13 Kasım 2013 Çarşamba

BESMELE’nin TÜRKÇE TERCÜMELERİ




BESMELE’nin TÜRKÇE TERCÜMELERİ

On beşinci yüzyılın başlarında Muhammed bin Hamza tarafından yapılan aşağıdaki tercümeyi son iki yüzyıldır Türkiye’de yapılan bazı Besmele (:Bismillahirrahmanirrahim) çevirileriyle karşılaştırmanızı rica ediyorum. Aşağıdaki metinler incelendikten sonra, DİN DİLİMİZİN tarih içinde ne kadar büyük tahribata uğradığı rahatlıkla görülebileceği gibi, ülkemizin en önemli düşünce sorunlarından birinin DİN DİLİ OLDUĞU da ortaya çıkacaktır.

Bismillahirrahmanirrahim cümlesinde (:ayetinde) -açıkça görülen- dört tane kelime bulunmaktadır: İsm (isim), Allah, Rahman ve Rahim. Bu kelimelerin Türkçe çevirilerde nasıl karşılandığına özellikle dikkat etmenizi istirham ediyorum. Böylece dört kelimenin incelenmesi sonucunda bile, din dilimizin durumunu anlamak mümkün olabilecektir. Bunun yanı sıra, Cumhuriyet Dönemi'nde dini ilimler tahsil ettikten sonra Kur’an-ı Kerim meali hazırlayanlardan bazılarının anılan kelimelere Türkçe karşılık bulma hususunda Muhammed bin Hamza’dan kaç yüzyıl geride olduklarına ve din dilimizin gelişmesine katkıda bulunup bulunmadıklarına da lütfen siz karar veriniz.

Binlerce yıldır Türkçe konuşan, yüzlerce yıldır Türkçe yazan, bin yıldan fazla bir zamandan beri güzel dinimiz İslam’a inanan ve binlerce din alimi yetiştiren milletimizi dini alanda temsil eden bazı kişilerin Besmele tercümelerini inceleyiniz lütfen, lütfen inceleyiniz. Muhammed bin Hamza’nın çabasına ne kadar yaklaştıklarına kendiniz karar veriniz lütfen. Hel hele, Besmele’yi Türkçe’ye tercüme etmeden olduğu gibi eserlerinde nakledenleri hepimiz ibretle hatırlamalı ve dini metinleri tercüme edenlerin bazılarının dil ve düşünce anlayışları hususunda derin derin düşünmeliyiz.

Muhammed bin Hamza ve onun gibi alimlerimiz, Allah lafzı yerine rahatlıkla Tanrı kelimesini kullanmaktadırlar. Hiç şüpheniz olmasın ki Muhammed bin Hamza, günümüz Türkiye’sinde yaşasaydı, bazı dindarımsılar tarafından DİN DIŞINA İTİLEREK TEKFİR EDİLİRDİ. Ya da en azından, onun bir IRKÇI ve ŞOVENİST OLDUĞU SÖYLENİRDİ. Muhammed bin Hamza’nın sadece Besmele söz konusu olduğunda değil pek çok ayetin tercümesini yaparken de Tanrı kelimesini kullanmasını göz önüne aldığımızda (Bakınız: Muhammed bin Hamza, XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur'an Tercümesi, haz. Ahmet Topaloğlu, İstanbul-1978, Kültür Bakanlığı Yayınları, c.2 (Sözlük), s.556-557), onun dilimizin gelişmesi için ne kadar büyük bir atılım yaptığını ve dilimize ne kadar çok hizmet ittiğini kolayca anlamak mümkündür. Bu yüzden tekfir edilmek şöyle dursun, rahmetle anılması gerekir. Ne tekfiri??!!!! Haşa, sümme haşa. Rabbım böyle sapıklıklardan bizi korusun. Âmin, Âmin.

Kur’an-ı Kerim’i Türkçe’ye tercüme edenler arasında sadece Muhammed bin Hamza’nın, Allah yerine Tanrı kelimesini kullandığını sanan veya iddia edenler de olabilir. Bu kişilere, değerli ilim insanı dostum Doç.Dr. Suat Ünlü’nün Doğu ve Batı Türkçesi Kur’an Tercümeleri Sözlüğü adlı önemli çalışmasının ‘Tanrı’ maddesine baş vurmalarını tavsiye ederim (Bakınız: Konya-2012, Eğitim Yayınevi, s.702-710). Bu maddeyi iyi niyetle gözden geçirenlerin dini kavramlarla ilgili düşüncelerini değiştireceklerini sanıyorum. Hala eski inatlarında devam edenlere ise diyeceğim bir şey yok, Allah onları ıslah etsin!

