22 Kasım 2013 Cuma

GENÇ SİYASETÇİYE ÖĞÜTLER

GENÇ SİYASETÇİYE ÖĞÜTLER

Siyaset felsefesi yıllardır meşgul olduğum alanlardan biridir. Çok küçük yaşta öğrenci liderliği yaptığımdan mıdır nedir bilmem, bu konuya eskiden beri meraklıyımdır. Gerek İslam düşüncesi gerekse Batı düşüncesi tarihinde yazılmış pek çok siyasetname, nasihatname ve siyaset felsefesi tarihi eseri okudum. Bunlar üzerinde düşündüm.

Bütün bu okumalarım acaba ne işe yarayacak diye düşünürken, ülkesinin adını vermek istemediğim eski arkadaşlarımdan YUMURCAK oğlu ÖĞÜTALIR TUĞRUL BEY’den bir mektup aldım.
Uzun mektubunu bir cümleyle özetlemek gerekirse, bana şöyle bir soru soruyor:

‘SİYASETE GİRMEK İSTİYORUM, NE TAVSİYE EDERSİNİZ?’

Mektubu alır almaz, ben de ona uzun bir mektup yazdım. Mektubumda hem bizim hem de başka medeniyetlerin siyaset tatbikatından örnekler verdim, genel ilkeleri anlattım, yapması ve yapmaması gerekenleri izah ettim; ayrıca kılık kıyafet, siyaset adabı, siyasetçilerin riayet etmesi gereken görgü (:teşrifat:protokol) kurallarından da bahsettim.

Mektubumun sonunda, anası Çinli, babası Hindistanlı, kendisi ise gençliğinde yirmi sene Türklerle birlikte bulunmuş,daha sonra  yirmi sene Farslarla yaşamış, orta yaşlarında on sene kadar Arap ülkelerinde seyahat etmiş, hayatının sonunda ise İngiltere’ye yerleşmiş, miladi sekizinci yüzyılda yaşamış YAMUK oğlu POLİTIKOS Efendi’nin aşağıdaki özlü cümlelerini unutmamasını tenbihledim:

‘Yumurcak kardeşim! Politikos derki: ‘Siyasette herşeyi yapabilirsin, her şey olabilirsin, hırsızlık ve hortumculuk bile yapabilirsin, herkesin gözünün içine baka baka yalan söyleyebilirsin, kralın yakınlarının ve adamlarının hırsızlıklarını görmezden de gelebilirsin, dün bisiklete binemezken bugün uçakların bile olabilir, kralın damadı ve çocukları ülkenin en zenginleri arasına bile girebilirler, sahte göz yaşları dökmeyi en büyük erdem sayabilirsin, haya kavramını asla hatırlamayabilirsin, din istismarını en büyük sermaye edinebilirsin, halkın hayallerini çalabilirsin, ülkenin geleceğini satabilirsin, ülemayı ulama haline getirebilirsin, insanları boş işlerle meşgul edebilirsin, en namussuz insanları ülkenin en namuslu insanları olarak ilan edebilirsin, memleketin eğitim-öğretim kurumlarını çiftlik haline dönüştürebilirsin, Arap ırkçılığı da yapabilirsin, Türkçe’yi ve Türk milletini küçümseyebilirsin, kutsal kitabın tercümesinde bile intihal yapabilirsin, vakıfları menfaatların için kullanabilirsin, ülkenin etnik ve dini yapısını bozabilirsin, beş kuruş etmez insanları ülkenin en değerli insanları haline getirebilirsin, eş cinsel de olabilirsin ve nihayet ülkenin kaynaklarını şahsi menfaatların için peşkeş de çekebilirsin. Bütün bunlar ve benzerlerini yapabilirsin. Nadiren de olsa birileri senin böyle şeyler yaptığını görür ve duyarsa, bu fiillerin affedilebilir, fazla göze batmaz. Fakat BİR TEK ŞEYİ YAPMAMALISIN, evet bir tek cürmü işlememelisin. SAKIN, SAKIN, SAKIN, SAKIN OLA Kİ ŞUNU YAPMA!:’

‘PARTİ DİSİPLİNİNİ ÇİĞNEME!’

‘Parti disiplinini çiğnemek demek, ölmek demektir.’

‘Parti disiplinini ihlal etmek, ‘Ben dünyanın en alçak insanıyım’ demektir’.

‘Parti disiplinini takmamak, insanlıktan çıkmak demektir.’

‘PARTİ DİSİPLİNİN ÖZÜ İSE, düşünmemek, farklı bir fikre sahip olmamak ve fikirlerini asla söylememek demektir.’

Bu cümlelerle mektubumu bitirdim. Umarım öğütlerimi tutar da başına bir şey gelmez. Zira kendisini çok seviyorum, üzülmesini ve incinmesini istemem.

Harun Anay/22.11.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
linkedin.com/HarunAnay
academia.edu/HarunAnay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.