ARAPLARDA SİYASAL ve TOPLUMSAL TARTIŞMALAR
Harun Anay
Yukarıda anılan iki ana tartışma konusuyla yakından
ilgili ve onlar içinde de anılması mümkün olan bu ve bundan sonraki
başlıklardaki konular da, XIX. yüzyıldan önceki tartışmalardan büyük ölçüde farklılık
arzeder. İslâm dünyasının batı ile karşılaşmasının, her alanda olduğu gibi,
toplumsal ve siyasal açıdan da büyük şoklara yol açması kaçınılmaz bir durumdu.
Hem devralınan kültürel mirasın hem de batıdan öğrenilen yeni unsurların bu
tartışmalar da büyük rol oynaması da tabiîdir. Bunun yanı sıra Osmanlı
Devleti'nin sınırları içinde bulunan ve bu gün her biri birer müstakil devlet
olan Mısır, Suriye, Irak, Lübnan vb. ülkelerde gerek XIX. yüzyılda gerekse XX.
yüzyılda tartışılan siyâsî, sosyal vb. konuların Türk düşüncesinde
tartışılanlarla benzerlik ve hatta aynîlik taşıdığını da belirtmek gerekir.
Milliyetçilik çağdaş Arap düşüncesinde ilk ortaya
çıkan düşünce akımlarından ve ideolojilerinden biridir. Buna sebep olarak, XIX.
yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin Arap dünyasının muhtelif bölgelerini
işgal etmeleri; yine bu yüzyıldan itibaren batıyı daha yoğun olarak tanımaya
başlayan Arap düşünürlerinin Avrupa'daki milliyetçilik akımlarının ve konuyla
ilgili ileri sürülen görüşlerin tesirinde kalmaları; Osmanlı Devleti'nin
merkezindeki milliyetçilik tartışmaları ve Osmanlı Devleti ile Arap dünyasının
çeşitli bölgeleri arasındaki siyâsî, iktisâdî, idârî, fikrî, dinî vb.
alanlardaki sorunlar sayılabilir. Bu ve benzeri sebeplerle özellikle XIX.
yüzyılın sonlarından itibaren hemen hemen bütün Arap dünyasında vatan, millet,
Arap ırkı, Arap milleti, Arap birliği, din-vatan ilişkisi, din-millet ilişkisi
ve sosyalizm-milliyetçilik ilişkisi gibi kavramlar en çok tartışılan konular
arasında yer almıştır. Bu yüzden de, İslâmcı ideolojiye sahip olanlar da dahil
olmak çoğu Arap düşünürü milliyetçiliğin şu veya bu formunu benimsemiştir.
Hemen her İslâm ülkesinde olduğu gibi Arap dünyasında
da ırkçı milliyetçilik, kültürel milliyetçilik, dil milliyetçiliği, dinî milliyetçilik
gibi milliyetçiliğin muhtelif şekilleri görülmektedir. Dolayısıyla Arap
milliyetçiliğini savunan düşünürler ve bu ideolojiyi benimseyenler arasında
milliyetçiliğin en önemli esasının İslâm olduğunu savunanlar olduğu gibi,
İslâm'ı hiç dikkate almayan milliyetçiler de bulunmaktadır.
XIX. yüzyılın ortalarından itibaren, muhtelif
bölgelerdeki yazarlar taraimandandır (hubbü'l-vatani mine'l-îman)' sözünü bir
slogan olarak kullanıyordu.[1] Mısır'da ise 1877 yılında
milliyetçilerin neşrettiği Mısr ve'l-Vatan
gibi gazetelerde 'Mısır Mısırlılarındır' sloganı işitilmeye başlanmıştır.[2] Daha çok vatancılık, sömürge
karşıtlığı ya da İslâm birliği veya Osmanlıcılık içerisinde değerlendirilmesi
mümkün olan bu milliyetçiliğin yanı sıra, Osmanlı Devleti'nden ayrılmayı ve
Arapların birlik oluşturmasını savunan bir milliyetçilik de yavaş yavaş
gelişiyordu. Bu tür milliyetçiliği önceleri hristiyan yazarlar savunurken,
Suriye asıllı olup daha sonra 1900 yılında Mısır'a göç eden Abdurrahman
Kevâkibî (ö.1902) ile birlikte Arapların Türklerden ayrılarak dinlerine
bakılmaksızın bir Arap birliği oluşturmalarını savunan müslüman düşünürler de
ortaya çıkmaya başladı.[3]
Kevâkibî'den sonra pek çok kişinin bu görüşleri
bimsemesi sonucunda, Arap milliyetçiliği bir yandan sömürge karşıtı bir millî
ruhu Arap dünyasında geliştirirken öte yandan Arapların Osmanlı Devleti'nden
ayrılmalarını da sağlamıştır. Ancak Arap milliyetçiliği gerek teorik gerekse
pratik açıdan esas gelişmesini, I. Dünya Savaşı'ndan sonra bütün Arap ülkelerinin
Osmanlı Devleti'nden ayrılmaları, daha sonraki tarihlerde sömürge
yönetimlerinden kurtulmaları ve nihayet her ülkenin bağımsızlığını kazanmasından
sonra kaydetmiştir.
Bu yüzden 1920'lerden sonra pek çok Arap düşünürü
milliyetçiliğin şu veya bu formunu benimsemiş ve bunun teorisi yapmaya
çalışmıştır. Bunlar arasında, Arap birliği taraftarı ve marksizm karşıtı
Iraklı Yunus Seb'âvî (ö.1942)[4]; lâik bir devlet kurmaya
çalışan ve sosyal milliyetçiliği savunan Antun Sa'âde (ö.1949)[5]; lâik Arap milliyetçilerinin
en önemlilerinden biri olan Kostantin Züreyk[6];
Arap milliyetçiliğinin Mısır kanadının önderlerinden Kıbtî asıllı Mekrem Ubeyd
(ö.1989)[7]; seküler milliyetçiliğin
önde gelen düşünürlerinden Ahmet Lütfi es-Seyyid (ö.1963)[8];
sosyalizm ile Arap milliyetçiliğini birleştirmeye çalışan Baas Partisi'nin
ideologu Mişel Eflak[9] ve Irak'ta Arap
milliyetçiliğinin Şi'î mezhebine mensup en önemli temsilcilerinden biri olan
Fâdıl el-Cemâlî gibi kişilerin isimleri anılabilir.[10]
Bu düşünürlerin her birinin Arap milliyetçiliği ve Arap
birliği düşüncesine önemli sayılabilecek katkıları bulunmakla birlikte, seküler
Arap milliyetçiliğinin en büyük nazariyecisi ve kurucusunun Sâtı' el-Husrî
(veya Huserî) olduğu söylenebilir. Uzun yıllar Osmanlı eğitim ve entelektüel
hayatına hizmet eden Sâtı' el-Husrî (ö.1969), I. Dünya Savaşı'ndan sonra
yazdığı eserler[11] ve faaliyetleriyle Arap
milliyetçiliğinin en büyük önderlerinden biri oldu. I. Dünya Savaşı'ndan
sonra, önce Suriye'de Kral Faysal'ın kısa süren krallığı döneminde onun kültür
bakanlığını yaptı, daha sonra Faysal Irak Kralı olunca, Irak'ta çeşitli
görevlerde bulundu. Nihayet Kahire'ye gitti ve orada Arap Birliği Kültür İşleri
Müdürlüğü ile Yüksek Arap Araştırma Kurumu başkanlığı yaptı.[12]
Ana dili Arapça olan herkesi Arap kabul eden Sâtı'
el-Husrî, Arap milliyetçiliğinin dayandığı en önemli unsurların dil, tarih ve
coğrafya olduğunu ifade etmektedir.[13]
Bu anlayışıyla Sâtı' el-Husrî, hangi dine inanırsa inansın Arapça konuşan
herkesi Arap birliğinin içerisinde görmektedir. Böylece de, bir yandan İslâm'ı
Arap milliyetçiliği ve Arap birliğinin temeli gören kişilerin görüşlerini
reddederken öte yandan ise, bölgesel milliyetçiliklere (kutriyye) karşı
çıkmaktadır. Zira ona göre, Antun Saâde'nin savunduğu Suriye merkezli Arap
milliyetçiliği ve başta Tâhâ Hüseyin olmak üzere bazı Mısırlı aydınların savunduğu
Firavun medeniyetini canlandırmaya çalışan Mısır milliyetçiliği[14] gibi bölgesel
milliyetçilikler Arap birliğinin önündeki en büyük engeldir. Bu bölgesel
milliyetçilikler yerine Arapça konuşan ortak tarih ve coğrafyaya sahip olan
bütün Arapların birliğini esas alan bir milliyetçilik benimsenmelidir.
