BİLİM ve DÜŞÜNCE’de NE DURUMDAYIZ?
Ord. Prof.Dr. Ali Fuat Başgil (Ölümü: 1967), yüksek
öğrenimini ve doktora diplomasını Avrupa’da almış, Ankara ve İstanbul
Üniversiteleri’ne uzun yıllar hoca olarak hizmet etmiştir. Bunun yanı sıra; çağdaş
düşünce, bilim ve siyaset tarihimizin EN ÖNEMLİ, EN ÜRETKEN, EN ÇALIŞKAN ve ülkemizin
EN YÜKSEK MAKAMLARINDA BULUNMUŞ şahsiyetlerinden biridir.
Bu kadar parlak hayat hikayesine sahip olan bir
bilgin ve düşünürün bir tür İTİRAF MAHİYETİNDE OLAN bazı tespitlerini sizlerle
paylaşmak istiyorum:
‘(Türkiye’de) Her hangi bir sahada, yarının ilim
tarihine intikal edecek bana kaç eser gösterebilirsiniz?’
‘Ben, kendi saham olan Hukuk, siyasî ve idarî ilimler
sahasında, birkaç değil, bir tek eser yoktur, diyorum. Siz vardır, derseniz,
gösteriniz’
‘Ben de biliyorum, her sene binlerce eser intişar
etmektedir. Fakat ben size, kopya sanatından bahsetmiyorum; insanlığın ilmine,
sanat, felsefe, tekniğine bir zerre ilâve etmiş, insanlığın müşterek bilgi ve
sanat hazinesine bir hisse katmış eser soruyorum…’
‘Kendim de dahil olduğum halde, birer karış
kalınlığındaki eserler ile övünenlerimizin yaptığı Garp müelliflerinden
çalınmış, ustalıklı birer kopyadan başka bir şey midir? Bunlar mı yarının ilim
tarihinde yer tutacak eserlerimiz. Hakikatler olduğu gibi söylenince pek acı
geliyor değil mi?’
‘Yüksek şahsiyetlerin gölgesine sığınıp da tafra
atmak ve herkesi susturmak kolaydır. Güç olan, sorduğum suallere cevap
vermektir…’
(Bakınız: Ali Fuad Başgil, İlmin Işığında Günün
Meseleleri, Derleyenler: Ali Hatiboğlu, İsmail Dayı, İstanbul-1960, Yağmur
Yayınları, s.141-142).
Değerli dostlarım!
Yukarıdaki satırlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkemizde, İLİM ve DÜŞÜNCEDEKİ PERİŞANLIĞIMIZI bu
kadar YİĞİTÇE İFADE EDEBİLEN, kaç kişi vardır dersiniz?
Yukarıdaki cümleler, Ali Fuad Başgil’in 23.07.1960
tarihinde Yeni Sabah Gazetesi’nde yayımladığı bir makalede yer almaktadır.
Aradan, yaklaşık ELLİ ÜÇ YIL geçti. Bilim ve düşünce alanında ne kadar mesafe
aldık acaba?
Aynı soruları bugün sorsak, cevabımız ne olur acaba?
Başgil’in cümlelerine lütfen dikkat buyurunuz. Herkes
böyle ifadeler kullanamaz. Herkes, bu kadar YİĞİTÇE KENDİSİ ve MESLEKTAŞLARIYLA
HESAPLAŞAMAZ. Herkes, bu kadar acı, bu kadar sert, bu kadar açık ve bu kadar
doğru görüşler ileri sürmeye cesaret edemez.
İşte bundan dolayıdır ki Ali Fuad Başgil, benim
nazarımda, YİĞİT ADAM’dır. Yiğit adamın ta kendisidir. Zira, YİĞİT ADAM; sadece
savaş meydanlarında cengaverlik yapan değil, ondan çok daha fazla KENDİSİYLE
YÜZLEŞEBİLEN, EN SEVDİKLERİNİ BİLE ELEŞTİRİ SÜZGECİNDEN GEÇİREBİLEN,
HAKİKATLERİ GİZLEYEREK kendisine ve milletine YALAN SÖYLEMEYEN, TOPLUMUNA BU
YOLLA KATKIDA BULUNAN İNSANDIR.
ALİ FUAD BAŞGİL, ne kadar dürüst, ne kadar yiğit, ne
kadar açık, değil mi?
