3 Aralık 2013 Salı

ARAPLARDA SİYASAL ve TOPLUMSAL TARTIŞMALAR




ARAPLARDA SİYASAL ve TOPLUMSAL TARTIŞMALAR

Harun Anay

Yukarıda anılan iki ana tartışma konusuyla yakından ilgili ve onlar içinde de anılması mümkün olan bu ve bundan sonraki başlıklardaki konular da, XIX. yüzyıldan önceki tartışmalardan büyük ölçüde farklılık arzeder. İslâm dünyasının batı ile karşılaşmasının, her alanda olduğu gibi, toplumsal ve siyasal açıdan da büyük şoklara yol açması kaçınılmaz bir durumdu. Hem devralınan kültürel mirasın hem de batıdan öğrenilen yeni unsurların bu tartışmalar da büyük rol oynaması da tabiîdir. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde bulunan ve bu gün her biri birer müstakil devlet olan Mısır, Suriye, Irak, Lübnan vb. ülkelerde gerek XIX. yüzyılda gerekse XX. yüzyılda tartışılan siyâsî, sosyal vb. konuların Türk düşüncesinde tartışılanlarla benzerlik ve hatta aynîlik taşıdığını da belirtmek gerekir.

Milliyetçilik çağdaş Arap düşüncesinde ilk ortaya çıkan düşünce akımlarından ve ideolojilerinden biridir. Buna sebep olarak, XIX. yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin Arap dünyasının muhtelif bölgelerini işgal etmeleri; yine bu yüzyıldan itibaren batıyı daha yoğun olarak tanımaya başlayan Arap düşünürlerinin Avrupa'daki milliyetçilik akımlarının ve konuyla ilgili ileri sürülen görüşlerin tesirinde kalmaları; Osmanlı Devleti'nin merkezindeki milliyetçilik tartışmaları ve Osmanlı Devleti ile Arap dünyasının çeşitli bölgeleri arasındaki siyâsî, iktisâdî, idârî, fikrî, dinî vb. alanlardaki sorun­lar sayılabilir. Bu ve benzeri sebeplerle özellikle XIX. yüzyılın sonlarından itibaren hemen hemen bütün Arap dünyasında vatan, millet, Arap ırkı, Arap milleti, Arap birliği, din-vatan ilişkisi, din-millet ilişkisi ve sosyalizm-milliyetçilik ilişkisi gibi kavramlar en çok tartışılan konular arasında yer almıştır. Bu yüzden de, İslâmcı ideolojiye sahip olanlar da dahil olmak çoğu Arap düşünürü milliyetçiliğin şu veya bu formunu benimsemiştir.

Hemen her İslâm ülkesinde olduğu gibi Arap dünyasında da ırkçı milliyetçilik, kültürel milliyetçilik, dil milliyetçiliği, dinî milliyetçilik gibi milliyetçiliğin muhtelif şekilleri görülmektedir. Dolayısıyla Arap milliyetçiliğini savunan düşünürler ve bu ideolojiyi benimseyenler arasında milliyetçiliğin en önemli esasının İslâm olduğunu savunanlar olduğu gibi, İslâm'ı hiç dikkate almayan milliyetçiler de bulunmaktadır.

XIX. yüzyılın ortalarından itibaren, muhtelif bölgelerdeki yazarlar taraimandandır (hubbü'l-vatani mine'l-îman)' sözünü bir slogan olarak kullanıyordu.[1] Mısır'da ise 1877 yılında milliyetçilerin neşrettiği Mısr ve'l-Vatan gibi gazetelerde 'Mısır Mısırlılarındır' sloganı işitilmeye başlanmıştır.[2] Daha çok vatancılık, sömürge karşıtlığı ya da İslâm birliği veya Osmanlıcılık içerisinde değerlendirilmesi mümkün olan bu milliyetçiliğin yanı sıra, Osmanlı Devleti'nden ayrılmayı ve Arapların birlik oluşturmasını savunan bir milliyetçilik de yavaş yavaş gelişiyordu. Bu tür milliyetçiliği önceleri hristiyan yazarlar savunurken, Suriye asıllı olup daha sonra 1900 yılında Mısır'a göç eden Abdurrahman Kevâkibî (ö.1902) ile birlikte Arapların Türklerden ayrılarak dinlerine bakılmaksızın bir Arap birliği oluşturmalarını savunan müslüman düşünürler de ortaya çıkmaya başladı.[3]

Kevâkibî'den sonra pek çok kişinin bu görüşleri bimsemesi sonucunda, Arap milliyetçiliği bir yandan sömürge karşıtı bir millî ruhu Arap dünyasında geliştirirken öte yandan Arapların Osmanlı Devleti'nden ayrılmalarını da sağlamıştır. Ancak Arap milliyetçiliği gerek teorik gerekse pratik açıdan esas gelişmesini, I. Dünya Savaşı'ndan sonra bütün Arap ülkelerinin Osmanlı Devleti'nden ayrılmaları, daha sonraki tarihlerde sömürge yönetimlerinden kurtulmaları ve nihayet her ülkenin bağımsızlığını ka­zanmasından sonra kaydetmiştir.

Bu yüzden 1920'lerden sonra pek çok Arap düşünürü milliyetçiliğin şu veya bu formunu benimsemiş ve bunun teorisi yapmaya çalışmıştır. Bun­lar arasında, Arap birliği taraftarı ve marksizm karşıtı Iraklı Yunus Seb'âvî (ö.1942)[4]; lâik bir devlet kurmaya çalışan ve sosyal milliyetçiliği savunan Antun Sa'âde (ö.1949)[5]; lâik Arap milliyetçilerinin en önemlile­rinden biri olan Kostantin Züreyk[6]; Arap milliyetçiliğinin Mısır kanadının önderlerinden Kıbtî asıllı Mekrem Ubeyd (ö.1989)[7]; seküler milliyetçiliğin önde gelen düşünürlerinden Ahmet Lütfi es-Seyyid (ö.1963)[8]; sosyalizm ile Arap milliyetçiliğini birleştirmeye çalışan Baas Partisi'nin ideologu Mişel Eflak[9] ve Irak'ta Arap milliyetçiliğinin Şi'î mezhebine mensup en önemli temsilcilerinden biri olan Fâdıl el-Cemâlî gibi kişilerin isimleri anılabilir.[10]

Bu düşünürlerin her birinin Arap milliyetçiliği ve Arap birliği düşünce­sine önemli sayılabilecek katkıları bulunmakla birlikte, seküler Arap milliyetçiliğinin en büyük nazariyecisi ve kurucusunun Sâtı' el-Husrî (veya Huserî) olduğu söylenebilir. Uzun yıllar Osmanlı eğitim ve entelektüel hayatına hizmet eden Sâtı' el-Husrî (ö.1969), I. Dünya Savaşı'ndan son­ra yazdığı eserler[11] ve faaliyetleriyle Arap milliyetçiliğinin en büyük ön­derlerinden biri oldu. I. Dünya Savaşı'ndan sonra, önce Suriye'de Kral Faysal'ın kısa süren krallığı döneminde onun kültür bakanlığını yaptı, da­ha sonra Faysal Irak Kralı olunca, Irak'ta çeşitli görevlerde bulundu. Nihayet Kahire'ye gitti ve orada Arap Birliği Kültür İşleri Müdürlüğü ile Yüksek Arap Araştırma Kurumu başkanlığı yaptı.[12]