Arap milliyetçiliğini seküler bir temele oturtmaya
çalışan bu düşüncelere karşı, milliyetçiliği İslâm'a dayanarak tarif eden veya
en azından milliyetçilikle İslâm arasında herhangi bir çelişki görmeyen
düşünürler de bulunmaktadır. Arap dünyasındaki dinî yenileşmeyi savunan akımın
kurucusu olan Muhammed Abduh, Mısır'da bir millî bir ruhun uyanışında etkili
olurken onun en yakın öğrencisi Reşid Rıza ise, İslâm birliğini savunduğundan
dolayı milliyetçiliğe karşı çıkmakta ve onu İslâm'a tamamen yabancı bir unsur
olarak görmektedir.[15] Buna karşılık Muhammed Abduh
ve Reşid Rıza'ya İngiliz işgalcileriyle savaşmadıklarından dolayı sert
tenkitler yönelten Mustafa Kâmil (ö.1908) vatanseverlikle dindarlık arasında
hiçbir çelişki görmemekte ve herkesin hem vatanını hem de dinini aynı anda
bağlı kalıp sevebileceğini savunmaktadır.[16]
Muhammed Abduh'un öğrencilerinden biri olan Emir Şekip
Arslan (ö.1946) da milliyetçilik ile İslâm arasında herhangi bir çelişki
görmemekte ve Arap milliyetçiliğinin en önemli esasının İslâm olduğunu savunmaktadır.
Aslen Dürzî bir aliye mensup olan Şekip Arslan, 1889'da Mısır'a yaptığı bir
seyahatte Abduh ve çevresiyle ilişki kurmuş, 1913'te Osmanlı Meb'ûsân
Meclisi'ne seçilmiş ve 1913-1918 yılları arasındaki bu vekilliği sırasında Genç
Türkleri desteklemiştir. Daha sonraki yıllardaki faaliyetleri sırasında da bir
yandan İslâm'ın önemini vurgulamaya öte yandan ise Arap milliyetçiliğine hizmet
etmeye devam etmiş ve Kuzey Afrika ve Ortadoğudaki milliyetçi hareketler
arasında irtibat kurmaya çalışmıştır.[17]
Eski Irak Başbakanı Abdurrahman Bezzâz (ö.1972) da
İslâm ile milliyetçilik arasında hiçbir çatışma görmeyen düşünürlerden biridir.
Aynı anda hem milliyetçi hem de İslâmî cemiyetlerde çalışan Bezzâz'ın, 1952'de
yayımladığı lslâm ve Arap Milliyetçiliği
(el-lslâm ve el-Kavmiyyet el-Arabiyye) başlığıyla Bağdat'ta
yaptığı konuşması oldukça ün kazanmıştır. Ona göre, İslâm ve Arap
milliyetçiliği arasında herhangi bir çelişki bulunmamakta, çelişki İslâm ve
milliyetçiliğin batılı anlayışından kaynaklanmaktadır. İslâm ile Arap
milliyetçiliğinin muhtevaları aynı olduğundan bu muhteva diğer müslüman
milletler için değil, sadece Araplar için geçerlidir. Bu yüzden de İslâm ulusal
bir din olup gerçek İslâm, Arap İslâmıdır; başka milletlerin özelliklerinin
İslâm'a karışmasıyla İslâm tahribe uğramıştır. İslâm'ı millî bir din kabul eden
bu görüşlerine rağmen, Abdurrahman Bezzâz Arapça üzerine yaptığı vurgudan ve
Arapça konuşan herkesi Arap kabul ettiğinden dolayı müslüman olmayan Arapları
da Arap ulusunun içerinde görmektedir.[18]
Bütün bu görüşler ve konuyla ilgili faaliyetler, Arap
milliyetçiliğinin en büyük siyâsî organizasyonu olan Arap Birliği Teşkilatı'nın
1944 yılında kurulmasını sağlamıştır.[19]
Arap Birliği Teşkilatı'nın kuruluş tarihi olan 1944 yılı Arap milliyetçiliğinin
teşkilatlanma seviyesindeki en önemli dönüm noktalarından biri kabul edilirse,
ikinci dönüm noktası olarak da 1952 tarihi verilebilir. Zira bu tarihte,
Mısır'da bir grup subay yönetime el koymuş, bu subayların liderlerinden biri
olan Cemal Abdünnâsır (ö.1970), ateşli bir Arap milliyetçisi ve Arap birliği
taraftarı olarak tarihe geçmiştir. Onunla birlikte Arap milliyetçiliği, daha
sonra İsrail ile yapılan savaşlardaki başarısızlığa rağmen gerek teorik
seviyede gerekse bir millî şuur olarak canlılığını devam ettirmiştir.162
Ancak, buraya kadar özetlenen nazarî tartışmalara ve özellikle kültürel
ve fikrî alandaki başarılara ve ilgili teşkilatlara rağmen, dünyada ortaya çıkan
gelişmeler, bazen bir ülkenin kendi içinde bazen de Arap ülkeleri arasında
meydana gelen çatışmalar ve görüş ayrılıkları, İsrail karşısındaki yenilgiler,
dinî hareketlerin güçlenmesi ve Arap Birliği Teşkilatı'nın gittikçe etkinliğini
kaybetmesi gibi sebeplerle Arap milliyetçiliği ve Arap birliği hareketinin
gerek düşünce gerekse uygulama itibariyle özellikle XX. yüzyılın son
çeyreğinden itibaren eskiye oranla zayıflamaya başladığı görülmektedir. Buna
rağmen, gerek toplum katmanlarında gerekse muhtelif görüşlere mensup aydın
kesimlerinde bugün de en güçlü akımlardan birinin Arap milliyetçiliği olduğu
söylenebilir.163
Sosyalizm, komünizm ve marksizm ile ilgili meseleler
de çağdaş Arap düşüncesinde en çok tartışılan konular arasında yer alır. İslâm
sosyalizmi ve Arap Sosyalizmi gibi şekilleri görülen sosyalizmin de güçlü
savunucuları bulunmaktadır.[20] Fen bilimlerinin ve
felsefenin Arap dünyasında yaygınlaşması için büyük gayretleri olan ve bu
sahalarda muhtelif eserler veren[21] Kıbtî asıllı Selâme Musa
(ö.1958) Mısır sosyalizminin kurucularından biridir. Konuyla ilgili 1912'de
kaleme aldığı Sosyalizm (el-İyirâkiyye)
başlıklı eser bu alanda Arapça'daki ilk kitaptır. Selâme Musa, buna ilaveten,
1920 yılında Sosyalist Partiyi de kurmuştur.[22]
Ancak Arap dünyasında, özellikle de doğu kısmında,
sosyalizm ile ilgili tartışmaların alevlenmesi Baas Partisi'nin kuruluşu
iledir. Zira bu partinin kuruluşu ve daha sonra savunduğu sosyalist-milliyetçi
ideolojinin başta Suriye olmak üzere Irak ve Ürdün'de etkili olması çağdaş Arap
düşüncesini özellikle nazarî açıdan etkilemiştir. Baas Partisi kurulmadan önce