Besmele’de geçen Rahman ve Rahim kelimelerine Muhammed bin Hamza, Ayntâbî (:Antepli) Mehmed Efendi ve İzmirli İsmail Hakkı gibi büyük alimlerimiz tarafından Türkçe karşılıklar bulunmuştur. Buna rağmen, Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan onlarca meal ve tefsirde bu iki kelimenin olduğu gibi korunup Türkçe cümlelerde kullanılmasını nasıl yorumlayabiliriz?

Rahman ve Rahim kelimelerinin anlamları, ülkemizde yaşayan insanlar tarafından rahatlıkla anlaşılıyor mu dersiniz? Elbete anlaşılmıyor. Bunun aksini ileri sürenlerin akıllarından şüphe ederim.

Anılan iki kelimenin çocuklarımız, gençlerimiz, öğrencilerimiz ve genel olarak bütün insanlarımız tarafından rahatlıkla anlaşıldığını, kim iddia edebilir? Nasıl böyle bir delice iddiada bulunulabilir? Elbette bulunulamaz. Bu yüzden bu iddianın üzerinde durmaya değmez.

Meal ve tefsir sahiplerinin, Besmele’de geçen Rahman ve Rahim kelimelerini muhtemelen şu sebeplerle tercüme etmedikleri söylenebilir:

a-Rahman ve Rahim kelimeleri, Türkçe’ye doğru bir şekilde tercüme edilemez;

b-Bu iki kelimenin karşılığı Türkçe’de bulunmamaktadır.

c-Bu iki kelime, ancak tefsir edilerek anlaşılabilir.

Benim kanaatim, meal ve tefsir hazırlayanların bu düşüncelere sahip oldukları yönündedir.

Hayret verici bir husustur ki, dini naslarda (Kur’an-ı Kerim ve hadisler) bulunan ve fıkıh, tefsir ve kelam gibi ilimlerde tarih boyunca geliştirilen kavramlar da yine bu gerekçelerle pervasızca ve hiç de mecburiyet olmadığı halde Türkçe’ye ithal edilegelmiştir. Pervasızlığın ve sorumsuzluğun boyutuna bakınız ki; kurbanlık hayvan, tokalaşma, kucaklaşma, bayram, bayramlaşma, temizlik, ayakta durma, saygı, sevgi, okumak, yazmak, konuşma, su, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç, gündüz, gece, ay tutulması, güneş tutulması, kuyu, kaynak, ders çalışmak, ezberlemek, uyku, uyanıklık ve giysi gibi sıradan kelime ya da terkiplerin Arapça karşılıklarını kullanmak bile bir kısım çevrelerde bilgiçlik taslama vesilesi sayılmaktadır. Böylece de bazı insanlar; din, tarih ve ilim adına lisanımızı kirlettiklerinden dolayı hicap duymak şöyle dursun iftihar etmektedirler.

Böyle bir zihniyet; ithal edilen kavramları kutsal ve dokunulmaz hale getirmekte, Arapça’nın üstün Türkçe’nin zayıf olduğu intibaını vermekte, Arapça bilmeyen insanların morallerini bozulmakta ve onların dinlerini anlamalarının önüne engeller koymakta, en basit dini kavramları bile insanların anlayabilmelerini imkansız kılmakta, böylece insanların dini hislerini ve düşüncelerini zayıflatmakta, Arapça bilenlerin hak etmedikleri kadar büyük bir otorite kazanarak vatandaşın ensesinde boza pişirmelerine sebep olmakta ve nihayet insanımızı düşünce geliştiremez hale getirmektedir.

