GENÇ SİYASETÇİYE ÖĞÜTLER
Siyaset felsefesi yıllardır
meşgul olduğum alanlardan biridir. Çok küçük yaşta öğrenci liderliği
yaptığımdan mıdır nedir bilmem, bu konuya eskiden beri meraklıyımdır. Gerek
İslam düşüncesi gerekse Batı düşüncesi tarihinde yazılmış pek çok siyasetname,
nasihatname ve siyaset felsefesi tarihi eseri okudum. Bunlar üzerinde düşündüm.
Bütün bu okumalarım acaba ne işe
yarayacak diye düşünürken, ülkesinin adını vermek istemediğim eski
arkadaşlarımdan YUMURCAK oğlu ÖĞÜTALIR TUĞRUL BEY’den bir mektup aldım.
Uzun mektubunu bir cümleyle
özetlemek gerekirse, bana şöyle bir soru soruyor:
‘SİYASETE GİRMEK İSTİYORUM, NE
TAVSİYE EDERSİNİZ?’
Mektubu alır almaz, ben de ona
uzun bir mektup yazdım. Mektubumda hem bizim hem de başka medeniyetlerin
siyaset tatbikatından örnekler verdim, genel ilkeleri anlattım, yapması ve yapmaması
gerekenleri izah ettim; ayrıca kılık kıyafet, siyaset adabı, siyasetçilerin
riayet etmesi gereken görgü (:teşrifat:protokol) kurallarından da bahsettim.
Mektubumun sonunda, anası Çinli,
babası Hindistanlı, kendisi ise gençliğinde yirmi sene Türklerle birlikte
bulunmuş,daha sonra yirmi sene Farslarla
yaşamış, orta yaşlarında on sene kadar Arap ülkelerinde seyahat etmiş,
hayatının sonunda ise İngiltere’ye yerleşmiş, miladi sekizinci yüzyılda yaşamış
YAMUK oğlu POLİTIKOS Efendi’nin aşağıdaki özlü cümlelerini unutmamasını
tenbihledim:
‘Yumurcak kardeşim! Politikos
derki: ‘Siyasette herşeyi yapabilirsin, her şey olabilirsin, hırsızlık ve
hortumculuk bile yapabilirsin, herkesin gözünün içine baka baka yalan
söyleyebilirsin, kralın yakınlarının ve adamlarının hırsızlıklarını görmezden
de gelebilirsin, dün bisiklete binemezken bugün uçakların bile olabilir, kralın
damadı ve çocukları ülkenin en zenginleri arasına bile girebilirler, sahte göz
yaşları dökmeyi en büyük erdem sayabilirsin, haya kavramını asla
hatırlamayabilirsin, din istismarını en büyük sermaye edinebilirsin, halkın
hayallerini çalabilirsin, ülkenin geleceğini satabilirsin, ülemayı ulama haline
getirebilirsin, insanları boş işlerle meşgul edebilirsin, en namussuz insanları
ülkenin en namuslu insanları olarak ilan edebilirsin, memleketin eğitim-öğretim
kurumlarını çiftlik haline dönüştürebilirsin, Arap ırkçılığı da yapabilirsin,
Türkçe’yi ve Türk milletini küçümseyebilirsin, kutsal kitabın tercümesinde bile
intihal yapabilirsin, vakıfları menfaatların için kullanabilirsin, ülkenin etnik
ve dini yapısını bozabilirsin, beş kuruş etmez insanları ülkenin en değerli
insanları haline getirebilirsin, eş cinsel de olabilirsin ve nihayet ülkenin
kaynaklarını şahsi menfaatların için peşkeş de çekebilirsin. Bütün bunlar ve
benzerlerini yapabilirsin. Nadiren de olsa birileri senin böyle şeyler
yaptığını görür ve duyarsa, bu fiillerin affedilebilir, fazla göze batmaz.
Fakat BİR TEK ŞEYİ YAPMAMALISIN, evet bir tek cürmü işlememelisin. SAKIN, SAKIN,
SAKIN, SAKIN OLA Kİ ŞUNU YAPMA!:’
‘PARTİ DİSİPLİNİNİ ÇİĞNEME!’
‘Parti disiplinini çiğnemek demek,
ölmek demektir.’
‘Parti disiplinini ihlal etmek, ‘Ben
dünyanın en alçak insanıyım’ demektir’.
‘Parti disiplinini takmamak, insanlıktan
çıkmak demektir.’
‘PARTİ DİSİPLİNİN ÖZÜ İSE,
düşünmemek, farklı bir fikre sahip olmamak ve fikirlerini asla söylememek
demektir.’
Bu cümlelerle mektubumu bitirdim.
Umarım öğütlerimi tutar da başına bir şey gelmez. Zira kendisini çok seviyorum,
üzülmesini ve incinmesini istemem.
Harun Anay/22.11.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
linkedin.com/HarunAnay
academia.edu/HarunAnay
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.