Mişel Eflak (ö.1990) ve arkadaşı Selahaddin Bîtâr tarafından 1943 yılında
Suriye'de bir siyâsî ve fikrî hareket olarak başlatılmış daha sonra 1945'e
doğru parti adıyla anılmaya başlanmıştır. 1946 yılında parti gazetesi olarak el-Ba's'ı çıkarmışlar 1953'de ise
Baas Partisi, Ekrem Hourani'nin Sosyalist Partisi ile birleşmiştir. Baas
hareketinin, daha sonraki haliyle partinin, kuruluşunda ve muhtelif
aşamalarında Mişel Eflak bir parti ideologu, Selahaddin Bîtar ise bir idareci
olarak görev almıştır.167 Dolayısıyla Baas ideolojisi Mişel Eflak'ın
görüşlerini yansıtmaktadır. XIX. yüzyıl Avrupa'sının klasik uluslararası
sosyalizminin Arap dünyasına uygun olmadığını savunan Eflak'a göre sosyalizm ve
Arap milliyetçiliği ayrılmaz bir bütündür. Bu yüzden de sosyalizm ile Arap
milliyetçiliği arasında herhangi bir uyumsuzluk veya çatışma söz konusu değildir.
Arap halkının gelişebilmesi ancak Arapların birleşmesiyle mümkün olacaktır.168
Bu konudaki tartışmalar elbette Baas Partisi ve onun
ideologu Mişel Eflak ile sınırlı değildir. Hem ondan önce hem de ondan sonra
sosyalist, marksist ve komünist akımların temsilcileri görüşlerini savunmaya ve
bu görüşleri gerçekleştirmek için siyâsî ve sosyal müesseseler teşkil etmeye
devam etmişlerdir. Bu çerçevede, Arap milliyetçiliğinin ve Arap sosyalizminin
teorisyenlerinden biri olan Lübnanlı Clovis Maksudî; estetik ve edebiyat
alanında marksizmin başlıca temsilcisi ve Arap Sosyalist Birliği Merkez
Komitesi üyesi Mısırlı Mahmud el-Emin el-Âlem; uzun süre Baas Partisi
üyeliğinde bulunduktan sonra marksizme geçen ve marksizmi Arap dünyasının
uyanış hareketi içinde değerlendiren Suriyeli Muta Safadî; Cezâyir kurtuluş
savaşının lideri Ahmed b. Bellâ; Mısır komünist partisinin yöneticilerinden
Fuad Mürsî; marksist teoriyi benimseyen et-Talî'a Dergisi'nin yönetmeni Mişel Kamil; Mısır
Sosyalist Birliği'nin yürütmE komitesi üyesi ve milletvekili Ahmed Bahâeddin169
ve dinî düşünceyi marksist açıdan tenkit eden Suriyeli Sâdık el-Azm170
gibi pek çok kişinin ismini anmak mümkündür.
Buraya kadar isimleri anılan sosyalist Arap düşünürlerinin büyük bir kısmının
İslâm'ı hiç dikkate almadan veya az dikkate alarak sosyalizmi savunmaları ve
hatta bazı ülkelerde bunun bir devlet siyâseti olarak uygulanması, bir kısım
müslüman veya gayr-i müslim düşünürleri din ile sosyalizm arasında bir bağ
kurmaya sevketmiştir. Bendelî el-Cevzî (ö.1943), tesiri fazla olmamakla
birlikte, bu konudaki öncü düşünürlerden biridir. Aslen Filistinli Hıristiyan
bir aileden gelen ama daha sonra Kazan ve Bakü üniversitelerinde yıllarca
öğretim üyeliği yapan Bendelî el-Cevzî, 1928 yılında yayımladığı Min Tarihi Harekâti'l-Fikriyye fi'l-İslâm
adlı eserinde, İslâm ve İslâm tarihini, marksist ve sosyalist açıdan
yorumlamaktadır. Cevzî'ye göre, doğu dünyasına komünizmin tatbik edilmesi için
İslâm iyi bir aracı rolü üstlenebilir zira İslâm sosyal adâletle ilgili
evrensel prensipler ihtiva etmenin yanı sıra toplumda bu prensipleri realize
etmek hususunda çok önemli özelliklere sahiptir.[23]
Sosyalizm ile İslâm arasında ilişki kuran düşünürlerin
Arap dünyasındaki en meşhur temsilcisi ise, Müslüman Kardeşler örgütünün Suriye
kolunun başkanı Mustafa es-Sibâ'î (ö.1964) olup bu sahadaki en önemli eserlerden
biri olan İslâm Sosyalizmi (el-İştrâkiyyetü'Tİslâmiyye)
başlıklı kitabın da yazarıdır.[24] M. es-Sibâ'î, kendi
döneminde Suriye'de yaygınlaşan seküler Arap milliyetçiliği ve sosyalist
fikirlere karşı İslâmî temellere dayalı bir toplum kurulmasını savundu ve bunu
İslâmî Sosyalist Cephe vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalıştı. Partinin ideolojisi,
M. Sibâ'î'nin 'İslâm Sosyalizmi' idi. Onun İslâmî sosyalizmi, İslâm'ın
tabiatında var olan prensiplerin ideolojik olarak açıklanmasıdır. Siyâsette
Suriye politikasına, ekonomisine ve sosyal hayatına hâkim olan geleneksel
elitlere karşı çıkarken, İslâmî Sosyalist Cephe vasıtasıyla toprak reformu
yapılmasını; işçilerin eğitilmesini, özel eğitim programları uygulanmasını ve
bağımsız bir ekonominin tatbikini savunmuştur.[25]
Mustafa Sibâ'î'nin yanı sıra, Mısırlı diplomat ve
gazeteci Ahmed Fethi Rıdvan'ın Ahmed Hüseyin ile birlikte kurduğu Mısru'l-Fetât
Partisi de nasyonal sosyalizm, İslâm ve milliyetçiliği bir arada benimsemişti.[26] Öte yandan Hâlid Muhammed
Hâlid ise İslâm ile marksizmi bağdaştıran demokratik bir sosyalizmi
savunmuştur.[27] Bütün bunlara Libya'da
Muammer Kaddâfî'nin 'üçüncü yol' adını verdiği bir ideolojiyi savunmasını ve bu
ideolojinin benimsediği 'özgürlük, sosyalizm ve birlik (hürriyye, iştirâkiyye,
vahde) üçlüsünün İslâmî bir sosyalizm olmasını da ilave etmek gerekir.[28]
Liberalizm ve demokrasi de, çağdaş Arap düşüncesinde
en çok tartışılan siyâsî konulardandır. Son iki yüzyıldır hiçbir Arap ülkesinde
halkı tatmin edecek derecede iyi işleyen demokratik rejimlerin kurulamaması, yönetimde
bulunan krallık veya askerî rejimlerin yahut diktatörlüklerin hemen her alanda
hürriyeti kısmaları, hatta bu talepte bulunan kişi veya cemiyetleri silah
kullanarak bastırmaları ve nihayet sosyalizm ve komünizm gibi ideolojilere
dayalı rejimlerin kurulması, liberalizm ve demokrasi tartışmalarını daha da
şiddetlendirmiştir.
