DİN ve DİN ADAMLARI’na DAİR
---
Büyük düşünürümüz, mağdurumuz ve mazlumumuz
Ord. Prof.Dr. Ali Fuad Başgil (Ölümü: 1967) üstadımı dikkatle ve düşünerek
okuyalım:
---
‘Bugünün tarih ilmi ispat ediyor ki, ilk
devirlerden itibaren, binlerce asır boyunca insanlığın yegâne yol göstercisi,
felsefe ve sanat hocası, din olmuştur..’
(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik,
İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.24)
---
‘Fakat, insaf ile düşünürsek, bazı uğursuz
din adamlarına kızıp da, din’e hücum etmek, bugün bazı âlim kisvesine bürünmüş
ilim bezirgânlarına kızıp, ilmi inkâr etmek kadar mânasız ve gülünçtür. Her
sınıf insanlar iinde olduğu gibi, din adamları zümresi içinde de mürâî ve
menfaat düşkünü sahtekârlar bulunabilir. Nitekim, bütün tarih boyunca her devirde
ve memlekette bulunmuştur. Gündüzün Meşihat postunda oturup ta, gecelerini
farmason locasında geçiren şeyhulislamlar, din ve imânını mevki ve menfaatle
değişen avukat şer’iye vekilleri ve kanaatlerini, göz diktikleri Adliye
Vekilliğine değişen sahte softa din âlimleri görülmüştür. Buna mukabil, en
kaahir ve zalim iktidar adamları karşısında bile bükülmeyen, imanı uğruna
varını ve canını fedaya razı olan sayısız kahraman din adamları da görülmüştür’
(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik,
İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.25)
---
‘Din, insan ve cemiyetle beraber doğmuş,
sayısız asırlar ve milletler içinde bin bir çeşit inkılâp ve istihalelerin
muştası altında bugüne kadar yaşamıştır. Bugün, dünyayı sevk ve idare eden
kuvvetlerin de başında gelmektedir. Böyle bir müessese, yalan, hile ve menfaat
üzerine kurulmuş ve bütün bir insanlık dünyası, bu bahiste asırlarca yanılmış
olamaz. Bunu iddia etmek için müşterek ve mâşerî kanaatlerin ehemmiyetini ve
içtimaî müesseselerin mânasını anlamamış olmak lâzımdır. Din müessesesinin
kökleri insanın yaradılışındadır. Ve bütün dinlerde bu yaradılışa cevap vermek
üzere, Allah ve ahiret akideleri gibi, bazı müşterek hakikatler vardır. Bu
hakikatlerdir ki, dinlere yaşama ve tarihi fırtınalara karşı dayanma kuvvet ve
imkânı sağlamıştır’
(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik,
İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.26)
---
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.