Ana dili Arapça olan herkesi Arap kabul eden Sâtı' el-Husrî, Arap milliyetçiliğinin dayandığı en önemli unsurların dil, tarih ve coğrafya olduğunu ifade etmektedir.[13] Bu anlayışıyla Sâtı' el-Husrî, hangi dine inanırsa inansın Arapça konuşan herkesi Arap birliğinin içerisinde görmektedir. Böylece de, bir yandan İslâm'ı Arap milliyetçiliği ve Arap birliğinin temeli gören kişilerin görüşlerini reddederken öte yandan ise, bölgesel milliyetçiliklere (kutriyye) karşı çıkmaktadır. Zira ona göre, Antun Saâde'nin savunduğu Suriye merkezli Arap milliyetçiliği ve başta Tâhâ Hüseyin olmak üzere bazı Mısırlı aydınların savunduğu Firavun medeniyetini canlandırmaya çalışan Mısır milliyetçiliği[14] gibi bölgesel milliyetçilikler Arap birliğinin önündeki en büyük engeldir. Bu bölgesel milliyetçilikler yerine Arapça konuşan ortak tarih ve coğrafyaya sahip olan bütün Arap­ların birliğini esas alan bir milliyetçilik benimsenmelidir.

Arap milliyetçiliğini seküler bir temele oturtmaya çalışan bu düşüncelere karşı, milliyetçiliği İslâm'a dayanarak tarif eden veya en azından milliyetçilikle İslâm arasında herhangi bir çelişki görmeyen düşünürler de bulunmaktadır. Arap dünyasındaki dinî yenileşmeyi savunan akımın kurucusu olan Muhammed Abduh, Mısır'da bir millî bir ruhun uyanışında etkili olurken onun en yakın öğrencisi Reşid Rıza ise, İslâm birliğini savun­duğundan dolayı milliyetçiliğe karşı çıkmakta ve onu İslâm'a tamamen yabancı bir unsur olarak görmektedir.[15] Buna karşılık Muhammed Abduh ve Reşid Rıza'ya İngiliz işgalcileriyle savaşmadıklarından dolayı sert tenkitler yönelten Mustafa Kâmil (ö.1908) vatanseverlikle dindarlık arasında hiçbir çelişki görmemekte ve herkesin hem vatanını hem de dinini aynı anda bağlı kalıp sevebileceğini savunmaktadır.[16]

Muhammed Abduh'un öğrencilerinden biri olan Emir Şekip Arslan (ö.1946) da milliyetçilik ile İslâm arasında herhangi bir çelişki görmemekte ve Arap milliyetçiliğinin en önemli esasının İslâm olduğunu savunmaktadır. Aslen Dürzî bir aliye mensup olan Şekip Arslan, 1889'da Mısır'a yaptığı bir seyahatte Abduh ve çevresiyle ilişki kurmuş, 1913'te Osmanlı Meb'ûsân Meclisi'ne seçilmiş ve 1913-1918 yılları arasındaki bu vekilliği sırasında Genç Türkleri desteklemiştir. Daha sonraki yıllardaki faaliyetleri sırasında da bir yandan İslâm'ın önemini vurgulamaya öte yandan ise Arap milliyetçiliğine hizmet etmeye devam etmiş ve Kuzey Afrika ve Ortadoğudaki milliyetçi hareketler arasında irtibat kurmaya çalışmıştır.[17]

Eski Irak Başbakanı Abdurrahman Bezzâz (ö.1972) da İslâm ile milliyetçilik arasında hiçbir çatışma görmeyen düşünürlerden biridir. Aynı anda hem milliyetçi hem de İslâmî cemiyetlerde çalışan Bezzâz'ın, 1952'de yayımladığı lslâm ve Arap Milliyetçiliği (el-lslâm ve el-Kavmiyyet el-Arabiyye) başlığıyla Bağdat'ta yaptığı konuşması oldukça ün kazanmıştır. Ona göre, İslâm ve Arap milliyetçiliği arasında herhangi bir çelişki bulunmamakta, çelişki İslâm ve milliyetçiliğin batılı anlayışından kaynaklanmaktadır. İslâm ile Arap milliyetçiliğinin muhtevaları aynı olduğundan bu muhteva diğer müslüman milletler için değil, sadece Araplar için geçerlidir. Bu yüzden de İslâm ulusal bir din olup gerçek İslâm, Arap İslâmıdır; başka milletlerin özelliklerinin İslâm'a karışmasıyla İslâm tahribe uğramıştır. İslâm'ı millî bir din kabul eden bu görüşlerine rağmen, Abdurrahman Bezzâz Arapça üzerine yaptığı vurgudan ve Arapça konuşan herkesi Arap kabul ettiğinden dolayı müslüman olmayan Arapları da Arap ulusunun içerinde görmektedir.[18]

Bütün bu görüşler ve konuyla ilgili faaliyetler, Arap milliyetçiliğinin en büyük siyâsî organizasyonu olan Arap Birliği Teşkilatı'nın 1944 yılında kurulmasını sağlamıştır.[19] Arap Birliği Teşkilatı'nın kuruluş tarihi olan 1944 yılı Arap milliyetçiliğinin teşkilatlanma seviyesindeki en önemli dönüm noktalarından biri kabul edilirse, ikinci dönüm noktası olarak da 1952 tarihi verilebilir. Zira bu tarihte, Mısır'da bir grup subay yönetime el koymuş, bu subayların liderlerinden biri olan Cemal Abdünnâsır (ö.1970), ateşli bir Arap milliyetçisi ve Arap birliği taraftarı olarak tarihe geçmiştir. Onunla birlikte Arap milliyetçiliği, daha sonra İsrail ile yapılan savaşlardaki başarısızlığa rağmen gerek teorik seviyede gerekse bir millî şuur olarak canlılığını devam ettirmiştir.162

Ancak, buraya kadar özetlenen nazarî tartışmalara ve özellikle kültürel ve fikrî alandaki başarılara ve ilgili teşkilatlara rağmen, dünyada ortaya çıkan gelişmeler, bazen bir ülkenin kendi içinde bazen de Arap ülkeleri arasında meydana gelen çatışmalar ve görüş ayrılıkları, İsrail karşısındaki yenilgiler, dinî hareketlerin güçlenmesi ve Arap Birliği Teşkilatı'nın gittikçe etkinliğini kaybetmesi gibi sebeplerle Arap milliyetçiliği ve Arap birliği hareketinin gerek düşünce gerekse uygulama itibariyle özellikle XX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren eskiye oranla zayıflamaya başladığı görülmektedir. Buna rağmen, gerek toplum katmanlarında gerekse muhtelif görüşlere mensup aydın kesimlerinde bugün de en güçlü akımlardan birinin Arap milliyetçiliği olduğu söylenebilir.163

Sosyalizm, komünizm ve marksizm ile ilgili meseleler de çağdaş Arap düşüncesinde en çok tartışılan konular arasında yer alır. İslâm sosyalizmi ve Arap Sosyalizmi gibi şekilleri görülen sosyalizmin de güçlü savunucuları bulunmaktadır.[20] Fen bilimlerinin ve felsefenin Arap dünyasında yaygınlaşması için büyük gayretleri olan ve bu sahalarda muhtelif eserler veren[21] Kıbtî asıllı Selâme Musa (ö.1958) Mısır sosyalizminin kurucularından biridir. Konuyla ilgili 1912'de kaleme aldığı Sosyalizm (el-İyirâkiyye) başlıklı eser bu alanda Arapça'daki ilk kitaptır. Selâme Musa, buna ilaveten, 1920 yılında Sosyalist Partiyi de kurmuştur.[22]