Liberalizm ve demokrasi tartışmasını yapan ilk Arap
düşünürlerden biri olan Suriyeli Edîb İshak (1856-1885), Şam'da doğdu, orada
öğrenim gördü, daha sonra Beyrut'ta iş ve yazı hayatını sürdürdü. Nihayet önce
İskenderiye'de daha sonra ise Kahire'ye giderek burada Cemâleddin Afgânî'nin
meclislerine katıldı. 1879 yılında Paris'e gitti. Edîb İshak, yazılarında çok
sert bir şekilde II. Abdülhamid'in istibdat rejiminin yıkılması gayesiyle
çağrılarda bulunmuş bu rejimin yıkılabilmesi için ubûdiyet ruhundan soyulup
hürriyet ruhunun yerleştirilmesi gerektiğini, bunun gerçekleşebilmesi için ise
Meclis-i Meb'ûsân'da olduğu gibi ümmetin iradesine dayanmayan bir meclis değil,
ümmetin iradesine dayanan demokratik bir hükümetin kurulmasını savunmuştur.[29]
Öte yandan Abdurrahman Kevâkibî (ö.1902)'ye göre ise
İslâm'ın benimsediği siyasal sistem, demokrasi ile aristokrasi esaslarının
karışımıdır.[30] Muhammed Abduh'un en önemli
öğrencilerinden olan Ahmed Lütfi es-Seyyid (ö.1963) de liberal düşünceyi
savunanların başında gelmektedir.[31] Bu düşünürlerin yanı sıra,
her biri çeşitli alanlarda meşhur olan pek çok düşünür liberal ve demokratik
bir siyâsî sistemi savunmuşlardır. Demokrasi ve liberalizmi benimseyenler
arasında, İslâm'ın fikir hürriyeti ve demokrasiye izin verdiğini savuan Ali
Abdürrâzık; Selâme Musa (ö.1958)[32]; Tunuslu et-Tâhir el-Haddâd
(ö.1935)[33]; I. ve II. Dünya savaşları
arasında Sabri Ebû Alem ile birlikte liberal siyâsî düşüncenin en iyi
temsilcilerinden biri olan Mısırlı Hıristiyan politikacı Mekrem Ebîd (Ebeid)
(ö.1961)[34]; Tâhâ Hüseyin, Behiyyüddin
Berekât, Abbas Mahmud Akkâd, Muhammed Ferid Vecdî gibi düşünürleri de[35] anmak gerekir.[36]
Kadınların toplum, siyâset ve dindeki yeriyle ilgili
meseleler ise, Çağdaş Arap düşüncesinde tartışılan sosyal içerikli konuların
başında gelmektedir. Gerek eğitimde gerekse başka alanlarda kadınların
konumuyla ilgili tartışmalarda da şüphesiz batı düşüncesinin ve batı
toplumlarındaki kadının konumuyla ilgili görüşlerin tesiri vardır. Bu yüzden
XIX. yüzyılda yayın hayatına giren pek çok dergi ve gazetede konuyla ilgili
yazıların yayımlanması ve düşünürlerin fikir beyan etmeleri tabiîdir. Söz
gelimi, Şeyh Abdülkâdir el-Kabbânî (ö.1935) ilk sayısı 1875 yılında Beyrut'ta
çıkan ve o dönemde Lübnan'da müslümanların en önemli gazetesi olan Semerâtu'l-Fünûn'da kadınların
eğitimine büyük önem vermiş ve hayatı boyunca da bu konuyla hep ilgilenmiştir.[37]
Ancak çağdaş Arap düşüncesinde bu konuyla ilgili
cereyan eden ilk büyük tartışma Mısırlı Kâsım Emin (ö.1908)'in fikirleri
etrafında ortaya çıkmıştır. Muhammed Abduh'un öğrencilerinden biri olan Kâsım
Emin, ilk, orta ve üniversiteyi Mısır'da okuduktan sonra, 1881'de Fransa'ya
giderek burada dört yıl kaldı ve 1885 yılında da Mısır'a döndü. 1899 yılında
neşrettiği Kadının Özgürleştirilmesi
(Tahrîru'l-Mer'e) isimli eseri büyük tartışmalara yol açtı.
Meydana gelen büyük tartışma dolayısıyla da, yazarın bu eserinin adı daha
sonraki kadın hareketlerini ifade etmek üzere çoğu zaman bir kavram olarak
kullanılmıştır. Kâsım Emin, bu eserde, kadınların örtünmesi, inzivada
yaşaması, çok evlilik ve boşanma gibi konularda reform yapılmasını ve
kadınların eğitim-öğretim hayatına katılmasını savundu. Kendisine yöneltilen
tenkitlere rağmen Kâsım Emin aynı görüşleri savunmaya devam ederek 1901 yılında
yayımladığı el-Mer'etü'l-Cedîde isimli
eserinde konuyla ilgili görüşlerini biraz daha geliştirdi. Kâsım Emin'in
konuyla ilgili görüşleri tartışılırken, Talat Harb ve Mustafa Kâmil gibi
kişiler ona sert tenkitler yönelttiler, Reşid Rıza'nın çıkardığı el-Menâr Dergisi ise Kâsım Emin'in
görüşlerinin İslâm'ın temel esaslarına zıt olmadığını ifade etti. Bu
tartışmalara müslüman kadınlar da iştirak etmiş ve Melek Hıfnî Nâsif, Bâhiset
el-Bâdiye müstear adıyla Nisâ'iyyât isimli
eseri yazmıştır. Yüksek tahsil görmüş Suriyeli hıristiyan kadınlar arasında da
bu cereyanın hararetli taraftarları ortaya çıkmıştır.[38]
Bu şekilde başlayan kadın haklarıyla ilgili tartışma,
pek çok Arap düşünürü ve yazarı tarafından daha sonraki yıllarda da devam
ettirilmiştir. Bunlardan biri olan, Tunuslu et-Tâhir el-Haddâd (ö.1935), ateşli
bir feminist olup Kâsım Emin'den de etkilenerek İmra'etünâ fis-Şeri'a ve el-Müctema isimli eseri
yazmıştır.[39] Aynı şekilde, Kahire
Üniversitesi'nin ilk Mısırlı felsefecilerinden biri olan Mansur Fehmî (ö.1958)
de Sorbonne Üniversitesi'nde 1913 yılında tamamladığı İslâm'da kadınla ilgili
doktora tezini Levi Bruhl'un danışmanlığında hazırlamış ve bu tez de daha sonra
Mısır'da tartışmalara yol açmıştır.[40]
Öte yandan Müslüman Kardeşler'in Suriye'deki lideri Mustafa es-Sibâ'î, İslâmî
değerler çerçevesinde kadın haklarının yaygınlaşması için çalışmış[41], aynı teşkilatın aktif
üyelerinden olan Zeyneb el-Gazzâlî de Müslüman Kadınlar Birliği
(Cem'iyyetü's-Seyyidât el-Müslimât)'ni kurmuştur.[42]
Günümüzde hemen her Arap ülkesinde kadın haklarını savunmak maksadıyla çeşitli
ideolojilere mensup kişiler tarafından kurulmuş dernekler bulunmakta ve konuyla
ilgili tartışmalar da devam etmektedir.[43]
NOT: Yukarıdaki yazı daha önce yayımlanan bir makalemin başlangıç
kısmıdır (Bkz. Anay, Harun, ‘Çağdaş Arap Düşüncesi’, Divan Dergisi, Sayı: 10,
sayfa: 1-88, İstanbul-2001).
