TÜRK SİYASET FELSEFESİNİN MACHIAVELLE’E ETKİSİ
----
ÖZET
‘ULU TÜRK’ ROMULUS MU İDİ? XV. VE XVI. YÜZYIL TÜRK SİYASET FELSEFESİNİN
MACHIAVELLE'İN İDEAL DEVLET DÜŞÜNCESİNE ETKİSİ
Harun AN AY
İslam Düşüncesinin Batı düşüncesiyle ilişkisinin
şimdiye kadar esas olarak üç açıdan incelendiği söylenebilir:
a-Kindi, Farabi, Ebu Bekir Zekeriya Razi, İbn Sina ve
İbn Rüşd gibi klasik dönem İslam düşünürlerinin Batı Düşüncesine tesiri;
b-Özellikle XIX. yüzyıldan sonra Batı Düşüncesinin
İslam düşüncesine etkisi;
c-Haçlı seferlerinin başladığı dönemlerden itibaren
edebiyat, mimarlık, ticaret, kılık kıyafet, askeri teknoloji, şehircilik,
eğitim kurumlan vb. alanlarda İslam medeniyeti ile Batı medeniyetinin
karşılıklı olarak birbirlerini etkilemeleri.
İslam ve Batı medeniyetlerinin yüzlerce yıllık
ilişkilerinin bu sıralananlarla sınırlı kalmayacağı açık olmakla birlikte,
Müslümanların geliştirdiği fıkıh, hadis, kelam vb. ilimlerin yam sıra ahlak ve
siyaset alanındaki görüşlerinin Batı düşüncesini etkileyip etkilemediği
üzerinde çok az durulmuştur. Özellikle XII. yüzyıldan sonra gelişen Türk
düşüncesinin; başta Batı düşüncesi olmak üzere Hint, Rus, Çin vb. düşünce
geleneklerine tesiri ise büyük ölçüde ihmal edilmiş bir konudur.
Bu konulardaki bilgi eksikliğini gidermeye katkıda
bulunmak üzere bu tebliğde, pek çok siyaset düşüncesi tarihi yazan tarafından
'modern Batı siyaset düşüncesinin kurucusu' kabul edilen tarihçi, devlet
görevlisi ve önemli siyasi metinlerin yazan Makyavel (1469-1527)'in siyaset
düşüncesinin Türk siyaset felsefesiyle ilişkisi ele alınacaktır.
XV. yüzyılın ortalan ile XVI. yüzyılın
ilk çeyreği arasında, daha önce küçük bir beylik olan Osmanlı Devleti döneminin
en büyük devletlerinden biri haline gelmiştir. Doğu Roma'mh Başkenti İstanbul,
Türkler tarafından fethedilerek bu devlet ortadan kaldmlmış; Fatih Sultan
Mehmet döneminde Osmanlı Devleti İtalya ve Papalığın merkezi Roma'yı da tehdit
eder hale gelmiştir. Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran zaferi sonucunda Osmanlı
Devleti'nin doğu sının hiç değilse bir süre güvenceye alınırken Mısır seferi
ile de devletin sınırlan önemli ölçüde genişletilmiştir. Buna karşılık,
Makyavel'in yaşadığı İtalya ise küçük devletlere bölünmüş, defalarca Avrupa'nın
başka devletleri tarafından saldınya maruz kalmış ve siyasi istikrarını
kaybetmiş durumdaydı. Asırlardır süre gelen Papalık ile krallar arasındaki
mücadele ise devam etmekteydi.
Öte yandan XIV. yüzyılın sonlarında
İtalya merkezli olarak ortaya çıkan Rönesans hareketi hala devam etmekte ve bu
hareketin içindeki pek çok düşünür gibi Makyavel de yeni arayışlar içindeydi.
Bu arayışlarının bir gereği olarak Makyavel, hayatı boyunca İtalyan birliği için
fikirler geliştirmeye çalışmış, bu gayeyi gerçekleştirmek amacıyla güçlü ve
istikrarlı bir devleti ideal olarak savunmuş, bu konularda muhtelif
yöneticilere tavsiyelerde bulunmuş, kitaplar ve raporlar kaleme almıştır.
Bütün bu faaliyetleri yaparken ve düşüncelerini
geliştirirken Makyavel'in, o dönemde İtalya ve Avrupa için en büyük tehdit
durumundaki Osmanlı Devleti ve bu devletin dayandığı Türk siyaset düşüncesinden
etkilenip etkilenmediği, etkilendi ise hangi açılardan etkilendiği bu tebliğin
cevabım arayacağı ana sorulardır.
Bu sorulara cevap bulmak için önce,
XV. ve XVI. yüzyıllarda genel olarak Avrupa, özel olarak ise İtalya'nın fikri,
siyasi, sosyal ve kültürel durumu ile aynı dönemdeki Osmanlı Devleti ve Türk
düşüncesi karşılaştınlarak bu sorular temellendirilmeye çalışılacaktır.
Daha sonra ise XV. ve XVI.
yüzyıllardaki Türk siyaset felsefesiyle Makyavel'in düşünceleri; siyaset,
devlet, devletin devamlılığı, düzen (nizam), düzensizlik (fitne), devlet
başkam, siyasi birlik, siyasi istikrar, din- siyaset ilişkisi, yönetim türleri,
otoritenin kaynağı, adalet, insanın tabiatı ve ahlak-siyaset ilişkisi gibi
kavram ve konular esas alınarak karşılaştmlacaktır.
Bu tartışmalardan sonra, XV. ve XVI.
yüzyıl Türk siyaset felsefesinin ve devlet anlayışının, Makyavel'in
düşüncelerinin ana kaynaklarından biri olduğu; bu yüzden onun ideal devletinin,
aradığı temel özellikler bakımından, Osmanlı Devleti'ne; defalarca örnek
verdiği Roma Devleti'nin kurucu efsane kahramanı Romulus'un ise, siyasi
düşünceleri, yönetim anlayışlan, devlet kurucusu olmalan ve uygulamalan ile ‘Ulu
Türk’ olarak vasıflandırdığı Fatih Sultan Mehmet'e benzediği sonucuna
ulaşılacaktır.
Not: Yukarıdaki metin, 2006 yılında
İstanbul’da, ‘XI-XVIII. Yüzyıllar İslam-Türk Medeniyeti ve Avrupa’ başlığı
altında düzenlenen uluslararası sempozyuma sunulan bildirinin özeti olup
bildiri özetleri içinde basılmıştır.
Harun Anay/08.12.2013
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
linkedin.com/HarunAnay
academia.edu/HarunAnay
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.