30 Ağustos 2013 Cuma

YARATIKLAR KİMDİR, NEREDE BULUNUR?




YARATIKLAR KİMDİR ve NEREDE BULUNUR?

‘Biz bu yaratıklara ne yapmalıyız ve onlara nasıl hitap etmeliyiz?’ diye sorup bu başlık altında kırk madde sıraladım. Ülkemizde şu ana kadar edindiğim tecrübelerim bana bu soruyu ve altında yazılanları okuyanlardan hiçkimsenin, bahsedilen sorunları üzerlerine alınmayacağını söylüyor. Soruyu okur okumaz ve altındakileri gözden geçirir geçirmez karşı komşunuzun/komşularınızın aklınıza geldiğini sanıyorum.
Halbu ki ben o yazı da dahil olmak üzere bütün konuşma ve yazılarımda sorunları önce kendimde arıyorum, sonra başkalarında. ÖNCE KENDİMİ SUÇLUYORUM, SONRA BAŞKALARINI. Önce kendime hitap ediyorum, sonra sizlere..
Dolayısıyla insanımıza binlerce kötülük yapan yaratıkların başı Harun Anay olabilir.
Belki de bahsettiğim yaratıklardan biri sensin, sizsiniz.
Belki de onlardan biri eşiniz, hanımınız, kızınız, oğlunuz, gelininiz veya damadınızdır.
Belki de o, en güvendiğiniz arkadaşınızdır.
Belki de o, mensup olduğunuz ideoloji, parti, tarikat, cemaat, cemiyet, grup, dernek vs.nin lideri veya önde gelenidir.
Belki de o, ülkemize büyük hizmetlerde bulunmuş bir âlimdir.
Belki de o/onlar, en büyük siyasetçi veya siyasetçilerimizdir.
Belki de o, mensup olduğumuz ırkın en önede gelen iftihar edilen bir büyüğüdür.
Belki o, çalıştığınız kurumun müdürü, başkanı veya ona en çok hizmet edenidir.
Belki de bir kadındır.
Belki bir erkektir.
Belki bir toplum lideridir.
Kim bilir?…
Belki de bunların hepsidir.

O halde ne yapmalı? Doğru ile yanlışı nasıl ayırmalıyız?
Galiba şöyle bir yöntem ile yaratıkların kim olduğunu bilebilir, nerede konuşlandıklarını bulabilir ve onların başımıza bela ettiği sorunları teşhis ve çözmeye doğru ilk adımları atabiliriz:
1-Eğer bahsettiğim sorunlar size doğru görünüyorsa lütfen bazı ilkeler tespit edelim; söz gelimi en evrensel ahlak kurallarından biri olan hırsızlık yapmama ilkesi üzerinde anlaşalım. Ya da yalan söylememeyi ilke edinelim, edinmeye çalışalım.
2-Sonra tespit ettiğimiz bu gibi ilkelerin kimde ve nerede bulunduğuna bakalım;
3-Kim ve nerede olduğu tespit edildikten sonra onu ıslah etmeye ve o işten vaz geçirmeye çalışalım;
4-Eğer ıslah olmuyor ve o işten vazgeçmiyorsa, hiç olmazsa aramıza mesafe koyalım;
5-Eğer bahsedilen kişi kendimiz isek nefs muhasebesi yapıp kendimizi düzeltelim, düzeltmeye çalışalım; yapamazsak başkalarından yardım alarak düzeltelim;
6-Eğer bahsedilen kişi mensup olduğumuz grup, cemaat, parti, tarikat vs. içinde ise, onunla mücadele edelim, onu dışlayalım, hiç olmazsa ona sahip çıkmayalım. Kimseye mensup olduğu grubu terket demeye bizim hakkımız yok; ama grup menfaati için namussuzları savunmaya, onları korumaya ve gizlemeye de hiç kimsenin hakkı yoktur. Şerefli insanların bunu yapmaması lazımdır. Hiç olmazsa kalben buğz etmesi/etmemiz gerekmez mi?
7-Tedavisi zor, meşakkatli ve büyük bir hastalıktan bahsettiğimin farkındayım. Bu yüzden yaratıklar arasında isek birbirimizin kurtulmasına yardım edelim, yardımlaşalım; HİÇ OLMAZSA BU KONUDA ANLAŞALIM.

Harun Anay/Ağustos 2013
----


3 yorum:

  1. güzel diyorsun da ben kırk yıllık tarikatımdan nasıl vazgeçebilirm ki demiş. Ravi: Abdullah Zaviye

    YanıtlaSil
  2. Haklıdır. Hepimiz fikir, ön yargı ve bağlantılarımızdan vaz geçemeyiz. Hiç olmazsa başkalarına zarar vermesinler bari! Ya da doğrunun ne olduğunu anladılarsa, buna rağmen de eski halden vaz geçemiyorlarsa, hiç olmazsa 'yolda olanlara' yol versinler!

    YanıtlaSil
  3. http://www.youtube.com/watch?v=vb3J_nlA96U

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.