Harun Anay/02.12.2013
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
linkedin.com/HarunAnay
academia.edu/HarunAnay
---
[1] Hourani, Albert, Çağdast Arap Düstüncesi,
1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000.
[3] İnâyet, Hamid, a.g.e., s. 181-202;
Debbâğ, Âişe, el-Hareketü'l-Fikriyye fî Haleb fi'n-Nısfı's-Sânî
mine'l-Karni't-Tâsi' Aster ve Matla' el-Karn el-Isrîn, Beyrut-1972, s.
198.
[4] Husry, Khaldun S., 'The Political Ideals of
Yunis al-Sab'awi', Marwan R. Buheiry (ed.): Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939
içinde, Beirut- 1981, s. 172-173.
[7] Coury, Ralph M., 'The Arab Nationalism of
Makram 'Ubayd', Journal of Islamic
Studies, VI, S. 1, s. 76-90, Oxford-1995;
[10] Marr, Phebe, 'The Development of a
Nationalist Ideology in Iraq, 19201941', The Muslim World, LXXV, S. 2, s. 85-101,
1985.
[11] Sâtı' el-Husrî'nin bazı kitap ve makaleleri
için bkz. Ârâ' veEhâdîs fi'l-llm
ve'l- Ahlâk ve's-Sekâfe, Beyrut-1985; Muhâdarât fî Nüşû'i'l-Fikreti'l-Kavmiyye, Beyrut-1985;
'Kitabü Müstakbeli's-Sekâfe fî Mısr: es-Sekâfetü'l-Âmme ve Ta'limü'l-Latiniyye
ve'l-Yûnâniyye',
Mecelletü'r-Risâle, Yıl: 7, S. 318, s. 1529-1532, S. 319, s.
1577-1580, S. 320, s. 1625-1628, S. 321, s. 16731675, Kahire-1939; 'Havle
Kitabi: Müstakbelü's-Sekâfe fî Mısr, Nazratün İn- tikâdiyyetün Âmmetün', a.e., Yıl: 7, S. 316, s.
1433-1436, S. 317, s. 14811485, Kahire-1939; 'Beyne'l-Vataniyye
ve'l-Ümemiyye', a.e.,
Yıl: 6, S. 242, s. 290-292, S. 243, s. 333-335, S. 244, s. 372-375,
Kahire-1938; 'el-Üstâz Sâtı' el-Husrî', a.e., Yıl: 12, S. 552, s. 119, Kahire-1944; Tenûhî,
İzzeddin et, 'Havle'l-Vahdeti'l-Arabiyye: Beyne'l-Husrî Beg ve Tâhâ Hüseyn', a.e., Yıl: 7, S. 319, s.
1585-1586, Kahire-1939; 'Beyne'l-Vahdeti'l-İslâmiyye ve'l-Vah-
deti'l-Arabiyye', Mecelletü's-Sekâfe,
Yıl: 7, S. 328, s. 1965-1968, Kahire- 1939; 'Hıtabün mine'l-Üstâz Sâtı'
el-Husrî', a.e.,
Yıl: 11, S. 525, s. 44-47, Kahire-1949; 'Te'sîrü'l-Hamlet el-Fransiyye
fi'n-Nehdat el-Mısriyye', a.e., Yıl:
11, S. 532, s. 19-23, Kahire-1949; Fevvâz, el-Üstâz, 'Sâtı' el-Husrî ve
Tevsikü's-Sılati's-Sekâfiyye beyne Suriyye ve'l-Biladi'l-Arabiyye', a.e., Yıl: 7, S. 317, s.
10-11, S. 318, s. 22-24, Kahire-1945.
[12] Donohue, John J., John L. Esposito, Değişim Sürecinde lslâm,
çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü, İstanbul-1991, s. 59, 68.
[13] Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev.
Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 275-279; Hourani, Albert, Çağdaşs Arap Düşüncesi, 1798-1939,
çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 315-318. Sâtı' el-Husrî
hakkında ayrıca bkz. Marr, Phebe, 'The Development of a Nationalist Ideology
in Iraq, 1920-1941', The Muslim World, LXXV,
S. 2, s. 89, 1985; Esposito, John L., Islam and Politics, Syracuse, NY-1991, s. 73; Gassick,
Trevor J. Le, Major Themes in
Modern Arabic Thought: An Anthology, Ann Arbor-1979, / s. 61-62;
Kazziha, Walid, 'Another Reading into al-Husari's Concept of Arab Nationalism',
Marwan R Buheiry (ed.):
Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939 içinde,
Beirut-1981, s. 154-164; Reid, Donald Malcolm, 'Husrî, Abu Khaldun Sâtı' al-',
John L. Esposito (ed.): The
Oxford Encyclopedia ofthe Modern Islamic World, Oxford-1995, II,
s. 155-156; Âlusî, Cemâleddin, Sâtı'
el-Husrî Râ'idü'l-Kavmiyyeti'l-Arabiyye, Basra-1986; Burc,
Muhammed Abdurrahman, Sâtı' el-Husrî, Kahire-1988; Halefullah, Muhammed Ahmed,
'Sâtı' el-Husrî, Kıssatü Hayâtihî',
Mecelletü'l-Mecelle, S. 146, s. 24-31, Kahi- re-1969; Seyyid,
Celal es-, 'Sâtı' el-Husrî Dâ'iyetü'l-Kavmiyyeti'l-Arabiyye, Racülün ve
Kadiyyetün', Mecelletü'l-Menâr,
S. 52, s. 148-160, Kahire-1989.
[14] İnâyet, Hamid, Arap Siyâsî Düstüncesinin Seyri,
çev. Hicâbi Kırlangıç, İstan- bul-1991, s. 284-289. Mısır milliyetçiliği
hakkında bkz. Hourani, Albert, Çağdast
Arap Düstüncesi, 1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hüseyin
Yıldız, İstan- bul-2000, s. 205-232. Başka bir bölgesel milliyetçilik olan
Mağrib ülkeleri milliyetçiliği hakkında bkz. Abdü's-sâhib, Hayriyye,
'Tatavvuru'l-Va'y el- Kavmî el-Arabî fî Aktâri'l-Magribi'l-Arabî', Ali, Tali'
Ahmed, Mustafa Ab- dü'l-Kadir en-Neccâr vdğr.: Tatavvuru'l-Fikri'l-Kavmî el-Arabî, Buhûs ve
Münâkasâtü'n-Nedveti'l-Fikriyye elletî Nazzamahâ Merkezü Dirâsâti'l-Vah-
deti'l-Arabiyye içinde, Beyrut-1986, s. 269-287.