Ancak Arap dünyasında, özellikle de doğu kısmında, sosyalizm ile ilgili tartışmaların alevlenmesi Baas Partisi'nin kuruluşu iledir. Zira bu partinin kuruluşu ve daha sonra savunduğu sosyalist-milliyetçi ideolojinin başta Suriye olmak üzere Irak ve Ürdün'de etkili olması çağdaş Arap düşüncesini özellikle nazarî açıdan etkilemiştir. Baas Partisi kurulmadan önce Mişel Eflak (ö.1990) ve arkadaşı Selahaddin Bîtâr tarafından 1943 yılın­da Suriye'de bir siyâsî ve fikrî hareket olarak başlatılmış daha sonra 1945'e doğru parti adıyla anılmaya başlanmıştır. 1946 yılında parti gazetesi olarak el-Ba's'ı çıkarmışlar 1953'de ise Baas Partisi, Ekrem Hourani'nin Sosyalist Partisi ile birleşmiştir. Baas hareketinin, daha sonraki haliyle partinin, kuruluşunda ve muhtelif aşamalarında Mişel Eflak bir parti ideologu, Selahaddin Bîtar ise bir idareci olarak görev almıştır.167 Dolayısıyla Baas ideolojisi Mişel Eflak'ın görüşlerini yansıtmaktadır. XIX. yüzyıl Avrupa'sının klasik uluslararası sosyalizminin Arap dünyasına uygun olmadığını savunan Eflak'a göre sosyalizm ve Arap milliyetçiliği ayrılmaz bir bütündür. Bu yüzden de sosyalizm ile Arap milliyetçiliği arasında herhangi bir uyumsuzluk veya çatışma söz konusu değildir. Arap halkının gelişebilmesi ancak Arapların birleşmesiyle mümkün olacaktır.168

Bu konudaki tartışmalar elbette Baas Partisi ve onun ideologu Mişel Eflak ile sınırlı değildir. Hem ondan önce hem de ondan sonra sosyalist, marksist ve komünist akımların temsilcileri görüşlerini savunmaya ve bu görüşleri gerçekleştirmek için siyâsî ve sosyal müesseseler teşkil etmeye devam etmişlerdir. Bu çerçevede, Arap milliyetçiliğinin ve Arap sosyalizminin teorisyenlerinden biri olan Lübnanlı Clovis Maksudî; estetik ve edebiyat alanında marksizmin başlıca temsilcisi ve Arap Sosyalist Birliği Merkez Komitesi üyesi Mısırlı Mahmud el-Emin el-Âlem; uzun süre Baas Partisi üyeliğinde bulunduktan sonra marksizme geçen ve marksizmi Arap dünyasının uyanış hareketi içinde değerlendiren Suriyeli Muta Safadî; Cezâyir kurtuluş savaşının lideri Ahmed b. Bellâ; Mısır komünist partisinin yöneticilerinden Fuad Mürsî; marksist teoriyi benimseyen et-Talî'a Dergisi'nin yönetmeni Mişel Kamil; Mısır Sosyalist Birliği'nin yürütmE komitesi üyesi ve milletvekili Ahmed Bahâeddin169 ve dinî düşünceyi marksist açıdan tenkit eden Suriyeli Sâdık el-Azm170 gibi pek çok kişinin ismini anmak mümkündür.

Buraya kadar isimleri anılan sosyalist Arap düşünürlerinin büyük bir kısmının İslâm'ı hiç dikkate almadan veya az dikkate alarak sosyalizmi savunmaları ve hatta bazı ülkelerde bunun bir devlet siyâseti olarak uygulanması, bir kısım müslüman veya gayr-i müslim düşünürleri din ile sosyalizm arasında bir bağ kurmaya sevketmiştir. Bendelî el-Cevzî (ö.1943), tesiri fazla olmamakla birlikte, bu konudaki öncü düşünürlerden biridir. Aslen Filistinli Hıristiyan bir aileden gelen ama daha sonra Kazan ve Bakü üniversitelerinde yıllarca öğretim üyeliği yapan Bendelî el-Cevzî, 1928 yılında yayımladığı Min Tarihi Harekâti'l-Fikriyye fi'l-İslâm adlı eserinde, İslâm ve İslâm tarihini, marksist ve sosyalist açıdan yorumlamaktadır. Cevzî'ye göre, doğu dünyasına komünizmin tatbik edilmesi için İslâm iyi bir aracı rolü üstlenebilir zira İslâm sosyal adâletle ilgili evrensel prensipler ihtiva etmenin yanı sıra toplumda bu prensipleri realize etmek hususunda çok önemli özelliklere sahiptir.[23]

Sosyalizm ile İslâm arasında ilişki kuran düşünürlerin Arap dünyasındaki en meşhur temsilcisi ise, Müslüman Kardeşler örgütünün Suriye kolunun başkanı Mustafa es-Sibâ'î (ö.1964) olup bu sahadaki en önemli eserlerden biri olan İslâm Sosyalizmi (el-İştrâkiyyetü'Tİslâmiyye) başlıklı kitabın da yazarıdır.[24] M. es-Sibâ'î, kendi döneminde Suriye'de yaygınlaşan seküler Arap milliyetçiliği ve sosyalist fikirlere karşı İslâmî temellere daya­lı bir toplum kurulmasını savundu ve bunu İslâmî Sosyalist Cephe vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalıştı. Partinin ideolojisi, M. Sibâ'î'nin 'İslâm Sosyalizmi' idi. Onun İslâmî sosyalizmi, İslâm'ın tabiatında var olan prensiplerin ideolojik olarak açıklanmasıdır. Siyâsette Suriye politikasına, ekonomisine ve sosyal hayatına hâkim olan geleneksel elitlere karşı çıkarken, İslâmî Sosyalist Cephe vasıtasıyla toprak reformu yapılmasını; işçilerin eğitilmesini, özel eğitim programları uygulanmasını ve bağımsız bir ekonominin tatbikini savunmuştur.[25]

Mustafa Sibâ'î'nin yanı sıra, Mısırlı diplomat ve gazeteci Ahmed Fethi Rıdvan'ın Ahmed Hüseyin ile birlikte kurduğu Mısru'l-Fetât Partisi de nasyonal sosyalizm, İslâm ve milliyetçiliği bir arada benimsemişti.[26] Öte yandan Hâlid Muhammed Hâlid ise İslâm ile marksizmi bağdaştıran demokratik bir sosyalizmi savunmuştur.[27] Bütün bunlara Libya'da Muammer Kaddâfî'nin 'üçüncü yol' adını verdiği bir ideolojiyi savunmasını ve bu ideolojinin benimsediği 'özgürlük, sosyalizm ve birlik (hürriyye, iştirâkiyye, vahde) üçlüsünün İslâmî bir sosyalizm olmasını da ilave etmek gerekir.[28]

Liberalizm ve demokrasi de, çağdaş Arap düşüncesinde en çok tartışılan siyâsî konulardandır. Son iki yüzyıldır hiçbir Arap ülkesinde halkı tatmin edecek derecede iyi işleyen demokratik rejimlerin kurulamaması, yönetimde bulunan krallık veya askerî rejimlerin yahut diktatörlüklerin hemen her alanda hürriyeti kısmaları, hatta bu talepte bulunan kişi veya cemiyetleri silah kullanarak bastırmaları ve nihayet sosyalizm ve komünizm gibi ideolojilere dayalı rejimlerin kurulması, liberalizm ve demokrasi tartışmalarını daha da şiddetlendirmiştir.

