4 Eylül 2013 Çarşamba

KARTPOSTAL KOLEKSİYONUM




KARTPOSTALLAR
Yıllardır fotoğraf çekme merakım var. Önceleri, pek çok kişinin yaptığı gibi, bir anımı kayıt altına almak için resim çekerdim, akademik hayata başladıktan sonra bunun yanı sıra ilmi amaçlarla da fotograf makinamı sık sık kullanır oldum. Şu yalan dünyada bir halt olamadım, Rabbımın verdiği imkanları iyi kullanamadım, hiç olmazsa birkaç resim çekip bir şeyleri kayıt altına alırsam belki ülkeme bir hizmetim olur diye düşünmeye başladım. Bu amaçla, Türkiye içinde ve dışında milyonlarca (mübalağa etmiyorum MİLYONLARCA) fotograf çektim.
Elimdeki fotograf makinaları çok kaliteli olmadı hiçbir zaman. Ayrıca resim sanatını da bilmiyorum. Bunlara ilaveten çoğu zaman iyi resim çekmek için vaktim de olmuyor. İşte bu açıklarımı kapatmak için, kartpostallara daldım. Herhalde bu amaçla ilk kez kartpostal satın almaya başlayalı yirmi yıl olmuştur. Gel zaman git zaman, nasip oldu Türkiye içinde onlarca şehri gezme fırsatı buldum. Dünyada adı anılan ülkelerin yarısından fazlasını gezdim, nüfus ve coğrafya itibariyle yeryüzünün en büyüğü sayılan ülkelerin çoğunda da az veya çok bulundum.
Ülkemizde gittiğim her şehirde ve ziyaret ettiğim her ülkede ilk yaptığım şeylerden biri kartpostal satın almak olmuştur. Fırsat buldukça kırtasiyelere ve turistik eşya satan yerlere uğrayıp kartpostal satın aldım, alıyorum. Böylece koleksiyon adını vermek doğru olmaz ama, Türkiye ve başka ülkelerle ilgili binlerce kartpostal biriktirdim.
Genel olarak kartpostallar sadece resim açısından değil, bir yerin veya nesnenin tarihi, sanatsal ve turistik değeri için de çok önemlidir. Hatta bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ve kültüre bakışını bile kartpostallara bakarak anlayabilirsiniz.
Söz gelimi bizim ülkemizde kartpostallarda genellikle TÜRK İNSANI YOKTUR, biliyor musunuz? BUNA HİÇ DİKKAT ETTİNİZ Mİ BENİM SEVGİLİ DOSTLARIM?
Her yıl milyonlarca insan ülkemizi turistik amaçla ziyaret ediyor, ama o yabancılara sen kendi insanının giyimi, kuşamı, ahlakı, davranışı, yüz hatları, sevinci, üzüntüsü, çocuğu, genci, yaşlısı, köylüsü ve şehirlisi hakkında hiçbir hatıra sunamıyorsun. Kartpostallarımızın durumuyla, ülkemiz siyasetçilerinin, insanımıza ve sorunlarına olan kayıtsızlıkları nasıl da birbiriyle örtüşüyor değil mi?
Yine ilkemizdeki kartpostallarda, meşhur camiler ve tarihi binalar hariç, asırlardır binlerce insanın emekleriyle oluşturulan sanatlarımızın da hemen hemen hiçbir yeri yoktur. Söz gelimi bu kartpostallarda, -istisnalar hariç- genel olarak ne tezhib vardır, ne hat vardır, ne medrese vardır, ne eski el yazmaları vardır, ne kitap sanatı vardır, ne de camilerin iç tezyinatı vardır..
Ne var peki bizim kartpostallarda? Cami ve medrese gibi yerlerin umumiyetle yukarıdan çekilmiş resimleri vardır.
Hayret ediyorsunuz değil mi?
Ben de hayret makamındayım yıllardır.
Kusuruma bakmayınız, benim işim sizi şaşırtmak.
Sizi MANYAK ETMEKLE GÖREVLENDİRİLMİŞ BİR ADAMIM BEN.