[15] Emin, Osman, 'Mısır'da Rönesans: Muhammed
Abduh ve Okulu', M.M. Şerif (ed.):
İslâm Düstüncesi Tarihi içinde, çev. İhsan Durdu,
İstanbul-1991, IV, s. 308.
1991,
s. 225-235; Khuri, Ra'if, Modern
Arab Thought: Channels of the French Revolution to the Arab East,
çev. İhsan Abbas, Princeton-1983, s. 176-177.
[17] Donohue, John J., John L. Esposito, Değiştim Sürecinde lslâm,
çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü, İstanbul-1991, s. 63; Esposito, John L., Islam and Politics,
Syracuse, NY-1991, s. 72-73; Hourani, Albert, Çağdaşt Arap Düşüncesi, 1798-1939,
çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 309.
[18] İnâyet, Hamid, a.g.e., s. 282; Donohue, John J., John
L. Esposito, Değiştim
Sürecinde lslâm, çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü,
İstanbul-1991, s. 59, 88; Hourani, Albert, a.g.e., s. 311.
[20] Arap dünyasında sosyalizm tartışmaları için
bkz. Hanna, Sami A., George H. Gardner, Arab Socialism: A Documentary Survey, Leiden-1969;
Qesterlund, David, From Socialism
to Islam, Uppsala-1982; Torrey, Gordon H., John F. Devlin, 'Arab
Socialism', Thompson, Jack H., Robert D. Reischauer (ed.): Modernization of the Arab World içinde,
Princeton-1966, s. 178-196.
[21] Selâme Musa'nın bazı çalışmaları için bkz. Ahhlâmü'l-Felâsife,
Tunus-1961; 'Tarih el-Vatanîyye el-Mısriyye, Nüşû'uhâ ve Tatavvuruhâ', Mecelletü'l-Hilâl, Yıl:
36, s. 266-271, Kahire-1928; 'Uzama' el-Âlem el-Aşera: Men Hüm ve Limâzâ Hüm
Uzamâ'?', a.e.,
Yıl: 36, S. 8, s. 916-924, Kahire-1928; 'Terbi- yet Selâme Musa', Mecelletü'r-Risâle, Yıl:
16, S. 777, s. 601-602, Kahire- 1948; el-Akl el-Batın: Meknûnâtü'n-Nefs, Kahire-1928; Eşherü'l-Hitâb ve Meştâhîrü'l-Hütebâ,
Kahire-1924; Hürriyetü'l-Fikr ve
Ebtâlüha fi't-Tarih, Ka- hire-1927; The Education of Salama Musa (Terbiyet Selâme Musa),
çev. L.O. Schuman, Leiden-1961.
[22] Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev.
Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 328-336; Gassick, Trevor J. Le, Major Themes in Modern Arabic Thought: An Anthology,
Ann Arbor-1979, s. 54-59. Selâme Musa hakkında en çok araştırma yapılan çağdaş
Arap düşünürlerinden biridir. Örnek olarak bkz. Mâdî, Ahmed, 'Selâme Musa
ve'l-Felsefe', Bedrân, İbrahim, Sâlim Yefût, Ab- dülkerim el-Yâfî vdğr.: el-Felsefetü'l-Arabiyye el-Mu'âsıra,
Mevâkıf ve Dirâsât, Buhûsu'l-Mü'temeri'l-Felsefî el-Arabî es-Sânî ellezî
Nazzamethü el-Câ- mi'atü'lÜrdüniyye içinde, Beyrut-1988, s.
333-366; Abdüllatif, Kemal, Selâme
Musa ve lştkâliyyetü'n-Nehda, Dârülbeydâ-1982;
Filistin, Vedi', 'Selâme Musa, el-Müfekkir ellezî Âşe fî Gadihî', Mecelletü'l-Mecelle,
Yıl: 2, S. 22, s. 11-18, Kahire-1958; Muti'i, Lem'i el-, 'Selâme Musa:
Eyne'l-Hakika?', Me-
celletü's-Sekâfe, Yıl: 6, S. 72, s. 60-62, Kahire-1979; Şarkâvî,
Mahmud eş-, Selâme Musa
el-Müfekkir ve'l-lnsan, Beyrut-1965; Şükrî, Gâlî, Selâme Musa ve Ezmetü'd-Damîr el-Arabî,
Beyrut-1975; Vehbi, Semîr, 'Selâme Musa fî Zik- râhü es-Samine', Mecelletü'l-Fikr el-Mu'âsır,
S. 18, s. 78-86, Kahire-1966.
[23] Sonn, Tamara, 'Bandali al-Jawzi's
Intellectual History in Islam: An Original Interpretation from Azarbaijan', Islamic Studies, XXXIII,
S. 2-3, s. 203-226, İslamabad-1994.
[24] Bu eserin tercümesi için bkz. Sibâî, Mustafa, İslâm Sosyalizmi, çev.
Abdurrahman Niyazoğlu, İstanbul-1974.
[25] Salt, Jeremy, 'An Islamic Scholar-Activist:
Mustafa al-Sibâ'î and the Islamic Movement in Syria 1945-1954', Journal of Arabic, Islamic and Middle Eas- tern
Studies, 3, S. 1, s. 103-115, Malvern Vic (Australia)-1996.
[28] Donohue, John J., John L. Esposito, a.g.e., s. 110;
Esposito, John L., Islam and
Politics, Syracuse, NY-1991, s. 157-158.
[29] Karnî, İzzet, Dirâsât fi'l-Fikri'l-Hadîs, ys.-ts., s.
105-160. Ayrıca bkz. Khu- ri, Ra'if, Modern Arab Thought: Channels of the French Revolution to the Arab
East, çev. İhsan Abbas, Princeton-1983, s. 142-151.
[35] el-Hilâl
Dergisi'nin 1941 yılında çıkan Araplar ve Demokrasi (el-Arab
ve'd- Dimokratiyye) başlıklı özel sayısında (Yıl: 50, S. 1, Kahire-1941) bu
düşünürlerin pek çoğunun konuyla ilgili görüşlerine yer verilmiştir. Bu
dergideki bazı makaleler için bkz. Tâhâ Hüseyin Beg,
'Müstakbelü'd-Dimokratiyye', s. 2-7; Behiyyüddin Berekât Başa,
'en-Nizâmü'd-Dîmokrâtiyî, Eslahu Nizâmin li Hükmi'ş-Şu'ub', s. 8-9; Abbas
Mahmud el-Akkâd, 'Limâzâ Ene Dîmokrâtî?', s. 10-13; Emin Osman Başa, 'İnciltere
(England) Ma'kalü'd-Dîmokrâtiyye', s. 14-16; Muhammed Ferid Vecdî, 'el-İslâm
ve'd-Dimokratiyye', s. 17-21; Muhammed Ivad Muhammed, 'ed-Dimokratiyye beyne'ş-Şu'ub,
s. 22-27; Sâmî el-Cerîdî, ''ed-Dimokratiyye el-İnciliziyye (English) ve
Egrâduhâ', s. 28-32; Emir Baktar, ''es-Sekâfe beyne'd-Dimokratiyye
ve'd-Diktotariyye', s. 33-38; Abdülaziz el-Bişrî, 'Dîmokratiyyet Ömer b.
