8 Kasım 2013 Cuma

HAYASIZLIK ÜZERİNE


HAYASIZLIK ÜZERİNE

Haya kavramını kısaca, ahlak ilkelerini ihlal edince insanların kınamasından çekinmek ve bunun sonucunda da utanmak olarak tarif edebiliriz.
Bu tariften de anlaşılacağı üzere ahlakın en önemli yaptırım güçlerinden biri, başka insanların kınamalarıdır, başka bir deyişle ayıplamalarıdır.
O halde, insanların kınama ve ayıplamalarından çekinen, bunda dolayı da ahlak ihlali yapmayan veya yapmamaya çalışan insana HAYALI İNSAN diyebiliriz.

Bunun tersine, insanların kınamalarını ve ayıplamalarını dikkate almayarak ahlak kurallarını ihlal eden kişiye de HAYASIZ İNSAN diyebiliriz.

Bu kısa açıklamalardan da anlaşılacağı üzere haya, ahlakın en önemli kavramlarından ve ilkelerinden biridir. Bu öneminden dolayı da, hem Kur’an-ı Kerim’de, hem de Hz. Muhammed Efendimizin hadis ve sünnetinde haya kavramı övülmüştür.

Söz gelimi, Hz.Muhammed Efendimizin;

‘Haya tam anlamıyla iyiliktir’

‘İslam ahlakı haya’ya dayanır’

‘Haya etmeyen kişi istediği gibi davranabilir’

‘HAYA, İMANDANDIR’

gibi sözleri, müslüman ve mü’min olan insanlar için haya’nın ne kadar merkezi bir değEri haiz olduğunu göstermektedir.

Haya bu kadar önemli ise, bir müslüman nelerden çekinmeli ve kaçınmalıdır?

Ahlak ilkelerine uymayan her türlü fiili yapmaktan kaçınmalıdır.

Böyle bir kaçınma duygusu elbette önce Allah’a karşı beslenmelidir. Yani kötü fiili önce Allah’tan utandığımız (:haya ettiğimiz) için yapmamalıyız. Sonra kendimize olan saygıdan dolayı yapmamalıyız. Nihayet başka insanların kınamasından çekindiğimiz için yapmamalıyız.

Peki, ahlaka aykırı fiilleri ısrarla yapan, Allah’tan kormayan, kendisine saygı duyarak kötü fiilleri yapmaktan çekinmeyen ve nihayet başka insanlardan da utanmayan (:haya etmeyen) insanları hangi sıfatla vasıflandıracağız?

Böyle bir kişiye hiç tereddüt etmeden, HAYASIZ diyebiliriz. Hayasız, yanı UTANMAZ. Utanmaz kişi, ahlaki ilkelerini çiğnerken Allah’dan, kendisinden ve başka insanlardan çekinmemektedir. Bundan dolayı hem Allah’a, hem kendisine, hem de başka insanlara karşı isyan halindedir, onlardan haya etmemektedir.

O halde, HAYASIZ BİREYLERİN bazı ÖZELLİKLERİNİ şöylece TESPİT EDEBİLİRİZ:

1- İslam dini ve genel ahlak kuralları; suistimali, hırsızlığı, hortumculuğu, soygunculuğu yasaklamaktadır. HAYASIZ KİŞİ İSE bu fiilleri hiç çekinmeden yapmaktadır;

2- İslam dini ve genel ahlak kuralları; başka insanlara saygı göstermeyi emretmektedir. Hayasız kişi ise, başka insanlara saygı göstermek şöyle dursun onlara saygısızlığı meslek haline getirmektedir. Söz gelimi, öğrencilerinin fikirlerine saygı göstermeyen bir öğretmen veya hoca, HAYASIZ BİR ÖĞRETMEN ya da HOCADIR; idare ettiği insanlara ve onların inançlarına ve fikirlerine saygı göstermeyen bir idareci veya siyasetçi, HAYASIZ bir bireydir;

3- İslam dini ve genel ahlak kuralları, yöneticelere ADÂLETLİ OLMALARINI EMRETMEKTEDİR. Hangi kademede olursa olsun şayet bir yönetici ADALETE RİAYET EDEREK yönetimde bulunmazsa, HAYASIZ BİR YÖNETİCİDİR. Bu yöneticinin en alt düzeyde bir memur olmasıyla EN ÜST DÜZEYDE BİR DEVLET YÖNETİCİSİ OLMASI ARASANIDA FARK YOKTUR;

4- İslam dini ve genel ahlak kuralları, insaların haklarını gasp etmemeyi emretmektedir. Dolayısıyla herhangi bir insan, başka insanlara veya bütün insanlara ait olan kamu mallarını gasb ederse, HAYASIZDIR. Böyle bir insanın, sıradan bir birey olmasıyla büyük makam ve mevki sahibi biri olması arasında hiç bir fark yoktur. Böyle olunca kim olursa olsun bir birey, kamu malını veya herhangi bir insanın hakkını, elinde bulundurduğu gücü kullanarak gasp ederse, o birey HAYASIZDIR. Söz konusu birey, bu gasbı özellikle KENDİSİ, ÇOCUKLARI, AİLE BİREYLERİ veya mensubı veya yöneticisi olduğu grup, cemaat, cemiyet, tarikat ve parti üyeleri için yaparsa HAYASIZ OĞLU HAYSIZ, HAYASIZ GIZI HAYASIZDIR. Başka bir deyişle, UTANMAZ oğlu UTANMAZ, UTANMAZ gızı UTANMAZDIR;

