat ve edebiyat fakültelerinde tahsil görenler arasında
hiç ÖĞRENCİLİK DÖNEMLERİNDEKİ HATIRALARINI YAZANA RASTLADINIZ MI?
Öğrencilerin kullandıkları eşyalardan hiç olmazsa bir kısmını
bulabileceğimiz bir yer tavsiye edebilir misiniz?
Söz gelimi, elli sene önce üniversitede okuyan öğrencilerle ilgili
okudukları fakültelerde neler bulunabilir acaba?
Ya yüzyıl, üç yüz yıl, beşyüz yıl, bin yıl önceki öğrenciler hakkında ne
biliyoruz? ONLARDAN NE KALDI?
Mesela Fatih döneminde büyük medreselerde okuyan öğrencilerden ne kaldı
günümüze?
Daha yakına gelelim: Tanzimat veya İkinci Meşrutiyet döneminde okuyan
öğrencilerin kullandıkları defterler ve kitapları nerede bulabiliriz acaba?
Türkiye’de bütün sokakları ve caddeleri dolaşsanız ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ
BULABİLECEĞİNİZ NELER VARDIR ACABA? Okul dönemleri hariç, öğrencilerin bir
insan olarak yaşadıklarına dair bir emareye rastlayabilir misiniz?
İsterseniz sorularıma burada son vereyim, zira daha fazla soru sormak
bazılarınızın buhran geçirmesine sebep olabilir. Bu yüzden, lütfen hepimiz
itiraf edelim: Öğrencilerin kendileri de dahil HİÇ KİMSE (hatırınız kırılmasın,
‘ÇOĞUMUZ) ve HİÇ BİR KURUM (davalık olmamak için yazayım: ‘çoğu kurum) ÖĞRENCİLERE
İNSAN MUAMELESİ YAPMADI ve YAPMIYOR.
Şayet insan mualemesi yapsaydılar, yapsaydınız, yapsaydık, onların
hayatlarına ve tecrübelerine de değer verirdik.
‘Öğrencilere değer vermek, yani ne?, nasıl?’ ya da ‘Onlara değer versek
no’lacak, vermesek no’lacak?’ diye soruyorsanız, sizinle işimiz var demektir.
Herhalde ülkemizi yönetenler de sizin gibi düşündüler ve düşünüyorlar ki,
öğrencileri insan yerine bile koymuyorlar.
Yöneticilerimiz, bürokratlarımız, öğretmenlerimiz, hocalarımız ve sermaye
sahiplerimiz, öğrencilerimizi insan yerine koysaydılar veya onlara insan
muamelesi yapsaydılar aşağıdakilere benzer uygulamalara şahit olurduk:
1-Öğrencilerle ilgili hemen hemen her şehirde bir müze kurardık;
2-Kütüphanelerimiz ders kitaplarının tam koleksiyonlarını temin ve
muhafaza ederdi;
3-Arşivlerimizde öğrencilerle ilgili bölümler kurardık;
4-Üniversite kütüphanelerinde öğrenci notları, ödevleri, defterleri ve
kitaplarıyla ilgili bölümler olurdu;
5-Bütün eğitim öğretim kurumları öğrencilerine ait eşya ve malzemelerden
hiç olmazsa önemli olanlarını korumaya ve sergilemeye çalışırdı;
6-Öğrencilerle ilgili yüzlerce ve binlerce hatıra yazılırdı;
7-Öğrencilerin çoğu okul yıllarında günlük tutar, daha sonra da bunlardan
hareketle hatıra yazarlardı;
8-Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet ve Üniversiteler, mezun ettikleri
öğrencilerin düşünce, duygu ve hatıralarından istifade etmenin yollarını
ararlardı;
9-Fatih Sultan Mehmed’in çocukluk döneminde çizdiği bazı resimlere bakıp
heyecanlanan ve gururlananlar, hem kendi okul defterlerini ve hem de ülkemizin
çocuklarının notlarını korumak için yoğun bir gayret içinde olurlardı;
10-Bilim ve düşün insanlarımızla sanatçılarımızın öğrencilik dönemleri
tam anlamıyla KARANLIK BİR ÇAĞ OLARAK hatıralarda ve biyografilerde yer
almazdı;
11-Bütün bunları yapmak suretiyle, bir yandan öğrencilere insan muamelesi
yaparken, öte yandan hem genel tarih ve hem de düşünce, bilim ve zihniyet tarihimizle
ilgili büyük bir birikime sahip olurduk.