el-Hattâb-Kâne Ömer b. el-Hattâb Sureten Hâlisaten Sâdıkaten
li'd-Dimokratiyyeti'l-Hakk', s. 39-43; Muhammed Abdullah Annân,
'Mekânetü'l-Aktâri'l-Arabiyye fi'l-Harb el-Hâ- dıra', s. 44-46; H.C.,
'et-Te'âvünü'l-Harbi beyne'l-Arab ve'l-Ümem ed-Di- mokratiyye
fi'l-Harbi'l-Mâdiyye', s. 47-49; Mahmud Azmî, 'Bilâdü'l-Arabiy- ye, Hülefâ'
Tabî'iyyun li Düveli'd-Dimokratiyye', s. 50-53; Ahmed Muhammed İbrahim,
'Vahdetü't-Tekâlîd ed-Dimokratiyye hiye Siyâcü'l-Ümem el- Britaniyye el-Hürre',
s. 54-62; 'Dimokratiyyetü Müluki'l-Arab Misâlün Ce- mîl li Esmâ Envâ'
ed-Dimokratiyye', s. 63-64; Ali Edhem, 'Kıvâmü'd-Di- mokratiyye', s. 80-84;
Zeki Tuleymât, 'el-Mesrah ve'd-Dimokratiyye', s. 8590; 'el-İlm ve'l-Ulema'
beyne'd-Dimokratiyye ve'd-Diktatoriyye', s. 104109; Abdülhamid Abdülganî,
'Mesîrü'l-Mer'eti'l-Arabiyye beyne'd-Dimok- ratiyye ve'd-Diktatoriyye', s.
124-131; Hafız Afîfî Başa, 'Dimokratiyyetü Eş- râfi'l-İnciliz (English)', s.
132; Muhammed Hattâb Beg, 'ed-Dimokratiyye ve Nizamü'l-Ahzâb', s. 133-135.
[36] Çağdaş Arap düşüncesinde liberalizm ve
demokrasi tartışmaları hakkında ayrıca bkz. Anderson, Lisa, 'The Prospects for
Democracy in the Arab World', Tel Aviv-1995, I, s. 59-71; John P. Entelis
(ed.), Islam, Democracy, and the
State in North Africa, Bloomington, Ind.-1997; Ghadbian, Najib, Democratizati- on and the Islamist
Challenge in the Arab World, State, Culture, and Society in Arab North Africa,
Boulder, Colo.-1997; Ibrahim, Saad Eddin, Egypt, Islam and Democracy: Twelve Critical Essays,
Kahire-1996; Ivad, Luis,
Tarihu'l-Fik- ri'l-Mısrî el-Hadîs min Asrı İsmail ilâ Sevreti 1919, el-Mebhâs
el-Evvel: el-Hal- fiyyetü't-Tarihiyye, el-Cüz'ü's-Sânî: ed-Dimokratiyye
ve'l-Ahzab, es-Sehâfe ve'r- Rekabe, Vadi'n-Nil, Kahire-1983;
Kedourie, Elie, Democracy and
Arab Political Culture, London-1994; Lowrie, Arthur L. (ed.), Islam, Democracy, The State and the
West, A Round Table With Dr. Hasen Turabi, Transcribed by Maria
Schone, Tampa, Florida-1993; Moussalli, Ahmad S., 'Hasen al-Tura- bi's Islamist
Discourse on Democracy and Shura',
Middle Eastern Studies, XXX, S. 1, s. 52-63, London-1994; Münsî,
Salâhuddin, 'el-Fikru'l-Lîberâlî fi's-Seb'înât', Sadeddin İbrahim (ed.): el-Entelicensiya (Intelligentsia)
el-Ara- biyye, el-Müsekkafûn ve's-Sulta içinde, Amman-1991, s.
499-519.
[37] Nashabi, Hisham, 'Shaykh 'Abd al-Qadir al-Qabbani
and Thamarat al-Fu- nun', Marwan R. Buheiry (ed.): Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939 içinde,
Beirut-1981, s. 90-91.
[38] Kâsım Emin ve bu iki eseri hakkında bkz.
Hâkî, Ahmed, 'Beyne Kâsım Emin ve Dük Darkur (Duc d'Horcourt)', Mecelletü's-Sekâfe, Yıl: 4, S. 173, s.
5-9, S. 175, s. 12-16, S. 177, s. 14-18, Kahire-1942; a.yz., 'Kâsım Emin
el-Vata- nî', a.e.,
Yıl: 5, S. 227, s. 13-15, S. 229, s. 13-15, Kahire-1943; Hâkî, Ahmed, 'Sahâ'if
min Târihinâ el-Kavmî: Kâsım Emin -er-Racül', Mecelletü'r-Ri- sâle, Yıl: 7, S. 292, s.
247-250, Kahire-1939; Akkâd, Abbas Mahmud, 'Kâsım Emin', a.e., Yıl: 11, S. 513, s. 341-344,
Kahire-1943; Adams, Charles C.,
el-lslâm ve't-Tecdîd fî Mısr, çev. Abbas Mahmud, Kahire-ts., s.
222-231; Cündî, Enver el-,
Hareketü Tahrîri'l-Mer'e fî Mizan el-lslâm, Kahire-ts., Dâ-
ru'l-Ensâr; Emin, Kâsım, 'el-Mer'etü'l-Cedîde', Mecelletü'l-Hilâl, Yenayir 1949, s.
88-89, Kahire-1949; Emin, Osman, 'Mısır'da Rönesans: Muhammed Abduh ve Okulu',
M.M. Şerif (ed.): lslâm Düştüncesi
Tarihi içinde, çev. İhsan Durdu, İstanbul-1991, IV, s. 306-308;
Esposito, John L., Islam and
Politics, Syracuse, NY-1991, s. 51; Fehmî, Mahir Hasen, Kâsım Emin, Kahi-
re-ts., Vezâretü's-Sekâfe ve'l-İrşad el-Kavmî; Gassick, Trevor J. Le, Major /
Themes in Modern Arabic Thought: An
Anthology, Ann Arbor-1979, s. 29-41; Heykel, Muhammed Hüseyn,
'Kâsım Beg Emin', Terâcimu
Mısriyye ve Gar- biyye içinde, Kahire-ts., Matbaatü Mısr ve
Şirketü Müsaheme Mısriyye, s. 152-166; Hourani, Albert, Çağdast Arap Düstüncesi, 1798-1939,
çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 178-184; Hudayrî, Zeyneb
Mahmud el-, Kâsım Emin:
el-Mer'etü'l-Cedîde, Kahire-ts., Sînâ li'n-Neşr; Imâra, Muhammed,
'el-Fikrü'l-İctimâ'î li Kâsım Emin', Dirâsât İstirakîyye, Yıl: 6, S. 6, s. 83-90, Kahire-1977;
a.yz., Kâsım Emin ve
Tahrîrü'l-Mer'e, Kahire-ts., Dâ- ru'l-Hilâl; Imâra, Muhammed,
'Kâsım Emin ve Tahrîrü'l-Mer'e',
Dirâsât İstirakîyye, Yıl: 6, S. 8,
s. 66-77, Kahire-1977; Keşk, Muhammed Celal, Cehâ- lâtü Asri't-Tenvîr, Kırâ'etün fî Fikri Kâsım
Emin ve Ali Abdürrâzık, Kahire- 1990; Kramers, J.H., 'Mısır' md., İslâm Ansiklopedisi,
İstanbul-1979, VIII, s. 265; Muhâfıza, Ali, el-İtticâhâtü'l-Fikriyye inde'l-Arab fî Asri'n-Nehda,
1798-1914, Beyrut-1978, s. 183-199, 199; Sidhom, Samiha, Qasim Amin: The Liberation of Women, A
Document in the History of Egyptian Feminism, Kahire-1992, X-XII
(Çevirenin önsözü).