Liberalizm ve demokrasi tartışmasını yapan ilk Arap düşünürlerden biri olan Suriyeli Edîb İshak (1856-1885), Şam'da doğdu, orada öğrenim gördü, daha sonra Beyrut'ta iş ve yazı hayatını sürdürdü. Nihayet önce İskenderiye'de daha sonra ise Kahire'ye giderek burada Cemâleddin Afgânî'nin meclislerine katıldı. 1879 yılında Paris'e gitti. Edîb İshak, yazılarında çok sert bir şekilde II. Abdülhamid'in istibdat rejiminin yıkılması gayesiyle çağrılarda bulunmuş bu rejimin yıkılabilmesi için ubûdiyet ruhundan soyulup hürriyet ruhunun yerleştirilmesi gerektiğini, bunun gerçekleşebilmesi için ise Meclis-i Meb'ûsân'da olduğu gibi ümmetin iradesine dayanmayan bir meclis değil, ümmetin iradesine dayanan demokratik bir hükümetin kurulmasını savunmuştur.[29]

Öte yandan Abdurrahman Kevâkibî (ö.1902)'ye göre ise İslâm'ın benimsediği siyasal sistem, demokrasi ile aristokrasi esaslarının karışımıdır.[30] Muhammed Abduh'un en önemli öğrencilerinden olan Ahmed Lütfi es-Seyyid (ö.1963) de liberal düşünceyi savunanların başında gelmektedir.[31] Bu düşünürlerin yanı sıra, her biri çeşitli alanlarda meşhur olan pek çok düşünür liberal ve demokratik bir siyâsî sistemi savunmuşlardır. Demokrasi ve liberalizmi benimseyenler arasında, İslâm'ın fikir hürriyeti ve demokrasiye izin verdiğini savuan Ali Abdürrâzık; Selâme Musa (ö.1958)[32]; Tunuslu et-Tâhir el-Haddâd (ö.1935)[33]; I. ve II. Dünya savaşları arasında Sabri Ebû Alem ile birlikte liberal siyâsî dü­şüncenin en iyi temsilcilerinden biri olan Mısırlı Hıristiyan politikacı Mekrem Ebîd (Ebeid) (ö.1961)[34]; Tâhâ Hüseyin, Behiyyüddin Berekât, Abbas Mahmud Akkâd, Muhammed Ferid Vecdî gibi düşünürleri de[35] anmak gerekir.[36]

Kadınların toplum, siyâset ve dindeki yeriyle ilgili meseleler ise, Çağdaş Arap düşüncesinde tartışılan sosyal içerikli konuların başında gelmektedir. Gerek eğitimde gerekse başka alanlarda kadınların konumuyla ilgili tartışmalarda da şüphesiz batı düşüncesinin ve batı toplumlarındaki kadının konumuyla ilgili görüşlerin tesiri vardır. Bu yüzden XIX. yüzyılda yayın hayatına giren pek çok dergi ve gazetede konuyla ilgili yazıların yayımlanması ve düşünürlerin fikir beyan etmeleri tabiîdir. Söz gelimi, Şeyh Abdülkâdir el-Kabbânî (ö.1935) ilk sayısı 1875 yılında Beyrut'ta çıkan ve o dönemde Lübnan'da müslümanların en önemli gazetesi olan Semerâtu'l-Fünûn'da kadınların eğitimine büyük önem vermiş ve hayatı boyunca da bu konuyla hep ilgilenmiştir.[37]

Ancak çağdaş Arap düşüncesinde bu konuyla ilgili cereyan eden ilk büyük tartışma Mısırlı Kâsım Emin (ö.1908)'in fikirleri etrafında ortaya çıkmıştır. Muhammed Abduh'un öğrencilerinden biri olan Kâsım Emin, ilk, orta ve üniversiteyi Mısır'da okuduktan sonra, 1881'de Fransa'ya giderek burada dört yıl kaldı ve 1885 yılında da Mısır'a döndü. 1899 yılında neşrettiği Kadının Özgürleştirilmesi (Tahrîru'l-Mer'e) isimli eseri büyük tartışmalara yol açtı. Meydana gelen büyük tartışma dolayısıyla da, yazarın bu eserinin adı daha sonraki kadın hareketlerini ifade etmek üzere çoğu zaman bir kavram olarak kullanılmıştır. Kâsım Emin, bu eserde, kadınla­rın örtünmesi, inzivada yaşaması, çok evlilik ve boşanma gibi konularda reform yapılmasını ve kadınların eğitim-öğretim hayatına katılmasını sa­vundu. Kendisine yöneltilen tenkitlere rağmen Kâsım Emin aynı görüşleri savunmaya devam ederek 1901 yılında yayımladığı el-Mer'etü'l-Cedîde isimli eserinde konuyla ilgili görüşlerini biraz daha geliştirdi. Kâsım Emin'in konuyla ilgili görüşleri tartışılırken, Talat Harb ve Mustafa Kâmil gibi kişiler ona sert tenkitler yönelttiler, Reşid Rıza'nın çıkardığı el-Menâr Dergisi ise Kâsım Emin'in görüşlerinin İslâm'ın temel esaslarına zıt olmadığını ifade etti. Bu tartışmalara müslüman kadınlar da iştirak etmiş ve Melek Hıfnî Nâsif, Bâhiset el-Bâdiye müstear adıyla Nisâ'iyyât isimli eseri yazmıştır. Yüksek tahsil görmüş Suriyeli hıristiyan kadınlar arasında da bu cereyanın hararetli taraftarları ortaya çıkmıştır.[38]

Bu şekilde başlayan kadın haklarıyla ilgili tartışma, pek çok Arap düşünürü ve yazarı tarafından daha sonraki yıllarda da devam ettirilmiştir. Bunlardan biri olan, Tunuslu et-Tâhir el-Haddâd (ö.1935), ateşli bir feminist olup Kâsım Emin'den de etkilenerek İmra'etünâ fis-Şeri'a ve el-Müctema isimli eseri yazmıştır.[39] Aynı şekilde, Kahire Üniversitesi'nin ilk Mısırlı felsefecilerinden biri olan Mansur Fehmî (ö.1958) de Sorbonne Üniversitesi'nde 1913 yılında tamamladığı İslâm'da kadınla ilgili doktora tezini Levi Bruhl'un danışmanlığında hazırlamış ve bu tez de daha sonra Mısır'da tartışmalara yol açmıştır.[40] Öte yandan Müslüman Kardeşler'in Suriye'deki lideri Mustafa es-Sibâ'î, İslâmî değerler çerçevesinde kadın haklarının yaygınlaşması için çalışmış[41], aynı teşkilatın aktif üyelerinden olan Zeyneb el-Gazzâlî de Müslüman Kadınlar Birliği (Cem'iyyetü's-Seyyidât el-Müslimât)'ni kurmuştur.[42] Günümüzde hemen her Arap ülkesinde kadın haklarını savunmak maksadıyla çeşitli ideolojilere mensup kişiler tarafından kurulmuş dernekler bulunmakta ve konuyla ilgili tartışmalar da devam etmektedir.[43]

NOT: Yukarıdaki yazı daha önce yayımlanan bir makalemin başlangıç kısmıdır (Bkz. Anay, Harun, ‘Çağdaş Arap Düşüncesi’, Divan Dergisi, Sayı: 10, sayfa: 1-88, İstanbul-2001).

