9 Kasım 2013 Cumartesi

ÖMER FARUK AKÜN HOCA Hakkında Yazmak



















ÖMER FARUK AKÜN HOCA Hakkında Yazmak

Size, benzerine az rastlanılacak bir ilim adamını anlatmak istiyorum.

Yazımın kahramanı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi emekli öğretim üyelerinden edebiyatçı Prof.Dr. Ömer Faruk Akün hocamız.

Niyetim onun hakkında bir şeyler yazarak öğrencilerimi bilgilendirmek.

Niyetim, adını sadece ihtisas erbabının bildiği büyük bir insana karşı olan borucumu ödemek.

Niyetim, sorumluluğumu yerine getirmek.

Niyetim, Ömer Faruk Akün ve çalışmaları hakkında düşünerek kendime dersler çıkarmak.

Niyetim, Ömer Faruk Akün’den hareketle bazı sorular sormak.

Niyetim, Ömer Faruk Akün’ün yaşadığı dönemin entelektüellerini ve üniversite ortamını sorgulamak.

Niyetim, Ömer Faruk Akün’ü merkeze alarak Cumhuriyet dönemi bilim hayatı hakkında bazı değerlendirmelerde bulunmak.

Niyetim, öğrencilerimin ve okuyucularımın ülkemizin entelektüel sorunları hakkında doğru düşünmelerine yardımcı olmak.

Fakat, çok zor bir bahis, çok zor bir şahsiyet, anlaşılamamış bir bilgin var karşımızda.

Belki de tam olarak hiçkimsenin anlayamayacağı nadide biri var karşımızda.

Bu kadar büyük ve önemli bir zat hakkında yazmak ise herkes için büyük cür’et.

Hele benim gibi bilgisi sınırlı, yazma kabiliyeti zayıf ve alanı edebiyat olmayan bir garibanın pek çok kişinin hakkında yazmaya çekindiği az bulunur büyük bir zat hakkında kalem oynatması ise rahatlıkla ‘cahil cür’eti’ olarak vasıflandırılabilir.

Ne derlerse desinler, bir şeyler yapmalıyım ve yazmalıyım diye kıvranıyorum.

Yıllardır hayatı, şahsiyeti ve çalışmalarıyla hemhal olmama rağmen, onun hakkında yazmaya günlerdir nereden ve nasıl başlayacağıma karar veremiyorum. İlk cümleyi kuruyorum, iyi görünüyor, ikinci cümle, üçüncü cümle derken karaladıklarım hoşuma gitmiyor, hepsini siliyorum. Bir sonraki gün devam etmek üzere, dosyayı kapatıyorum. Ertesi gün yine aynı akibet geliyor yazıların başına.

Niçin dersiniz?

Zor adam da ondan.

Zor konu da ondan dolayı yazamıyorum.

Bir yandan elimden geldiği kadar konunun hakkını vermek, öte yandan farkına vardığım onlarca eksikliği eleştirmek istiyorum.

Fakat ülkemizde sevilen kişiler hakkında sadece ve sadece övgüler düzülür.

İnsanlar, sevdikleri ve saygı duydukları şahısları çoğunlukla eleştirmezler bizim ülkemizde. Çünkü, sadece düşmanlar ve kötü niyetliler eleştiri yapar onların zannınca.

Bu sebeple yazamadım kendisinden çok istifade ettiğim Ömer Faruk Akün Hocam hakkında. Yazmaktan çekindim, hala çekingenlik var üzerimde. Ne yapsam, ne etsem diye düşünürken sonunda, tam yoğunlaşamasam da, en kötü haliyle de olsa bir şeyler karalamaya karar verdim.

‘Ben onun hakkında yazmazsam kimse yazmayabilir, ben onu eleştirmezsem kimse buna cesaret edemeyebilir’ kanaat ve düşüncesindeyim.

Yazmalıyım, yazmalıyım, yazmalıyım, yazmalıyım.

Hak için yazmalıyım, hakikat aşkına yazmalıyım.

Milletime ve öğrencilerime olan borcumu ödemek için yazmalıyım.

Çağıma şahidlik etmek için yazmalıyım.

Yazacaklarımın Ömer Faruk Akün Hocam’a layık olamayacaklarını, onu tam olarak anlatmaktan aciz kalacaklarını biliyorum. Bu konuda her bakımdan tam bir acziyet içinde olduğumu teslim ediyorum. Yine de, yazmak, yazmamaktan daha iyidir. Tarihe not düşme kabilinden kabul edilmeli yazdıklarım.

O halde dostlarım! Aziz hocamız hakkında bundan sonra yayımlayacağım makalelerimi lütfen okuyunuz ve yorumlarınızla bana yardımcı olunuz. Birlikte oluşturalım yazılarımın içeriğini.

Harun Anay/09.11.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.