Bunlar var mı kardeşim ülkemizde?
Siz bunları yaptınız mı şimdiye kadar?
LÜTFEN DÜRÜST OLUNUZ: Siz yukarıdaki maddelerden hangisi yerine
getirdiniz, getiriyorsunuz?
Ülkemizde herhangi bir kurumun böyle faaliyetler içinde olduğunu
okudunuz, duydunuz veya gördünüz mü?
Ülkemizi yönetenlerin herhangi birinin böyle bir meseleyi gündeme alıp yatırım
yaptığına şahit oldunuz mu?
Ülkemizde kaç ana-babanın bu istikamette düşüncesi ve hazırlığı vardır
acaba?
Evet..
Cevap bekliyorum.
Yoksa..
Yoksa..
Yoksa, hem sizin, hem de ana-babanız, idarecilerimiz ve
öğretmenlerimizin nazarında öğrencilerle ilgili belge ve eşyalar İLK
ATILACAKLAR ARASINDA MI YER ALIYOR? Yani, öğrencilere ait belge ve eşyalar bir
tür eski radyo, ayakkabı, süpürge, kaşık veya terlik muamelesine mi maruz
kalıyor?
Yoksa, evinizi temizler veya düzeltirken, öğrencilerle
ilgili hatıralar ve eşyalar ilk gözden çıkartılacaklar arasında mı yer alıyor?
Yoksa, iki ayağı da kırılmış bir sandalye kadar
öğrencilerin defterlerinin ve eşyalarının sizin nazarınızda kıymeti yok mu?
Yoksa, ilk fırsatta atılacak bir ÇÖP malzemesi midir öğrencilerin
eşyaları?
Bence durumumuz aynen şöyledir: Resmi belgeler hariç, ÖĞRENCİLERE AİT
HİÇBİR HATIRA ve EŞYA CİDDİ BİR DEĞİRİ HAİZ DEĞİLDİR.
Bu yüzden, toplumumuzda öğrencilerle ilgili genel kabulün ve uygulamanın şu
istikamette olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim:
ÖĞRENCİLERİN DÜŞÜNCESİ OLAMAZ.
ÖĞRENCİLERİN KULLANDIKLARI EŞYALARIN HİÇ BİR DEĞERİ YOKTUR.
ÖĞRENCLERİN DERS NOTLARI İLK FIRSATTA ATILACAK EŞYALAR ARASINDA YER ALIR.
ÖĞRENCİLERİN DUYGULARI KAYIT ALTINA ALINMAYA DEĞMEZ.
ÖĞRENCİLERİN KANAAT ve KARARLARININ HİÇ BİR DEĞERİ YOKTUR.
ÖĞRENCİLER ASLA BAŞKALARINA ÖRNEK OLAMAZ.
ÖĞRENCİLER KENDİLERİNDEN SONRAKİ NESİLLERE BIRAKMAYA DEĞER HİÇ BİR ŞEYE
SAHİP DEĞİLDİRLER.
Öğrenciler ya İNSAN DEĞİLDİRLER, ya da HENÜZ İNSAN VASFINI KAZANMAMIŞ
YARATIKLARDIR.
Çocukların ve gençelerin ÖĞRENCİLİK YILLARINDA YAŞADIKLARI HAYATIN ANLAMI
ŞUDUR: Ha var ha yok; sadece beden ve zihin olarak geleceğe hazırlık dönemidir,
onun dışında başka bir kıymeti yoktur, olamaz.
Halbu ki, olması gereken hiç de bu değil. Öğrencilere İNSAN MUAMELESİ
YAPSAYDIK, onları düşünce ve bilim tarihimizin TEMEL TAŞI OLARAK GÖRÜRDÜK.
Onların canlarını koruduğumuz kadar yetiştikleri şartları da olabildiği kadar muhafaza
etmeye çalışırdık. En küçük karalamalarına bile değer verir, onları olabildiği
kadar gelecek nesillere aktarırdık. Hiç
olmazsa örneklik vasfı yüksek olanları koruma altına alırdık.