5- İslam dini ve genel ahlak kuralları, insanlar arasında GÜVEN TESİS ETMEYE büyük önem vermektedir. Herhangi bir birey, başkalarını ALDATIRSA, onlara YALAN SÖYLERSE, onları ALDATARAK şahsi ve siyasi çıkarlar elde ederse, ona rahatlıkla HAYASIZ diyebiliriz. Özellikle, para, makam ve mevki sahibi kişilerin, yalan dolanla siyasi başarılar elde etmeye çalışmaları, sahte gündemler ve tehlikeler oluşturarak insanların gönlünü çelmeye yönelik çabaları HAYASIZLIĞIN BARİZ ÖRNEKLERİDİR;

6- İslam dini ve genel ahlak kuralları, yaptığı hatalardan dolayı ‘pişman olan’, ‘özür dileyen’, ‘tövbe eden’, ‘af dileyen’ ve sürekli ‘nefs muhasebesi (:otokritik)’ yapan bir insan tesis etmeyi hedeflemektedir. Bu yüzden de, her gün onlarca ahlak ihlalinde bulunmalarına, aldıkları kararlar ve yaptıkları uygulamalarla başka insanların mağduriyetlerine sebep olmalarına, üstelik hataları kendilerine söylenmesine ve duyurulmasına rağmen, hiç pişmanlık duymayan, özür dilemeyen, tövbe etmeyen, af dilemeyen ve nefs muhasebesi yapmayan bireyler, kelimenin tam anlamıyla HAYASIZ’dırlar. Sorumluluk mevkiinde bulunan pek çok kişide, pişman olma, özür dileme ve nefs muhasebesi yapma gibi ahlaki vasıfların zerresini görmememiz onların HAYASIZ OLDUKLARININ AÇIK DELİLİ KABUL EDİLMELİDİR.

7-İslam dini ve genel ahlak kuralları; DİN İSTİSMARI yapmamayı emretmektedir. Bu yüzden, hangi sebeple ve amaçla olursa olsun, din istismarı yapan bireyler, HAYASIZ’dırlar. Din istismarında ısrar eden bireyler ise, HAYASIZLIK TAHTININ SULTANLARIDIRLAR.

Artık, yeniden Hz.Muhammed’in yukarıdaki hadislerine dönebiliriz:

Efendimiz, ‘Haya, imandandır’ diyor. Ülkemizde bazı DİNDARIMSI tosunlarda HAYA’nın ZERRESİNİ GÖREMİYORUZ.
Efendimiz, ‘İslam ahlakı, haya’ya dayanır’ diyor. Bazı siyasetçilerde, bazı idarecilerde, bazı din hocalarında, bazı hacılarda, bazı öğretmenlerde, bazı üniversite hocalarında, bazı ilahiyatçılarda, bazı din görevlilerinde, bazı iş adamlarında, bazı sermayedarlarda, bazı gazetecilerde, bazı yazarlarda, bazı ilim insanlarında, bazı entelektüellerde, bazı tarikat ve cemaat mensuplarında HAYA’nın İZİNE RASTLAYAMIYORUZ.

Ne dersiniz?

Acaba HAYASIZLIK, bazı kişilerde TEMEL AHLAK İLKESİ HALİNE GELDİ de bizim mi haberim yok?

Acaba HAYASIZLIK, bazı kişilerin İMAN ESASLARI ARASINDA YER ALIYOR DA biz mi bilmiyoruz?

Acaba başarılı olmak için illa da HAYASIZ MI OLMAK GEREKİYOR?

Acaba bazı kişilerin niçin şöyle veya böyle davrandıklarını anlamak için önce HAYA ve HAYASIZLIK kavramlarını mı anlamamız gerekiyor?

Acaba bütün değerlerinimizi tersine çevirerek HAYASIZLIĞI TEMEL AHLAK İLKESİ OLARAK BENİMSEYEN bireylerle NASIL BİR MÜCADELE YÖNTEMİ BENİMSEMELİYİZ?

HAYASIZLARA KARŞI MÜCADELE ETMEK İÇİN, HAYALI OLMAYA ÇALIŞANLARIN ORTAK HAREKET ETMELERİ zamanı hala gelmedi mi?

DAHA NE KADAR BEKLEYECEĞİZ?

DAHA NE KADAR HAYASIZLARI SEYREDECEĞİZ?

Daha ne kadar AHLAK İLKELERİNİN AŞINDIRILMASINA SEYİRCİ KALACAĞIZ?

Harun Anay/08.11.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
----


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.