ANKARA İLAHİYAT’lılar ASLA UNUTMAMALI
Kurum tarihçiliği, ülkemiz bilim ve düşünce hayatının en zayıf yönlerinden
biridir. Özellikle eğitim-öğretim kurumlarımızın tarihiyle ilgili
araştırmaların yok denecek kadar az olduğunu ifade edersem, lütfen, abarttığımı
sanmayınız.
Kurum tarihi yazılmayınca, KURUM BİLİNCİ ve KİMLİĞİ de oluşmuyor. Bu
yöndeki çabalar da büyük engellerle karşılaşıyor, adeta bir saman alevi gibi
sönüp gidiyor.
Kurum bilinci olmayınca ise, üzülerek belirtelim ki, kurumlarda GELENEK
de tesis edilemiyor. Kurumlarımız geleneğe sahip olmayınca, düşünce ve bilim
geleneğinin kurulması için en temel şartlardan biri yerine getirilmemiş oluyor.
Türkiye’deki fakülteler arasında; pek çok eksiği bulunsa da, kurum
bilincine ve kimliğine, dolayısıyla bir akademik geleneğe sahip olan nadir
kurumlarımızdan birinin, Ankara Üniversitesi İLAHİYAT FAKÜLTESİ olduğu
kanaatindeyim. Onlarca ve yüzlerce eksiğine rağmen Ankara İlahiyat, ülkemizdeki
bütün üniversiteler ve fakülteler arasında seçkin bir yere sahiptir. Bu
seçkinliğinin en önemli sebeplerinden biri, öğrencilerine ‘ANKARA İLAHİYAT’LILIK
KİMLİĞİ VEREBİLMESİ’ olmalıdır.
Bu kadar büyük bir önemi haiz olan ve benim de lisans tahsilimi yaptığım
Ankara İlahiyat hakkındaki araştırmalar bile YOK DENECEK KADAR AZDIR. Bir kaç
küçük çalışmanın dışında, elimizde hiçbir araştırma yoktur. Böyle olunca, kurum
kimliği kazandırmakta istenilen düzeyde olduğunu söylemek çok zordur.
Ankara İlahiyat’ın, 1949 yılında açıldığına dair bilgiyi her yerde
bulabilirsiniz, ilgili kişiler de bu tarihi elbette çok iyi bilirler. Ancak, 1949
yılının hangi ay ve gününde açıldığı, her yerde bulunmadığı gibi herkesçe de
bilinmemektedir.
Kuruluşundan on iki yıl sonra, 1961 yılında Ankara İlahiyat tarafından
yayımlanan albümde belirtildiğine göre, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi’nin AÇILIŞ TARİHİ, 21 KASIM 1949’dur
(Bakınız: İlâhiyat Fakültesi Albümü, 1949-1960, Ankara-1961, A.Ü.İlahiyat
Fakültesi Yayınları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, s.11).
Şimdiye kadar, Ankara İlahiyat’ın ve mensuplarının yaptığı hiçbir
faaliyette 21 Kasım’ın önemli bir yere sahip olduğunu ne gördüm, ne de duydum. Hatta,
1981-1986 yılları arasında bu fakültede okurken de bize kimse, fakültemizin
açılış tarihi hakkında bilgi vermedi.
Madem ki kurum kültürü ve tarihi önemli. Mademki, kurum tarihini bilmek
ve çalışmak, kurumun geleneğe sahip olmasına katkıda bulunuyor. Madem ki,
Ankara İlahiyat ülkemizdeki yüksek öğretim kurumları arasında kurum kimliği
veren en önemli eğitim-öğretim kurumlarından biridir.
Öyleyse, bundan sonra; Ankara İlahiyat’ın idarecileri, hocaları ve
öğrencileri, 21 Kasım 1949’u asla unutmamalıdırlar. Sadece unutmamak değil;
aynı zamanda her yıl 21 Kasım’da fakülte içinde ve mümkünse dışında
fakültemizin kuruluş yıldönümüyle ilgili faaliyetlerde bulunmalıdırlar. Ayrıca,
fakülteyle ilgili bütün yayınlarda ve faaliyetlerde bu tarih mutlaka
kaydedilmelidir.
Ey Ankara İlahiyatlılar! 21 Kasım 1949’u unutmayalım, e mi?
Ey Ankara İlahiyat’ın eski ve yeni öğrencileri, mezunları! İdarecilerimiz
21 Kasım’ı unutabilirler, her zaman olduğu gibi meşguldürler. Biz öğrenciler
olarak bu tarihi unutmayalım, e mi?
---
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.