[40] Adams, Charles C., el-İslâm ve't-Tecdîd fî Mısr, çev. Abbas
Mahmud, Kahire- ts., s. 243-244; Cemel, Ahmed Abduh Hammude el-, el-Fikrü'l-Felsefî el-İs- lâmî fî
Dirâsâti'l-Bâhisîn el-Mu'âsırîn fî Mısr, Câmi'atü'l-Ezher,
Külliyyetü Usuliddîn, Kahire-1982, Yayımlanmamış doktora tezi, s. 330.
[41] Salt, Jeremy, 'An Islamic Scholar-Activist:
Mustafa al-Sibâ'î and the Islamic Movement in Syria 1945-1954', Journal of Arabic, Islamic and Middle Eas- tern
Studies, 3, S. 1, s. 109, Malvern Vic (Australia)-1996.
[42] Hoffman-Ladd, Valerie J., 'Ghazali, Zaynab
al-', John L. Esposito (ed.): The
Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, Oxford-1995, II,
s. 64-66; Şa'râvî, es-Seyyide Huda eş-, 'Safhatün min Zikrâyâti
Za'îmeti'n-Nehdati'n- Nisâ'iyye: Keyfe Essestü el-İttihâd en-Nisâ'î?', Mecelletü'l-Hilâl, Mayu
1949, s. 85-87, Kahire-1949.
126,
Kahire-1934, (Kadın özel sayısı); 'el-Mer'e beyne't-Tebezzül ve'l-Hi- câb', a,x, Yıl: 19, S. 1, s.
106-109, Kahire-1910; 'Kâsım Emin, Nasîru'l- Mer'eti'l-Müslime ve'd-Dâ'î ilâ
Islâhi'l-Â'ile, Vülide Sene 1865 ve Tüvüffiye Sene 1908', a,x, Yıl: 16, S. 9, s. 506-516,
Kahire-1908; 'el-Câmi'atü'l-Mıs- riyye ve'l-Lügatü'l-Arabiyye ve
Ta'limü'l-Mer'e', a.e.,
Yıl: 18, S. 4, s. 235237, Kahire-1910; Haddâd, Nikola el-, 'el-Mer'e
ve'r-Racül fî Keffeteyi'l-Mi- zan',
a-.e, Yıl: 53, S. 2, s. 242-249, Kahire-1945; Anber, Muhammed
Abdur- rahim, 'el-Vad'ü'l-İctimâ'î li'l-Mer'e fi'l-İslâm', Mecelletü'r-Risâle, Yıl: 9, S. 442, s.
1535-1537, S. 443, s. 1569-1572, Kahire-1941; İbrahim, Zekeriyya,
'Kadiyyetü'l-Mer'e!', a..e,
Yıl: 12, S. 590, s. 950-951, Kahire-1944; Şarkâvî, Mahmud eş-,
'el-Mer'etü'l-Arabiyye min Rifâ'a et-Tahtâvî ilâ Ali Mübârek', a..e, Yıl: 21, S. 1070, s. 14-16,
Kahire-1964; 'el-Farku'l-Aklî beyne'r-Racül ve'l-Mer'e', Mecelletü'l-Muktataf, XV, s. 376-383;
'el-Mer'e fi'l-İslâm', a.e., XXVI,
s. 372, 1901; Halîl, Osman Muhammed, 'Talik alâ Makâli Eseri'l- Mer'e fî Hayât
eş-Şeyh Muhammed Abduh li'l-Üstâz Osman Emin', a.e., V, S. 190, s. 301-303, Kahire-1937;
Şümeyyil, Şiblî, 'el-Mer'e ve'r-Racül ve Hel Yetesâviyân, Reddün', a.e., XII, s. 50-59,
1887; Sa'd, Halîl, 'el-Mer'e ve'r- Racül ve Hel Yetesâviyân, Îdâh', a,.e., VII, s. 107-108,
1887; Hûrî, Vedi' Efendi el-, 'Hukûku'l-Mer'e', a.e, VII, s. 17-22, 1882; Imâra,
Muhammed, el-lslâm ve'l-Mer'e fî
Ra'yi'l-lmâm Muhammed Abduh, Kahire-ts., Dâru'l- Hilâl;
'el-Mer'e, Mâdîhâ-Hâdıruhâ-Müstakbelühâ', Mecelletü'l-Usûr, I, S. 3, s. 271-274,
Kahire-1927; Ferec, es-Seyyid Ahmed, el-Mü'âmere ale'l- Mer'eti'l-Müslime, Tarih ve Vesâ'ik,
Mansûra-1986; Karvî, Nu'ayme, 'Eydiyo- liyyetü (İdeology) Tahrîri'l-Mer'e', Mecelletü'l-Fikr, Yıl:
21, S. 3, s. 104-110, Tunus-1975; Kutub, Muhammed, Kadiyyetü Tahrîri'l-Mer'e, Kahire-1991;
Matar, Emire Hilmi, 'Difâ' ani'l-Mer'eti'l-Cedîde', Mecelletü'l-Fikri'l- Mu'âsır, S. 34, s.
88-92, Kahire-1967; Şalk, Ali, Halim Berekât vdğr.: el- Mer'e ve Devruhâ fî Hareketi'l-Vahdeti'l-Arabiyye,
Buhûs ve Münâkaştâtü'n- Nedvet el-Fikriyye elletî Nazzamahâ Merkezü
Dirâsâti'l-Vahdeti'l-Arabiyye, Beyrut-1986; Şefik, Emine,
'Meşâkilü Ta'limi'l-Mer'e fî Mısr',
Dirâsât lşti- rakîyye, Yıl: 3, S. 8, s. 11-17, Kahire-1974;
'el-İslâm ve Tahrîrü'l-Mer'e',
a.e., Yıl: 12, S. 2, s. 59-64, Kahire-1983; İbrahim, Fatıma
Ahmed, 'et-Tehayyüzâ- tü'r-Ric'iyye Teterâca'u Emâme Nidâli'l-Mer'et
es-Su'ûdiyye', a.e.,
Yıl: 15, S. 5, s. 36-39, Kahire-1986; Meghdessian, S. R., The Status of the Arab Woman: A Select Bibliography,
London-1980; Baron, Beth, The
Women's Awakening in Egypt: Culture, Society, and the Press, New
Haven-1994; Haddâd, Yvonne Y., 'Islam, Women and Revolution in
Twentieth-Century Arab Thought', The
Muslim World, LXXIV, S. 3-4, s. 137-160, Hartford, Conn-1984.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.