DÜŞÜNCEMİZİ Tahrip Eden METİNLER-(201-204)
Türkiye’de yüzlerce, hatta binlerce iyi
derecede Arapça bilen kişi var. Ülkemizde, Arapça’yı uzmanlık derecesinde bilen
ve bu alanda akademik kariyer yapan pek çok kişinin olduğunu da cümle alem biliyor.
İncelediğimiz bu sözlüğün şimdiye kadar ciddi bir eleştiriye tabi tutulması dikkat
çekicidir.
Niçin acaba? Niçin dersiniz?
1-‘el-Ehmesu (:Elif, lam elif, hı, mim,
sad): Ayağın altındaki çukur’;
2-‘el-Havhatü (:Elif, lam, hı, vav, hı, kapalı
te): Işık deliği. Büyük kapının ortasındaki küçük kapı’;
3-‘Hâtat (el-Hayyetü)(:Hı, elif, tı, açık te): Yılan sür’atle yuvasına girmek’;
4-‘Ehyelet (es-Semâ’ü) (:Elif, hı, iki noktalı
ye, lam, açık te): Gök gürleyip şimşek çakarak yağmura hazırlandı’;
(Bakınız: Bekir Topaloğlu,
Hayreddin Karaman, Arapça-Türkçe Yeni Kamus, İstanbul-1991, Nesil Yayınları, s.90-91, 93).
Harun Anay/05.01.2014
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.