1 Mart 2014 Cumartesi

DİN ve DİN ADAMLARI’na DAİR




DİN ve DİN ADAMLARI’na DAİR

---

Büyük düşünürümüz, mağdurumuz ve mazlumumuz Ord. Prof.Dr. Ali Fuad Başgil (Ölümü: 1967) üstadımı dikkatle ve düşünerek okuyalım:
---

‘Bugünün tarih ilmi ispat ediyor ki, ilk devirlerden itibaren, binlerce asır boyunca insanlığın yegâne yol göstercisi, felsefe ve sanat hocası, din olmuştur..’

(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik, İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.24)
---

‘Fakat, insaf ile düşünürsek, bazı uğursuz din adamlarına kızıp da, din’e hücum etmek, bugün bazı âlim kisvesine bürünmüş ilim bezirgânlarına kızıp, ilmi inkâr etmek kadar mânasız ve gülünçtür. Her sınıf insanlar iinde olduğu gibi, din adamları zümresi içinde de mürâî ve menfaat düşkünü sahtekârlar bulunabilir. Nitekim, bütün tarih boyunca her devirde ve memlekette bulunmuştur. Gündüzün Meşihat postunda oturup ta, gecelerini farmason locasında geçiren şeyhulislamlar, din ve imânını mevki ve menfaatle değişen avukat şer’iye vekilleri ve kanaatlerini, göz diktikleri Adliye Vekilliğine değişen sahte softa din âlimleri görülmüştür. Buna mukabil, en kaahir ve zalim iktidar adamları karşısında bile bükülmeyen, imanı uğruna varını ve canını fedaya razı olan sayısız kahraman din adamları da görülmüştür’

(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik, İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.25)
---

‘Din, insan ve cemiyetle beraber doğmuş, sayısız asırlar ve milletler içinde bin bir çeşit inkılâp ve istihalelerin muştası altında bugüne kadar yaşamıştır. Bugün, dünyayı sevk ve idare eden kuvvetlerin de başında gelmektedir. Böyle bir müessese, yalan, hile ve menfaat üzerine kurulmuş ve bütün bir insanlık dünyası, bu bahiste asırlarca yanılmış olamaz. Bunu iddia etmek için müşterek ve mâşerî kanaatlerin ehemmiyetini ve içtimaî müesseselerin mânasını anlamamış olmak lâzımdır. Din müessesesinin kökleri insanın yaradılışındadır. Ve bütün dinlerde bu yaradılışa cevap vermek üzere, Allah ve ahiret akideleri gibi, bazı müşterek hakikatler vardır. Bu hakikatlerdir ki, dinlere yaşama ve tarihi fırtınalara karşı dayanma kuvvet ve imkânı sağlamıştır’

(Bakınız: Ali Fuad Başgil, Din ve Laiklik, İstanbul-1962, Yağmur Yayınevi, s.26)
---


---
Harun Anay/01.03.2014
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.