Bundan dolayı, sadece bir iki kavramın Türkçe’ye nasıl tercüme edileceği zaviyesinden bakıp meseleyi hafife alamayız. Ya da meseleye, bazı kişilerin düşündüğü gibi, ‘O da olur, bu da olur’ diye bakılamaz. ‘Şu kelimeyi kullansanız no’lur, bu kelimeyi kullansanız no’lur’ denilemez. Mesele ciddidir. Doğrudan din anlayışımız ve düşünce hayatımızla ilişkilidir. Lüzumsuz bir şekilde başka dillerden Türkçe’ye sürekli kelime ve kavram sokulması, dini düşüncenin gelişmesini engellemektedir.

Türkçe’nin dini kavramları karşılamakta yetersiz kaldığını iddia edenlerin ve onların temelsiz iddialarına inananların, aşağıdaki tercümeleri incelemelerini rica ediyorum. Çevirilerin incelenmesiyle görülecektir ki, bazı alimlerimiz, -Besmele örneğinden hareket etmek gerekirse- bazı dini kavramlara doğru karşılık bulabilmişlerdir. Buna rağmen, özellikle Cumhuriyet döneminde yetişen bazı din bilginlerinin ve bazı mütercimlerin Arapça kelimeleri Türkçe’ye ithal etmekte ısrarlı davrandıkları görülmektedir.

Tarihimizde onlarca din alimi kılı kırk yararak dini kavramlara karşılık bulmaya çalışırken, Cumhuriyet döneminde yetişen bazı din alimlerinin ve bazı mütercimlerin bu konuda umursamazlık içinde olmalarının sebepleri uzun uzadıya incelenmeye layık bir konudur. Şimdilik şu kadarını söylemekle iktifa etmek isterim ki, kullandıkları kelimeler ve kavramlar kendilerine ait olmayan insanlar, kesinlikle özgün düşünce üretemezler. Bundan dolayı, adı geçen kişilerin; İslam düşüncesini diriltme, dini düşüncede ıslah, ictihat etme ve yeni bir medeniyet kurma gibi hepimizin sahip olması gereken davalara önemli sayılabilecek katkılarının olabileceğini de sanmıyorum. Bu yüzden onların, son iki yüzyılda bol miktarda gördüğümüz öykünmeciğilin temsilcileri olmaktan ileri gidemeyeceklerini ifade edebilirim.

Binlerce yıllık tarihi tecrübeden sonra ülkemizdeki dini düşüncenin ve din dilinin bu acı hali, çok üzücü, çok düşündürücüdür. Unutulmamalıdır ki, bu ülkede yeni bir dini düşünce geliştirmek istiyorsak, ancak ve ancak din dilini ıslah ederek bu amaca ulaşabiliriz. Bu yüzden, bugün Türkçemizin Batı dilleri kadar Arapça’nın da saldırısı altında bulunduğunu ve düşünce sorunlarımızın bazılarının bu saldırılardan kaynaklandığını rahatlıkla ifade edebiliriz.

Buyurunuz efendim! Başka hiçbir şey yazmayacağım, daha fazla yorumda bulunmayacağım; metinler konuşacak:

A-MUHAMMED BİN HAMZA’NIN TERCÜMESİ (XV. yüzyılın başları):

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM:

Türkçe’ye çevirisi: 'Tanrı adı-y-ıla ya'nî başların yâ okurın; gey rahmat kılıcı, rahmat kılıcı’
(Bakınız: Muhammed bin Hamza, XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur'an Tercümesi, haz. Ahmet Topaloğlu, İstanbul-1976, Kültür Bakanlığı Yayınları, c.1, s.1).

Günümüz Türkçe’siyle ifade edersek, tercümenin şu şekilde olduğu söylenebilir:

‘Çok rahmet edici, (çok) rahmet edici Tanrı’nın adıyla başlarım veya okurum’

B-AYINTÂBÎ MEHMED EFENDİ (Ölümü: 1699)’nin TEFSİRİNDE BESMELE’nin TEFSİRLİ ÇEVİRİSİ:

-‘Okurum ve başlarım ol Allah Te’âlâ’nın ismiyle ki anın azamet ve celâletine nâzırûn mütehayyirlerdir. Ve Dünyada kâffe-i halka rızık ve nef’ îsâliyle rahmet edicidir’
(Bakınız: Ayıntâbî Mehmed Efendi (ö.1699, Tefsîru’t-Tibyân, Bulak (Mısır)-1279/1863, Dâru’t-tıbâ’at el-Mısriyye, c.1, s.2) (Osmanlı Türkçesi’ne çeviri)