Harun Anay/02.12.2013
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
facebook.com/HarunAnay
twitter.com/HarunAnay
linkedin.com/HarunAnay
academia.edu/HarunAnay
---



[1]     Hourani, Albert, Çağdast Arap Düstüncesi, 1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hü­seyin Yıldız, İstanbul-2000.
[2]     Kramers, J.H., 'Mısır' md., İslâm Ansiklopedisi, İstanbul-1979, VIII, s. 252.
[3]      İnâyet, Hamid, a.g.e., s. 181-202; Debbâğ, Âişe, el-Hareketü'l-Fikriyye fî Haleb fi'n-Nısfı's-Sânî mine'l-Karni't-Tâsi' Aster ve Matla' el-Karn el-Isrîn, Beyrut-1972, s. 198.
[4]     Husry, Khaldun S., 'The Political Ideals of Yunis al-Sab'awi', Marwan R. Buheiry (ed.): Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939 içinde, Beirut- 1981, s. 172-173.
[5]     Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 194.
[6]     Hourani, Albert, a.g.e, s. 311-312.
[7]     Coury, Ralph M., 'The Arab Nationalism of Makram 'Ubayd', Journal of Is­lamic Studies, VI, S. 1, s. 76-90, Oxford-1995;
[8]     İnâyet, Hamid, a.e., s. 239-252.
[9]     Abdülmelik, Enver, a.g.e., s. 304-314.
[10]    Marr, Phebe, 'The Development of a Nationalist Ideology in Iraq, 1920­1941', The Muslim World, LXXV, S. 2, s. 85-101, 1985.
[11]   Sâtı' el-Husrî'nin bazı kitap ve makaleleri için bkz. Ârâ' veEhâdîs fi'l-llm ve'l- Ahlâk ve's-Sekâfe, Beyrut-1985; Muhâdarât fî Nüşû'i'l-Fikreti'l-Kavmiyye, Beyrut-1985; 'Kitabü Müstakbeli's-Sekâfe fî Mısr: es-Sekâfetü'l-Âmme ve Ta'limü'l-Latiniyye ve'l-Yûnâniyye', Mecelletü'r-Risâle, Yıl: 7, S. 318, s. 1529-1532, S. 319, s. 1577-1580, S. 320, s. 1625-1628, S. 321, s. 1673­1675, Kahire-1939; 'Havle Kitabi: Müstakbelü's-Sekâfe fî Mısr, Nazratün İn- tikâdiyyetün Âmmetün', a.e., Yıl: 7, S. 316, s. 1433-1436, S. 317, s. 1481­1485, Kahire-1939; 'Beyne'l-Vataniyye ve'l-Ümemiyye', a.e., Yıl: 6, S. 242, s. 290-292, S. 243, s. 333-335, S. 244, s. 372-375, Kahire-1938; 'el-Üstâz Sâtı' el-Husrî', a.e., Yıl: 12, S. 552, s. 119, Kahire-1944; Tenûhî, İzzeddin et­, 'Havle'l-Vahdeti'l-Arabiyye: Beyne'l-Husrî Beg ve Tâhâ Hüseyn', a.e., Yıl: 7, S. 319, s. 1585-1586, Kahire-1939; 'Beyne'l-Vahdeti'l-İslâmiyye ve'l-Vah- deti'l-Arabiyye', Mecelletü's-Sekâfe, Yıl: 7, S. 328, s. 1965-1968, Kahire- 1939; 'Hıtabün mine'l-Üstâz Sâtı' el-Husrî', a.e., Yıl: 11, S. 525, s. 44-47, Kahire-1949; 'Te'sîrü'l-Hamlet el-Fransiyye fi'n-Nehdat el-Mısriyye', a.e., Yıl: 11, S. 532, s. 19-23, Kahire-1949; Fevvâz, el-Üstâz, 'Sâtı' el-Husrî ve Tevsikü's-Sılati's-Sekâfiyye beyne Suriyye ve'l-Biladi'l-Arabiyye', a.e., Yıl: 7, S. 317, s. 10-11, S. 318, s. 22-24, Kahire-1945.
[12]    Donohue, John J., John L. Esposito, Değişim Sürecinde lslâm, çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü, İstanbul-1991, s. 59, 68.
[13]   Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 275-279; Hourani, Albert, Çağdaşs Arap Düşüncesi, 1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 315-318. Sâtı' el-Husrî hak­kında ayrıca bkz. Marr, Phebe, 'The Development of a Nationalist Ideology in Iraq, 1920-1941', The Muslim World, LXXV, S. 2, s. 89, 1985; Esposito, John L., Islam and Politics, Syracuse, NY-1991, s. 73; Gassick, Trevor J. Le, Major Themes in Modern Arabic Thought: An Anthology, Ann Arbor-1979, / s. 61-62; Kazziha, Walid, 'Another Reading into al-Husari's Concept of Arab Nationalism', Marwan R Buheiry (ed.): Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939 içinde, Beirut-1981, s. 154-164; Reid, Donald Malcolm, 'Husrî, Abu Khaldun Sâtı' al-', John L. Esposito (ed.): The Oxford Encyclopedia ofthe Modern Islamic World, Oxford-1995, II, s. 155-156; Âlusî, Cemâleddin, Sâ­tı' el-Husrî Râ'idü'l-Kavmiyyeti'l-Arabiyye, Basra-1986; Burc, Muhammed Abdurrahman, Sâtı' el-Husrî, Kahire-1988; Halefullah, Muhammed Ahmed, 'Sâtı' el-Husrî, Kıssatü Hayâtihî', Mecelletü'l-Mecelle, S. 146, s. 24-31, Kahi- re-1969; Seyyid, Celal es-, 'Sâtı' el-Husrî Dâ'iyetü'l-Kavmiyyeti'l-Arabiyye, Racülün ve Kadiyyetün', Mecelletü'l-Menâr, S. 52, s. 148-160, Kahire-1989.
[14]    İnâyet, Hamid, Arap Siyâsî Düstüncesinin Seyri, çev. Hicâbi Kırlangıç, İstan- bul-1991, s. 284-289. Mısır milliyetçiliği hakkında bkz. Hourani, Albert, Çağdast Arap Düstüncesi, 1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstan- bul-2000, s. 205-232. Başka bir bölgesel milliyetçilik olan Mağrib ülkeleri milliyetçiliği hakkında bkz. Abdü's-sâhib, Hayriyye, 'Tatavvuru'l-Va'y el- Kavmî el-Arabî fî Aktâri'l-Magribi'l-Arabî', Ali, Tali' Ahmed, Mustafa Ab- dü'l-Kadir en-Neccâr vdğr.: Tatavvuru'l-Fikri'l-Kavmî el-Arabî, Buhûs ve Münâkasâtü'n-Nedveti'l-Fikriyye elletî Nazzamahâ Merkezü Dirâsâti'l-Vah- deti'l-Arabiyye içinde, Beyrut-1986, s. 269-287.