Bizim kartpostallarda en meşhur olan eserler hariç, esasen tarihimiz bütünüyle yok sayılmıştır. İstanbul’da kartpostal olacak binlerce bina, manzara, meydan, süsleme vs. olmasına rağmen, bunların çok büyük bir kısmını bu kartpostallarda bulamazsınız.
Kartpostallar, başka açılardan da önemlidir. İlgili şehir veya ülkede yaşayanların ve kartpostalları basanların zihniyet dünyalarının yanı sıra, resmin ait olduğu bölgenin teknolojik gelişme seviyesi, posta teşkilatı, insanların mektuplaşma alışkanlığına sahip olup olup olmadığı gibi konular için de çok önemli veriler sunarlar. Mesela vaktiyle, İran’dan satın aldığım bazı kartpostalların arka yüzünün büyük bir kısmını adres, telefon vs. ile doldurmuşlar, neredeyse size yazı yazacak yer bırakmamışlar. Böyle bir kartpostal bana bir makale yazacak kadar çok bilgi sunuyor..
Elbette geriye doğru gittiğimizde karpostallar; basıldığı ülkedeki resim sanatının gelişimi, fotografçıların kalitesi, kağıtçılık tarihi, eğer üzerinde pul varsa pul ve postacılık tarihi, şayet üzerinde yazı varsa yazan kişinin hayatı gibi hususlar açısından da son derece önemlidir.
Hülasa kartpostal biriktirmek benim hobilerimden biridir. Zaman zaman onları karıştırmaktan da büyük zevk alırım. Bazıları sıradandır, ama bazıları belki de hiç kimsede bulunmayacak kadar değerlidir.
Bu kadar önemli olduğuna göre, ülkemizde bazı kurumların kartpostal koleksiyonu yapması ve bunları araştırmaya açması lazım değil mi?
Lazımdır efendim, lazımdır. Ama böyle bir kurum, -bildiğim kadarıyla- mevcut değildir.
Neden mi böyle bir kurum yok?
Çünkü ülkemizi idare eden bazı zatların ülkemizin arşiv ve el yazması siyasetini belirlemek üzere görevlendirdiği kişilerin böyle işlere kafaları basmaz. Belki de bu gibi bireyleri kasden getiriyorlar böyle yerlere..
İyi ve vasıflı insanı görev getirmek ancak ve ancak iyi ve vasıflı insanların başarabileği iştir. Ben adamın adam olduğunu birlikte çalıştığı ve göreve getirdiği kişilerden anlarım.. Falan adam büyük adam, ama malesef göreve getirdiği feşmekan bürokrat kötü diyerek kimse kendisini avutmasın.. Esas kötü olan sizin büyük adam dediğinizdir.
Bir de ülkemizi idare edenlerin büyük bir kısmı şu sıralar çok meşguller. Malum Mısır’ı fethettiler, Suriye’den kafirleri defedip bir daha oraya gavur ayağının değmemesini sağladılar.. Daha başka başarıları da var. Öyle kartpostallar gibi lüzumsuz işlere ayıracak vakitleri yok.
Ha..Unutmuşum..
Yöneticilerimiz bir de şu sıralar ilahiyat fakültelerinden felsefe derslerini kaldırmakla meşguller. Tarihe büyük bir iz bırakmak istiyorlar, bunu başarabilmek için ise kırk yıl düşünüp böyle bir karar almışlar. İNSANLIK TARİHİ, İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDEN FELSEFEYİ KALDIRDILAR DİYE bizim tosunların isimlerini ALTIN HARFLERLE YAZACAKMIŞ..
Bundan dolayı çok heyecanlılar.
Bilemem sonuç ne olur?..
Fakat ben yine de tarihi birikimime dayanarak ikaz edeyim:
Vaktiyle, Kabe’ye alternatif olsun diye Ebrehe Yemen’de bir bina yaptırmış. Arabın biri de gitmiş bu binanın ortasına pislemiş. Tarihte böyle garip vakalar var.
Sizin ALTIN HARFLERLE ADINIZI YAZDIRDIĞINIZ TARİH KİTABININ ORTASINA TÜRK’ÜN BİRİ GİDİP PİSLEYEBİLİR.
Haberiniz olsun benim aziz tosunlarım. Aklınızı başınıza alınız!
Söylemesi benden.
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler..
Harun Anay/05.09.2013.
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.