C-ONDUKUZUNCU ve YİRMİNCİ YÜZYILDA BASILAN Bazı Türkçe KUR’AN-I KERİM Meallerinde ve Tefsirlerinde BESMELE’nin TÜRKÇE Çevirileri:

1-‘Bismillah: İbadete müstehak olan Tanrı’nın adıyla başlarım. er-Rahmân: Halk üzerinde vücud ve hayatla in’âm eden. er-Rahîm: Anları bekâ’yla esirgeyüb âfâtdan hıfz eden’
(Bakınız: Ahmed bin Abdullah, Tefsir-i Zübdet el-Âsâr, İstanbul-1875, c.1, s.4 (Osmanlı Türkçesi’ne çeviri)

2-‘Müşfik ve rahîm olan Allah’ın ismiyle’
(Bakınız: Cemil Said, Kur’an-ı Kerim Tercümesi, (İstanbul-tarihsiz), s.8) (Osmanlı Türkçesi’ne çeviri);

3-‘İnayet ve rahmet sahibi Allah’ın ismiyle başlarım’
(Bakınız: Osman Râşid Efendi (vdğrl), Tercümeli Kur’an-ı Kerim, İstanbul-1927, s.2) (Osmanlı Türkçesi’ne çeviri)

4-‘Esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyla’
(Bakınız: İzmirli İsmail Hakkı, Me’âni-i Kur’ân, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkce Tercemesi, İstanbul-1927, Milli Matbaa, c.1, s.9) (Osmanlı Türkçesi’ne çeviri)

5-‘Bismillahirrahmanirrahim’
(Bakınız: Mehmed Vehbi, Hülâsat el-Beyân fi Tefsîr el-Kur’ân, İstanbul-1928, Evkaf Matbaası, c.1, s.2)

6-‘Çok merhamet edici bir rahman olan Allahın ismile’
-‘Rahman, rahim olan Allahın ismile’
-‘Rahmanı Rahim olan Allah ismile’
-‘Rahman rahim olan Allah namına’
-‘Rahman, rahim, allahın ismile’
-‘Rahman, rahim Allah ismile’
-‘Allahi rahmani rahim ismile’
-‘Allahi rahmani rahimin ismile’
-‘Allah, rahman, rahim ismile’
‘Bismillahirrahmanirrahim’
(Bakınız: Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Yeni Meallı Türkçe Tefsir, İstanbul-1935, Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatı, c.1, s.40, 48.

7-‘Esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyla başlarım’
(Bakınız: Ömer Rıza Doğrul, Kur’an-ı Kerim’in Tercüme ve Tefsir-i Şerifi, Tanrı Buyruğu, İstanbul-1947, c.1, s.7).

8-‘Çok acıyan ve rahmeti bütün varlıkları kaplıyan Allahın adı ile’
(Bakınız: Sadi Irmak, Kutsal Kur’an, Türkçe Meali, İstanbul-tarihsiz, s.5)

9-‘Acıyıcı, esirgeyici Allah’ın adıyla başlarım’
(Bakınız: İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Kur’an, Ankara-1957, s.5)

10-‘Rahmân, Rahıym Allah adiyle’
(Bakınız: İsmail Ferruh Efendi, Kur’ân-ı Kerim ve Meâli, Mevâkib Tefsiri, çev. Süleyman Fâhir, İstanbul-1959, Bütün Kitabevi, s.11).

11-‘Bismi’llahi’r-Rahmâni’r-Rahîm’
(Bakınız: Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay, Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı (Meâl), Ankara-1961, Diyanet İşleri Başkanlığı, c.1, s.1).

12-‘Rahman ve rahim olan Allah Tealânın ismiyle (Tilavete başlarım)’
(Bakınız: Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’anı Kerim’in Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, İstanbul-1962, Ahmed Said Matbaası, c.1, s.7).

13-‘Esirgeyen, bağışlayan Allah’ın ismi şerifi ile okurum’
-‘Rahman Rahim olan Allahın ismi ile başlarım’
(Bakınız: H.Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl (Kur’an Âyetlerinin İniş Sebepleri) ve (Tefsirleri), Konya-1965, Yenikitap Basımevi, c.1, s.3, 15).