[15]   Emin, Osman, 'Mısır'da Rönesans: Muhammed Abduh ve Okulu', M.M. Şe­rif (ed.): İslâm Düstüncesi Tarihi içinde, çev. İhsan Durdu, İstanbul-1991, IV, s. 308.
[16]   İnâyet, Hamid, Arap Siyâsî Düs^ncesinin Seyri, çev. Hicâbi Kırlangıç, İstanbul-
1991, s. 225-235; Khuri, Ra'if, Modern Arab Thought: Channels of the French Revolution to the Arab East, çev. İhsan Abbas, Princeton-1983, s. 176-177.
[17]    Donohue, John J., John L. Esposito, Değiştim Sürecinde lslâm, çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü, İstanbul-1991, s. 63; Esposito, John L., Islam and Politics, Syracuse, NY-1991, s. 72-73; Hourani, Albert, Çağdaşt Arap Düşün­cesi, 1798-1939, çev. Latif Boyacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 309.
[18]    İnâyet, Hamid, a.g.e., s. 282; Donohue, John J., John L. Esposito, Değiştim Sürecinde lslâm, çev. Ali Yaşar Aydoğan, Aydın Ünlü, İstanbul-1991, s. 59, 88; Hourani, Albert, a.g.e., s. 311.
[19]   Ataöv, Türkkaya, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, s. 49; İnâyet, Hamid, a.g.e., s. 279.
[20]   Arap dünyasında sosyalizm tartışmaları için bkz. Hanna, Sami A., George H. Gardner, Arab Socialism: A Documentary Survey, Leiden-1969; Qesterlund, David, From Socialism to Islam, Uppsala-1982; Torrey, Gordon H., John F. Devlin, 'Arab Socialism', Thompson, Jack H., Robert D. Reischauer (ed.): Modernization of the Arab World içinde, Princeton-1966, s. 178-196.
[21]    Selâme Musa'nın bazı çalışmaları için bkz. Ahhlâmü'l-Felâsife, Tunus-1961; 'Tarih el-Vatanîyye el-Mısriyye, Nüşû'uhâ ve Tatavvuruhâ', Mecelletü'l-Hilâl, Yıl: 36, s. 266-271, Kahire-1928; 'Uzama' el-Âlem el-Aşera: Men Hüm ve Limâzâ Hüm Uzamâ'?', a.e., Yıl: 36, S. 8, s. 916-924, Kahire-1928; 'Terbi- yet Selâme Musa', Mecelletü'r-Risâle, Yıl: 16, S. 777, s. 601-602, Kahire- 1948; el-Akl el-Batın: Meknûnâtü'n-Nefs, Kahire-1928; Eşherü'l-Hitâb ve Meştâhîrü'l-Hütebâ, Kahire-1924; Hürriyetü'l-Fikr ve Ebtâlüha fi't-Tarih, Ka- hire-1927; The Education of Salama Musa (Terbiyet Selâme Musa), çev. L.O. Schuman, Leiden-1961.
[22]   Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 328-336; Gassick, Trevor J. Le, Major Themes in Modern Arabic Thought: An Anthology, Ann Arbor-1979, s. 54-59. Selâme Musa hakkında en çok araştırma yapılan çağdaş Arap düşünürlerinden biridir. Örnek olarak bkz. Mâdî, Ahmed, 'Selâme Musa ve'l-Felsefe', Bedrân, İbrahim, Sâlim Yefût, Ab- dülkerim el-Yâfî vdğr.: el-Felsefetü'l-Arabiyye el-Mu'âsıra, Mevâkıf ve Dirâsât, Buhûsu'l-Mü'temeri'l-Felsefî el-Arabî es-Sânî ellezî Nazzamethü el-Câ- mi'atü'lÜrdüniyye içinde, Beyrut-1988, s. 333-366; Abdüllatif, Kemal, Selâ­me Musa ve lştkâliyyetü'n-Nehda, Dârülbeydâ-1982; Filistin, Vedi', 'Selâme Musa, el-Müfekkir ellezî Âşe fî Gadihî', Mecelletü'l-Mecelle, Yıl: 2, S. 22, s. 11-18, Kahire-1958; Muti'i, Lem'i el-, 'Selâme Musa: Eyne'l-Hakika?', Me- celletü's-Sekâfe, Yıl: 6, S. 72, s. 60-62, Kahire-1979; Şarkâvî, Mahmud eş-, Se­lâme Musa el-Müfekkir ve'l-lnsan, Beyrut-1965; Şükrî, Gâlî, Selâme Musa ve Ezmetü'd-Damîr el-Arabî, Beyrut-1975; Vehbi, Semîr, 'Selâme Musa fî Zik- râhü es-Samine', Mecelletü'l-Fikr el-Mu'âsır, S. 18, s. 78-86, Kahire-1966.
[23]    Sonn, Tamara, 'Bandali al-Jawzi's Intellectual History in Islam: An Original Interpretation from Azarbaijan', Islamic Studies, XXXIII, S. 2-3, s. 203-226, İslamabad-1994.
[24]   Bu eserin tercümesi için bkz. Sibâî, Mustafa, İslâm Sosyalizmi, çev. Abdurrah­man Niyazoğlu, İstanbul-1974.
[25]    Salt, Jeremy, 'An Islamic Scholar-Activist: Mustafa al-Sibâ'î and the Islamic Movement in Syria 1945-1954', Journal of Arabic, Islamic and Middle Eas- tern Studies, 3, S. 1, s. 103-115, Malvern Vic (Australia)-1996.
[26]   Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 249-254.
[27]   A.e., s. 236-241.
[28]    Donohue, John J., John L. Esposito, a.g.e., s. 110; Esposito, John L., Islam and Politics, Syracuse, NY-1991, s. 157-158.
[29]    Karnî, İzzet, Dirâsât fi'l-Fikri'l-Hadîs, ys.-ts., s. 105-160. Ayrıca bkz. Khu- ri, Ra'if, Modern Arab Thought: Channels of the French Revolution to the Arab East, çev. İhsan Abbas, Princeton-1983, s. 142-151.
[30]    İnâyet, Hamid, Arap Siyâsî Düşüncesinin Seyri, çev. Hicâbi Kırlangıç, İstan- bul-1991, s. 189.
[31]   A.e., s. 239-240, 243-245.
[32]   Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 328.
[33]   Abdülmelik, Enver, a.e.g., s. 321.
[34]   A.e., s. 280.