Ben, onun kadar YİĞİT DEĞİLİM MALESEF. Onun kadar
bilgi sahibi olmadığım gibi düşünce derinliğim de yok. Onun gibi büyük
tecrübelere sahip de değilim. Bundan dolayı, onun kadar güçlü cümleler
kuramıyorum, tespitler yapamıyorum.
Tek yapabildiğim, SORULAR SORMAK. ÇOĞUNUN CEVABINI BİLMEDİĞİM
SORULAR SORMAK. Aklıma gelen, sorular üzerinde düşünmek. Mesela şöyle sorular
geliyor aklıma:
Herkese yalan söyleyenler var mı yok mu bilim ve
düşünce hayatımızda?
Çalışmalarında hırsızlık yapmalarına rağmen yeryüzünün
en dürüst bilim ve düşün insanı olarak tafra satanlar var mı yok mu bilim ve
düşünce hayatımızda?
İntihalcilikle meşhur olmalarına rağmen devletimizin
en üst yönetimine gelenler var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Yapmadıklarını yapmış, yaptıklarını yapmamış gösterenler
var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Sadece yaşadığı dönemin bilim ve fikir hayatını değil
ülkemizin geleceğini de karatmak için elinden geleni yapanlar var mı yok mu
bilim ve düşünce hayatımızda?
Yayımladıkları hatıralarda bile YALAN SÖYLEMEKTEN
ÇEKİNMEYEN BÖYYÜK İLAHİYATÇILAR var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Yabancı dilde yazılmış kitapları ya da makaleleri
özetleyip ÖZGÜN ÇALIŞMA DİYE SUNANLAR var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Hırsızların hırsızlarla ittifak kurduğu bir düzen var
mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Hırsızlık ve yolsuzluğu İBADET SAYANLAR var mı yok mu
bilim ve düşünce hayatımızda?
Dinini, ilmini, ahlakını, şerefini, tarihini,
vatanını, milletini ÇIKAR UĞRUNA AYAKLAR ALTINA ALANLAR var mı yok mu bilim ve
düşünce hayatımızda?
Kayırmacılık var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Çeteleşme var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Akademik kadroları; tarikatlara, cemaatlara,
partilere, ideolojilere, etnik gruplara peşkeş çekmek var mı yok mu bilim ve
düşünce hayatımızda?
Hakiki alimleri cahil, cahilleri ise hakiki alim
gösterecek kadar insafsız ve iz’ansız bireyler var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Rüşvetle iş yapanlar var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Yolsuz bireyler var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Bir tek bilimsel makale bile yazmadan HADİS PROFESÖRÜ
olan var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
İnternetten Arapça metinleri indirip kendi adına
yayımlayan ve bu yayınlarla akademik ünvanlar alan İslam felsefecileri ve mantıkçılar
var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Bütün çalışmaları hırsızlık mahsulü olan BÖYYÜK HAVUZ
FETVACISI var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Çocuklarının ve torunlarının üniversitelerde kadro
alabilmesi için rüşvet veren ve yolsuzluk yapan BÖYYÜK HAVUZ FETVACISI var mı
yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
BEŞİK ÜLEMASI’nın BENZERİ YÜZLERCE TÜREDİ BİLGİN ve
DÜŞÜNÜR var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Öğrencilerini, şahsi çıkarları için kullanmaktan
başka bir şey düşünmeyenler var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Vakıf hortumcusu BÖYYÜK HAVUZ FETVACISI’na TAPACAK
KADAR SAYGI ve SEVGİ DUYAN BESLEMELER var mı yok mu bilim ve düşünce
hayatımızda?
Bir tek bilimsel makale bile yazmadan BÖLÜM BAŞKANI,
DEKAN veya REKTÖR olanlar var mı yok mu bilim ve düşünce hayatımızda?
Değerli Dostlarım!
Üzgünüm, çok üzgünüm ki sorduğum soruların
cevaplarını ben de bilmiyorum. Sadece aklıma gelen soruları dile getiriyorum.
Soruların cevaplarını bilseydim veya bu konularda tecrübe sahibi olsaydım,
belki de bu kadar açık sorular soramazdım.
Malum ya, ‘CAHİL, CESUR OLUR’ derler.
Benimkisi bu kabildendir.
Sürçi lisan ettiysem affola.
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.