14--‘Dünyâda herkese acıyan, Âhirette inananlara acıyıp kayıran Allah adıyla…’
(Bakınız: Abdullah Âtıf Tüzüner, Kurân-ı Kerîm ve Türkçe Meâli, İstanbul-1970, Çeltüt Matbaacılık, s.2).

15-‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adiyle’
(Bakınız: Ayıntabî Mehmed Efendi, Kur’ân-ı Kerîm Meâli ve Tefsîri, Tibyân Tefsiri, Sadeleştiren: Süleyman Fâhir, yay. Ahmed Davudoğlu, İstanbul-1980, Sağlam Yayınevi, c.1, s.9);

16-‘Bismillahirrahmanirrahim’
(Bakınız: Hasan Basri Çantay, Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm, İstanbul-1981, c.1, s.11).

17-‘Rahmân ve Râhim olan Allah’ın adıyla’;
(Bakınız: İbn Kesîr, Hadislerle Kur’an-ı Kerîm Tefsîri, çev. Bekir Karlığa, Bedrettin Çetiner, İstanbul-1984, Çağrı Yayınları, c.2, s.35);

18-‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyle’  
(Bakınız: Talat Koçyiğit, İsmail Cerrahoğlu, Kur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri, Ankara-1985, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.7).

19-‘Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Muhammed Alî es-Sâbûnî, Safvetü’t-Tefâsîr, Tefirlerin Özü, çev. Sardeddin Gümüş, Nedim Yılmaz, İstanbul-1990, Ensar Neşriyat, c.1, s.31)

20-‘Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Ebu’l-Al’â Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’an, Kur’an’ın Anlamı ve Tefsiri, İstanbul-1991, İnsan Yayınları, c.1, s.40).

21-‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Ali Özek, Hayreddin Karaman, Ali Turgut, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kâfi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Açıklamalı Meâli, Medine-1992, s.1)

22-‘Bismillahirrahmanirrahîm’
(Bakınız: Elmalılı Hamdi Yazır, Kur’ân-ı Kerîm ve Meâli, haz. Dücane Cündioğlu, İstanbul-1993, s.IV)

23-‘Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Yaşar Nuri Öztürk, Surelerin İniş Sırasına Göre Kur’an-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri), İstanbul-2000, s.25)

24-‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Suat Yıldırım, Kur’ân-ı Kerîm’in Açıklamalı Meali, İstanbul-2003, s.1)

25‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Ebu’l-Berekat Abdullah b. Ahmed en-Nesefî, Nesefi Tefsiri, çev. Harun Ünal, İstanbul-2003, Ravza Yayınları, c.1, s.111).

26-‘Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meâli, İstanbul-2004, s.1)

27-‘Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Seyyid Ebu’l-Alâ Mevdudî, Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Meali, Tercümanü’l-Kur’an, çev. Muhammed Had Kayani, İstanbul-2004, İnkılab Yayınları, s.1),

28-‘Bismillâhirrahmânirrahîm’
(Bakınız: Halil Altuntaş, Muzaffer Şahin, Kur’an-ı Kerim Meâli, Ankara-2006, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.1).

29-‘Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kâfi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, Türkçe Meâl ve Tefsir, Ankara-2006, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c.1, s.58).

30-‘Rahmân, Rahîm Allah’ın Adıyla!’
(Bakınız: Mukâtil bin Süleymân, Tefsîr-i Kebîr, tahkik: Abdullah Mahmûd Şehhâte, çev. M. Beşir Eryarsoy, İstanbul-2006, İşaret Yayınları, c.1.46).

31-‘Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm’
(Bakınız: Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Meali, haz. Ertuğrul Özalp, İstanbul-2006, İşaret Yayınları, s.2)

32-‘Rahmeti her şeyi kuşatan ve çok bağışlayan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Hüseyin Elmalı, Ömer Dumlu, Ayet Ayet Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı (Meal), İstanbul-2006, Ensar Neşriyat, s.

33-‘Rahmet ve merhametin kaynağı olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Meali, İstanbul-2007, Bayraklı Yayınları, s.1)

34-‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Bekir Sadak, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı, İstanbul-2009, s.1)

35-‘Çok seven çok müşfik olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Salih Akdemir, Son Çağrı Kur’an, Ankara-2009, Ankara Okulu Yayınları, s.1)

36-‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Murtaza Turabi, Kur’ân-ı Kerîm ve Meâli, tashih: Seyyid Seccad Hüseyni, İstanbul-2009, Kevser Yayınları, s.VI).