Böyle bir gayret içinde olmayınca, elbette:
1-Tatmin edici bir tarih yazılamaz;
2-İyi bir eğitim-öğretim tarihi yazılamaz;
3-Tatmin edici bir düşünce ve bilim tarihi yazılamaz;
4-Ülkemizin hem geçmişteki hem de günümüzdeki durumu iyi anlaşılıp ona
göre planlama yapılamaz, strateji geliştirilemez;
5-Bilim ve düşün insanlarımızın öğrencilik dönemleri açıklığa kavuşturulmadığı
için onların yetişme şartlarından hiç ibret alamayız;
6-Öğrencilerin kullandıkları dil, türettikleri deyimler ve öğrenci argoları
kayıt altına alınmadığı için lisanımız gelişemez, eğitim öğretim sorunları da
anlaşılamaz;
7-Türkiye dışında okuyan binlerce öğrencinin başka ülkelerde geçirdikleri
yıllar ve orada girdikleri ilişkiler bilinmeden ülkemizin içinden geçtiği
badireler asla anlaşılamaz;
8-Bunlar yapılmayınca da, ülkemizde her alanda görülen SIRLAR PERDESİ
asla aralanamaz.
Yani, öğrenciye insan muamelesi yapmamakla aslında KENDİMİZİ ÖLDÜRÜYORUZ;
bilim ve düşüncenin gelişmemesi için ne gerekiyorsa en baştan yapıyoruz da
haberimiz bile yok. Tek cümleyle, kör bir düşünce ve uygulamayla SUYU
KAYNAĞINDAN KESİYORUZ.
Ondan sonra da şöyle olduk, böyle olmalıydık diye ağlıyoruz. Niye
ağlıyoruz, acaba? Kimin için ağlıyoruz dersiniz? Ağıtlarımız ne anlama geliyor?
Bence böyle ağıtları CİDDİYE ALMAMALIYIZ. Seyretmeliyiz sadece. Sakın ola
ki ağlayanları ciddiye alıp siz de ağlamayınız, boşu boşuna kendinizi harap
etmiş olursunuz.
ÖĞRENCİSİNE İNSAN MUAMELESİ YAPMAYAN TOPLUMLAR kendi kaderlerini de
kendileri çizmiş demektir. ‘KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ’
Öğrencilerine bir istatistik rakamı muamelesi yapan eğitim öğretim
kurumları asla yeni bir medeniyet inşa edemez.
Öğrencilerine insan muamelesi yapmayan toplum bireyleri aslında
KENDİLERİNİ İNSAN YERİNE KOYMUYORLAR DEMEKTİR.
NOT: Yukarıdaki satırlar, yobazlara; Taliban Zihniyetlilere; dogmatiklere;
her şeyi bilen siyasetçilere; ükelalara; hırsız bilginimsilere; dindarımsı
asalaklara; vatan haini ve din istismarcısı bürokrat ve siyasetçilere; bilim ve
düşünceyle yolda karşılaşsa tanıyamayacak kadar sefil vaziyette olan filozof ve
bilgin taslaklarına; kendisinden önce gelen bilginlere, düşünürlere ve
sanatçılara hürmet beslemeyen soysuzlara; insanımızı ve öğrencilerimizi
küçümseyen namussuzlara; akıl melelekeleri gelişmemesine rağmen kendilerinin
ilahî akla sahip olduklarını sanacak kadar hastalanmış insanımsılara; haddini
bilmeyen tosunlara ve birileri tarafından köleleştirilmiş yaratıklara hitap
etmemektedir. Onlarla benim işim yok, onlara söyleyeceğim bir tek harf yok,
onlar okusun diye yazacağım bir tek kelime yok. Onların anladığı tek dil var:
SÖVGÜ CÜMLELERİ. Envai çeşidiyle sövgü cümleleri. Allah’ın verdiği en güzel
ifade vasıtaları arasında yer alan sövgü kalıpları. Bildiğim ve bilmediğim
bütün dillerde her gün onlarca kez onlara sövüyorum. İster gece, isterse gündüz
olsun arada sırada kulakları çınlıyorsa, bilsinler ki o sırada yine bir küfür
patlatmışımdır kerih zâtlarına ulaşacak şekilde.
Harun
Anay/05.10.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
twitter.com/HarunAnay
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.