[35]    el-Hilâl Dergisi'nin 1941 yılında çıkan Araplar ve Demokrasi (el-Arab ve'd- Dimokratiyye) başlıklı özel sayısında (Yıl: 50, S. 1, Kahire-1941) bu düşünür­lerin pek çoğunun konuyla ilgili görüşlerine yer verilmiştir. Bu dergideki bazı makaleler için bkz. Tâhâ Hüseyin Beg, 'Müstakbelü'd-Dimokratiyye', s. 2-7; Behiyyüddin Berekât Başa, 'en-Nizâmü'd-Dîmokrâtiyî, Eslahu Nizâmin li Hükmi'ş-Şu'ub', s. 8-9; Abbas Mahmud el-Akkâd, 'Limâzâ Ene Dîmokrâtî?', s. 10-13; Emin Osman Başa, 'İnciltere (England) Ma'kalü'd-Dîmokrâtiyye', s. 14-16; Muhammed Ferid Vecdî, 'el-İslâm ve'd-Dimokratiyye', s. 17-21; Muhammed Ivad Muhammed, 'ed-Dimokratiyye beyne'ş-Şu'ub, s. 22-27; Sâmî el-Cerîdî, ''ed-Dimokratiyye el-İnciliziyye (English) ve Egrâduhâ', s. 28-32; Emir Baktar, ''es-Sekâfe beyne'd-Dimokratiyye ve'd-Diktotariyye', s. 33-38; Abdülaziz el-Bişrî, 'Dîmokratiyyet Ömer b. el-Hattâb-Kâne Ömer b. el-Hattâb Sureten Hâlisaten Sâdıkaten li'd-Dimokratiyyeti'l-Hakk', s. 39-43; Muhammed Abdullah Annân, 'Mekânetü'l-Aktâri'l-Arabiyye fi'l-Harb el-Hâ- dıra', s. 44-46; H.C., 'et-Te'âvünü'l-Harbi beyne'l-Arab ve'l-Ümem ed-Di- mokratiyye fi'l-Harbi'l-Mâdiyye', s. 47-49; Mahmud Azmî, 'Bilâdü'l-Arabiy- ye, Hülefâ' Tabî'iyyun li Düveli'd-Dimokratiyye', s. 50-53; Ahmed Muham­med İbrahim, 'Vahdetü't-Tekâlîd ed-Dimokratiyye hiye Siyâcü'l-Ümem el- Britaniyye el-Hürre', s. 54-62; 'Dimokratiyyetü Müluki'l-Arab Misâlün Ce- mîl li Esmâ Envâ' ed-Dimokratiyye', s. 63-64; Ali Edhem, 'Kıvâmü'd-Di- mokratiyye', s. 80-84; Zeki Tuleymât, 'el-Mesrah ve'd-Dimokratiyye', s. 85­90; 'el-İlm ve'l-Ulema' beyne'd-Dimokratiyye ve'd-Diktatoriyye', s. 104­109; Abdülhamid Abdülganî, 'Mesîrü'l-Mer'eti'l-Arabiyye beyne'd-Dimok- ratiyye ve'd-Diktatoriyye', s. 124-131; Hafız Afîfî Başa, 'Dimokratiyyetü Eş- râfi'l-İnciliz (English)', s. 132; Muhammed Hattâb Beg, 'ed-Dimokratiyye ve Nizamü'l-Ahzâb', s. 133-135.
[36]   Çağdaş Arap düşüncesinde liberalizm ve demokrasi tartışmaları hakkında ayrı­ca bkz. Anderson, Lisa, 'The Prospects for Democracy in the Arab World', Tel Aviv-1995, I, s. 59-71; John P. Entelis (ed.), Islam, Democracy, and the State in North Africa, Bloomington, Ind.-1997; Ghadbian, Najib, Democratizati- on and the Islamist Challenge in the Arab World, State, Culture, and Society in Arab North Africa, Boulder, Colo.-1997; Ibrahim, Saad Eddin, Egypt, Islam and Democracy: Twelve Critical Essays, Kahire-1996; Ivad, Luis, Tarihu'l-Fik- ri'l-Mısrî el-Hadîs min Asrı İsmail ilâ Sevreti 1919, el-Mebhâs el-Evvel: el-Hal- fiyyetü't-Tarihiyye, el-Cüz'ü's-Sânî: ed-Dimokratiyye ve'l-Ahzab, es-Sehâfe ve'r- Rekabe, Vadi'n-Nil, Kahire-1983; Kedourie, Elie, Democracy and Arab Poli­tical Culture, London-1994; Lowrie, Arthur L. (ed.), Islam, Democracy, The State and the West, A Round Table With Dr. Hasen Turabi, Transcribed by Maria Schone, Tampa, Florida-1993; Moussalli, Ahmad S., 'Hasen al-Tura- bi's Islamist Discourse on Democracy and Shura', Middle Eastern Studies, XXX, S. 1, s. 52-63, London-1994; Münsî, Salâhuddin, 'el-Fikru'l-Lîberâlî fi's-Seb'înât', Sadeddin İbrahim (ed.): el-Entelicensiya (Intelligentsia) el-Ara- biyye, el-Müsekkafûn ve's-Sulta içinde, Amman-1991, s. 499-519.
[37]    Nashabi, Hisham, 'Shaykh 'Abd al-Qadir al-Qabbani and Thamarat al-Fu- nun', Marwan R. Buheiry (ed.): Intellectual Life in the Arab East, 1890-1939 içinde, Beirut-1981, s. 90-91.
[38]   Kâsım Emin ve bu iki eseri hakkında bkz. Hâkî, Ahmed, 'Beyne Kâsım Emin ve Dük Darkur (Duc d'Horcourt)', Mecelletü's-Sekâfe, Yıl: 4, S. 173, s. 5-9, S. 175, s. 12-16, S. 177, s. 14-18, Kahire-1942; a.yz., 'Kâsım Emin el-Vata- nî', a.e., Yıl: 5, S. 227, s. 13-15, S. 229, s. 13-15, Kahire-1943; Hâkî, Ah­med, 'Sahâ'if min Târihinâ el-Kavmî: Kâsım Emin -er-Racül', Mecelletü'r-Ri- sâle, Yıl: 7, S. 292, s. 247-250, Kahire-1939; Akkâd, Abbas Mahmud, 'Kâ­sım Emin', a.e., Yıl: 11, S. 513, s. 341-344, Kahire-1943; Adams, Charles C., el-lslâm ve't-Tecdîd fî Mısr, çev. Abbas Mahmud, Kahire-ts., s. 222-231; Cündî, Enver el-, Hareketü Tahrîri'l-Mer'e fî Mizan el-lslâm, Kahire-ts., Dâ- ru'l-Ensâr; Emin, Kâsım, 'el-Mer'etü'l-Cedîde', Mecelletü'l-Hilâl, Yenayir 1949, s. 88-89, Kahire-1949; Emin, Osman, 'Mısır'da Rönesans: Muham­med Abduh ve Okulu', M.M. Şerif (ed.): lslâm Düştüncesi Tarihi içinde, çev. İhsan Durdu, İstanbul-1991, IV, s. 306-308; Esposito, John L., Islam and Politics, Syracuse, NY-1991, s. 51; Fehmî, Mahir Hasen, Kâsım Emin, Kahi- re-ts., Vezâretü's-Sekâfe ve'l-İrşad el-Kavmî; Gassick, Trevor J. Le, Major /
