YARATIKLAR
KİMDİR ve NEREDE BULUNUR?
‘Biz
bu yaratıklara ne yapmalıyız ve onlara nasıl hitap etmeliyiz?’ diye sorup bu
başlık altında kırk madde sıraladım. Ülkemizde şu ana kadar edindiğim
tecrübelerim bana bu soruyu ve altında yazılanları okuyanlardan hiçkimsenin,
bahsedilen sorunları üzerlerine alınmayacağını söylüyor. Soruyu okur okumaz ve
altındakileri gözden geçirir geçirmez karşı komşunuzun/komşularınızın aklınıza
geldiğini sanıyorum.
Halbu
ki ben o yazı da dahil olmak üzere bütün konuşma ve yazılarımda sorunları önce
kendimde arıyorum, sonra başkalarında. ÖNCE KENDİMİ SUÇLUYORUM, SONRA
BAŞKALARINI. Önce kendime hitap ediyorum, sonra sizlere..
Dolayısıyla
insanımıza binlerce kötülük yapan yaratıkların başı Harun Anay olabilir.
Belki
de bahsettiğim yaratıklardan biri sensin, sizsiniz.
Belki
de onlardan biri eşiniz, hanımınız, kızınız, oğlunuz, gelininiz veya
damadınızdır.
Belki
de o, en güvendiğiniz arkadaşınızdır.
Belki
de o, mensup olduğunuz ideoloji, parti, tarikat, cemaat, cemiyet, grup, dernek
vs.nin lideri veya önde gelenidir.
Belki
de o, ülkemize büyük hizmetlerde bulunmuş bir âlimdir.
Belki
de o/onlar, en büyük siyasetçi veya siyasetçilerimizdir.
Belki
de o, mensup olduğumuz ırkın en önede gelen iftihar edilen bir büyüğüdür.
Belki
o, çalıştığınız kurumun müdürü, başkanı veya ona en çok hizmet edenidir.
Belki
de bir kadındır.
Belki
bir erkektir.
Belki
bir toplum lideridir.
Kim
bilir?…
Belki
de bunların hepsidir.
O
halde ne yapmalı? Doğru ile yanlışı nasıl ayırmalıyız?
Galiba
şöyle bir yöntem ile yaratıkların kim olduğunu bilebilir, nerede konuşlandıklarını
bulabilir ve onların başımıza bela ettiği sorunları teşhis ve çözmeye doğru ilk
adımları atabiliriz:
1-Eğer
bahsettiğim sorunlar size doğru görünüyorsa lütfen bazı ilkeler tespit edelim;
söz gelimi en evrensel ahlak kurallarından biri olan hırsızlık yapmama ilkesi
üzerinde anlaşalım. Ya da yalan söylememeyi ilke edinelim, edinmeye çalışalım.
2-Sonra
tespit ettiğimiz bu gibi ilkelerin kimde ve nerede bulunduğuna bakalım;
3-Kim
ve nerede olduğu tespit edildikten sonra onu ıslah etmeye ve o işten vaz
geçirmeye çalışalım;
4-Eğer
ıslah olmuyor ve o işten vazgeçmiyorsa, hiç olmazsa aramıza mesafe koyalım;
5-Eğer
bahsedilen kişi kendimiz isek nefs muhasebesi yapıp kendimizi düzeltelim, düzeltmeye
çalışalım; yapamazsak başkalarından yardım alarak düzeltelim;
6-Eğer
bahsedilen kişi mensup olduğumuz grup, cemaat, parti, tarikat vs. içinde ise,
onunla mücadele edelim, onu dışlayalım, hiç olmazsa ona sahip çıkmayalım.
Kimseye mensup olduğu grubu terket demeye bizim hakkımız yok; ama grup menfaati
için namussuzları savunmaya, onları korumaya ve gizlemeye de hiç kimsenin hakkı
yoktur. Şerefli insanların bunu yapmaması lazımdır. Hiç olmazsa kalben buğz
etmesi/etmemiz gerekmez mi?
7-Tedavisi
zor, meşakkatli ve büyük bir hastalıktan bahsettiğimin farkındayım. Bu yüzden
yaratıklar arasında isek birbirimizin kurtulmasına yardım edelim,
yardımlaşalım; HİÇ OLMAZSA BU KONUDA ANLAŞALIM.
Harun
Anay/Ağustos 2013
----
güzel diyorsun da ben kırk yıllık tarikatımdan nasıl vazgeçebilirm ki demiş. Ravi: Abdullah Zaviye
YanıtlaSilHaklıdır. Hepimiz fikir, ön yargı ve bağlantılarımızdan vaz geçemeyiz. Hiç olmazsa başkalarına zarar vermesinler bari! Ya da doğrunun ne olduğunu anladılarsa, buna rağmen de eski halden vaz geçemiyorlarsa, hiç olmazsa 'yolda olanlara' yol versinler!
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=vb3J_nlA96U
YanıtlaSil