37-‘Rahmân, Rahîm Allah adına’
(Bakınız: Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, Meal-Tefsir, İstanbul-2009, İşaret Yayınları, s.46).

38-‘Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla okumama başlayorum’
(Bakınız: M.Zeki Duman, Beş Surenin Tefsiri (Fatiha, Ahzab, Nûr, Hucurat, Mümtahine, Ankara-2010, Fecr Yayınları, s.45)

39-‘Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla…’
(Bakınız: Süleyman Ateş, Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli, İstanbul-2012, Hayat Yayınları, s.1).

40-‘Rahmân ve Rahîm Allah’ın ismiyle’
(Bakınız: Ömer Çelik, Hakk’ın Dâveti Kur’ân-ı Kerîm Meâli ve Tefsiri, İstanbul-2013, Erkam Yayınları, s.42).

41-‘Rahmân Rahîm Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’an, Kelime Meali, İstanbul-2012, Düşün Yayıncılık, s.1).

42-‘Bismillahirrahmanirrahim’
(Bakınız: Mehmed Akif Ersoy, Kur’an Meali, Fatiha Sûresi-Berâe Sûresi, hazırlayan: Recep Şentürk, Âsım Cüneyd Köksal, İstanbu-2012, Mahya Yayıncılık, s.1).

43-‘Yarattığı bütün canlılara nimet veren yarattıklarına çok merhametli Allah adına öğretiyorum, uyarıyorum’
(Bakınız: Hakkı Yılmaz, Nüzul Sırasına Göre Necm Necm Kur’an’ın Türkçe Meali, İstanbul-2012, İşaret Yayınları, s.35)

44-‘Rahmân, Rahîm Allah adına’
(Bakınız: Muhammed Abduh, Fatiha Sûresi ve Amme Cüzü, İstanbul-2012, İşaret Yayınları, s.88).

45-‘Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: Ali Bulaç, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı, Meal ve Sözlük, İstanbul-2013, Çıra Yayınları, s.2).

46-‘Bismillahirrahmanirrahim’
(Bakınız: Ömer Sevinçgül, Gençler İçin Kur’an Meali, İstanbul-2013, Carpe Diem Yayınları, s.17).

47-‘Esirgeyen, bağışlayan Allah’ın adı ile başlarım’
(Bakınız: Abdullah Aydın, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meâli, İstanbul-tarihsiz, s.1)

48-‘Rahmân ve Rahim olan Allah’ın adı ile (başlıyorum)’
(Bakınız: Ahmed Davudoğlu, Kur’ân-ı Kerîm ve İzahlı Meâli (Türkçe Anlamı), yay. Mehmed Emre, İstanbul-ts., Gülhane Yayınları, s.1).

49-‘Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla’

(Bakınız: İmam Taberî, Muhtasaru Tefsîr et-Taberî, Taberî Tefsiri, ihtisar ve tahkik: Muhammed Alî se-Sâbûnî, çev. Mehmet Keskin, İstanbul-tarihsiz, Ümit Yayın-Pazarlama, s.9).

50-‘Rahman, Rahîm olan Allah’ın adıyla’
(Bakınız: M. Mahmut Hicazî, Furkan Tefsiri, İstanbul-tarihsiz, çev. Mehmet Keskin, İlim Yayınları, c.1, s.16).

51-Rahman, Rahim Allah adıyle’
(Bakınız: Osman Nebioğlu, Türkçe Kur’anı Kerim, İstanbul-tarihsiz, s.1)

52-‘Sevgi ve merhameti sonsuz Allah’ın adıyla’
(Bakınız: R.İhsan Eliaçık, Yaşayan Kur’an, Nüzul Sırasına Göre Türkçe Meal Tefsir, İstanbul-tarihsiz, İnşa Yayınları, s.69).

ÖNEMLİ NOT: Yukarıda alıntı yapılan eserler, tarih sırasına yaklaşık olarak dizilmiştir. Verilen baskı tarihleri, eserlerin ilk baskılarını veya yazıldıkları tarihleri göstermemektedir.

Harun Anay/13.11.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.