Themes in Modern Arabic Thought: An Anthology, Ann Arbor-1979, s. 29-41; Heykel, Muhammed Hüseyn, 'Kâsım Beg Emin', Terâcimu Mısriyye ve Gar- biyye içinde, Kahire-ts., Matbaatü Mısr ve Şirketü Müsaheme Mısriyye, s. 152-166; Hourani, Albert, Çağdast Arap Düstüncesi, 1798-1939, çev. Latif Bo­yacı, Hüseyin Yıldız, İstanbul-2000, s. 178-184; Hudayrî, Zeyneb Mahmud el-, Kâsım Emin: el-Mer'etü'l-Cedîde, Kahire-ts., Sînâ li'n-Neşr; Imâra, Mu­hammed, 'el-Fikrü'l-İctimâ'î li Kâsım Emin', Dirâsât İstirakîyye, Yıl: 6, S. 6, s. 83-90, Kahire-1977; a.yz., Kâsım Emin ve Tahrîrü'l-Mer'e, Kahire-ts., Dâ- ru'l-Hilâl; Imâra, Muhammed, 'Kâsım Emin ve Tahrîrü'l-Mer'e', Dirâsât İs­tirakîyye, Yıl: 6, S. 8, s. 66-77, Kahire-1977; Keşk, Muhammed Celal, Cehâ- lâtü Asri't-Tenvîr, Kırâ'etün fî Fikri Kâsım Emin ve Ali Abdürrâzık, Kahire- 1990; Kramers, J.H., 'Mısır' md., İslâm Ansiklopedisi, İstanbul-1979, VIII, s. 265; Muhâfıza, Ali, el-İtticâhâtü'l-Fikriyye inde'l-Arab fî Asri'n-Nehda, 1798-1914, Beyrut-1978, s. 183-199, 199; Sidhom, Samiha, Qasim Amin: The Liberation of Women, A Document in the History of Egyptian Feminism, Kahire-1992, X-XII (Çevirenin önsözü).
[39]   Abdülmelik, Enver, Filistin Sorunu ve Arap Birliği, çev. Adnan Cemgil, ys.- 1971, s. 321-328;
[40]   Adams, Charles C., el-İslâm ve't-Tecdîd fî Mısr, çev. Abbas Mahmud, Kahire- ts., s. 243-244; Cemel, Ahmed Abduh Hammude el-, el-Fikrü'l-Felsefî el-İs- lâmî fî Dirâsâti'l-Bâhisîn el-Mu'âsırîn fî Mısr, Câmi'atü'l-Ezher, Külliyyetü Usuliddîn, Kahire-1982, Yayımlanmamış doktora tezi, s. 330.
[41]    Salt, Jeremy, 'An Islamic Scholar-Activist: Mustafa al-Sibâ'î and the Islamic Movement in Syria 1945-1954', Journal of Arabic, Islamic and Middle Eas- tern Studies, 3, S. 1, s. 109, Malvern Vic (Australia)-1996.
[42]   Hoffman-Ladd, Valerie J., 'Ghazali, Zaynab al-', John L. Esposito (ed.): The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, Oxford-1995, II, s. 64-66; Şa'râvî, es-Seyyide Huda eş-, 'Safhatün min Zikrâyâti Za'îmeti'n-Nehdati'n- Nisâ'iyye: Keyfe Essestü el-İttihâd en-Nisâ'î?', Mecelletü'l-Hilâl, Mayu 1949, s. 85-87, Kahire-1949.
[43]   Bu konudaki bazı çalışmalar için bkz. Mecelletü'l-Hilâl, Yıl: 43, S. 1, s. 1- y
126, Kahire-1934, (Kadın özel sayısı); 'el-Mer'e beyne't-Tebezzül ve'l-Hi- câb', a,x, Yıl: 19, S. 1, s. 106-109, Kahire-1910; 'Kâsım Emin, Nasîru'l- Mer'eti'l-Müslime ve'd-Dâ'î ilâ Islâhi'l-Â'ile, Vülide Sene 1865 ve Tüvüffiye Sene 1908', a,x, Yıl: 16, S. 9, s. 506-516, Kahire-1908; 'el-Câmi'atü'l-Mıs- riyye ve'l-Lügatü'l-Arabiyye ve Ta'limü'l-Mer'e', a.e., Yıl: 18, S. 4, s. 235­237, Kahire-1910; Haddâd, Nikola el-, 'el-Mer'e ve'r-Racül fî Keffeteyi'l-Mi- zan', a-.e, Yıl: 53, S. 2, s. 242-249, Kahire-1945; Anber, Muhammed Abdur- rahim, 'el-Vad'ü'l-İctimâ'î li'l-Mer'e fi'l-İslâm', Mecelletü'r-Risâle, Yıl: 9, S. 442, s. 1535-1537, S. 443, s. 1569-1572, Kahire-1941; İbrahim, Zekeriyya, 'Kadiyyetü'l-Mer'e!', a..e, Yıl: 12, S. 590, s. 950-951, Kahire-1944; Şarkâvî, Mahmud eş-, 'el-Mer'etü'l-Arabiyye min Rifâ'a et-Tahtâvî ilâ Ali Mübârek', a..e, Yıl: 21, S. 1070, s. 14-16, Kahire-1964; 'el-Farku'l-Aklî beyne'r-Racül ve'l-Mer'e', Mecelletü'l-Muktataf, XV, s. 376-383; 'el-Mer'e fi'l-İslâm', a.e., XXVI, s. 372, 1901; Halîl, Osman Muhammed, 'Talik alâ Makâli Eseri'l- Mer'e fî Hayât eş-Şeyh Muhammed Abduh li'l-Üstâz Osman Emin', a.e., V, S. 190, s. 301-303, Kahire-1937; Şümeyyil, Şiblî, 'el-Mer'e ve'r-Racül ve Hel Yetesâviyân, Reddün', a.e., XII, s. 50-59, 1887; Sa'd, Halîl, 'el-Mer'e ve'r- Racül ve Hel Yetesâviyân, Îdâh', a,.e., VII, s. 107-108, 1887; Hûrî, Vedi' Efendi el-, 'Hukûku'l-Mer'e', a.e, VII, s. 17-22, 1882; Imâra, Muhammed, el-lslâm ve'l-Mer'e fî Ra'yi'l-lmâm Muhammed Abduh, Kahire-ts., Dâru'l- Hilâl; 'el-Mer'e, Mâdîhâ-Hâdıruhâ-Müstakbelühâ', Mecelletü'l-Usûr, I, S. 3, s. 271-274, Kahire-1927; Ferec, es-Seyyid Ahmed, el-Mü'âmere ale'l- Mer'eti'l-Müslime, Tarih ve Vesâ'ik, Mansûra-1986; Karvî, Nu'ayme, 'Eydiyo- liyyetü (İdeology) Tahrîri'l-Mer'e', Mecelletü'l-Fikr, Yıl: 21, S. 3, s. 104-110, Tunus-1975; Kutub, Muhammed, Kadiyyetü Tahrîri'l-Mer'e, Kahire-1991; Matar, Emire Hilmi, 'Difâ' ani'l-Mer'eti'l-Cedîde', Mecelletü'l-Fikri'l- Mu'âsır, S. 34, s. 88-92, Kahire-1967; Şalk, Ali, Halim Berekât vdğr.: el- Mer'e ve Devruhâ fî Hareketi'l-Vahdeti'l-Arabiyye, Buhûs ve Münâkaştâtü'n- Nedvet el-Fikriyye elletî Nazzamahâ Merkezü Dirâsâti'l-Vahdeti'l-Arabiyye, Beyrut-1986; Şefik, Emine, 'Meşâkilü Ta'limi'l-Mer'e fî Mısr', Dirâsât lşti- rakîyye, Yıl: 3, S. 8, s. 11-17, Kahire-1974; 'el-İslâm ve Tahrîrü'l-Mer'e', a.e., Yıl: 12, S. 2, s. 59-64, Kahire-1983; İbrahim, Fatıma Ahmed, 'et-Tehayyüzâ- tü'r-Ric'iyye Teterâca'u Emâme Nidâli'l-Mer'et es-Su'ûdiyye', a.e., Yıl: 15, S. 5, s. 36-39, Kahire-1986; Meghdessian, S. R., The Status of the Arab Woman: A Select Bibliography, London-1980; Baron, Beth, The Women's Awakening in Egypt: Culture, Society, and the Press, New Haven-1994; Haddâd, Yvonne Y., 'Islam, Women and Revolution in Twentieth-Century Arab Thought', The Muslim World, LXXIV, S. 3-4, s. 137-160, Hartford, Conn-1984.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.