KARTPOSTALLAR
Yıllardır fotoğraf çekme merakım var. Önceleri, pek çok kişinin yaptığı gibi, bir anımı kayıt altına almak için resim çekerdim, akademik hayata başladıktan sonra bunun yanı sıra ilmi amaçlarla da fotograf makinamı sık sık kullanır oldum. Şu yalan dünyada bir halt olamadım, Rabbımın verdiği imkanları iyi kullanamadım, hiç olmazsa birkaç resim çekip bir şeyleri kayıt altına alırsam belki ülkeme bir hizmetim olur diye düşünmeye başladım. Bu amaçla, Türkiye içinde ve dışında milyonlarca (mübalağa etmiyorum MİLYONLARCA) fotograf çektim.
Yıllardır fotoğraf çekme merakım var. Önceleri, pek çok kişinin yaptığı gibi, bir anımı kayıt altına almak için resim çekerdim, akademik hayata başladıktan sonra bunun yanı sıra ilmi amaçlarla da fotograf makinamı sık sık kullanır oldum. Şu yalan dünyada bir halt olamadım, Rabbımın verdiği imkanları iyi kullanamadım, hiç olmazsa birkaç resim çekip bir şeyleri kayıt altına alırsam belki ülkeme bir hizmetim olur diye düşünmeye başladım. Bu amaçla, Türkiye içinde ve dışında milyonlarca (mübalağa etmiyorum MİLYONLARCA) fotograf çektim.
Elimdeki fotograf
makinaları çok kaliteli olmadı hiçbir zaman. Ayrıca resim sanatını da
bilmiyorum. Bunlara ilaveten çoğu zaman iyi resim çekmek için vaktim de
olmuyor. İşte bu açıklarımı kapatmak için, kartpostallara daldım. Herhalde bu
amaçla ilk kez kartpostal satın almaya başlayalı yirmi yıl olmuştur. Gel zaman
git zaman, nasip oldu Türkiye içinde onlarca şehri gezme fırsatı buldum.
Dünyada adı anılan ülkelerin yarısından fazlasını gezdim, nüfus ve coğrafya itibariyle
yeryüzünün en büyüğü sayılan ülkelerin çoğunda da az veya çok bulundum.
Ülkemizde gittiğim her
şehirde ve ziyaret ettiğim her ülkede ilk yaptığım şeylerden biri kartpostal
satın almak olmuştur. Fırsat buldukça kırtasiyelere ve turistik eşya satan yerlere
uğrayıp kartpostal satın aldım, alıyorum. Böylece koleksiyon adını vermek doğru
olmaz ama, Türkiye ve başka ülkelerle ilgili binlerce kartpostal biriktirdim.
Genel olarak
kartpostallar sadece resim açısından değil, bir yerin veya nesnenin tarihi, sanatsal
ve turistik değeri için de çok önemlidir. Hatta bir ülkenin gelişmişlik düzeyi
ve kültüre bakışını bile kartpostallara bakarak anlayabilirsiniz.
Söz gelimi bizim
ülkemizde kartpostallarda genellikle TÜRK İNSANI YOKTUR, biliyor musunuz? BUNA
HİÇ DİKKAT ETTİNİZ Mİ BENİM SEVGİLİ DOSTLARIM?
Her yıl milyonlarca insan
ülkemizi turistik amaçla ziyaret ediyor, ama o yabancılara sen kendi insanının
giyimi, kuşamı, ahlakı, davranışı, yüz hatları, sevinci, üzüntüsü, çocuğu,
genci, yaşlısı, köylüsü ve şehirlisi hakkında hiçbir hatıra sunamıyorsun.
Kartpostallarımızın durumuyla, ülkemiz siyasetçilerinin, insanımıza ve
sorunlarına olan kayıtsızlıkları nasıl da birbiriyle örtüşüyor değil mi?
Yine ilkemizdeki
kartpostallarda, meşhur camiler ve tarihi binalar hariç, asırlardır binlerce
insanın emekleriyle oluşturulan sanatlarımızın da hemen hemen hiçbir yeri
yoktur. Söz gelimi bu kartpostallarda, -istisnalar hariç- genel olarak ne
tezhib vardır, ne hat vardır, ne medrese vardır, ne eski el yazmaları vardır,
ne kitap sanatı vardır, ne de camilerin iç tezyinatı vardır..
Ne var peki bizim
kartpostallarda? Cami ve medrese gibi yerlerin umumiyetle yukarıdan çekilmiş
resimleri vardır.
Hayret ediyorsunuz değil
mi?
Ben de hayret
makamındayım yıllardır.
Kusuruma bakmayınız,
benim işim sizi şaşırtmak.
Sizi MANYAK ETMEKLE
GÖREVLENDİRİLMİŞ BİR ADAMIM BEN.
Bizim kartpostallarda en
meşhur olan eserler hariç, esasen tarihimiz bütünüyle yok sayılmıştır.
İstanbul’da kartpostal olacak binlerce bina, manzara, meydan, süsleme vs. olmasına
rağmen, bunların çok büyük bir kısmını bu kartpostallarda bulamazsınız.
Kartpostallar, başka
açılardan da önemlidir. İlgili şehir veya ülkede yaşayanların ve kartpostalları
basanların zihniyet dünyalarının yanı sıra, resmin ait olduğu bölgenin
teknolojik gelişme seviyesi, posta teşkilatı, insanların mektuplaşma
alışkanlığına sahip olup olup olmadığı gibi konular için de çok önemli veriler
sunarlar. Mesela vaktiyle, İran’dan satın aldığım bazı kartpostalların arka
yüzünün büyük bir kısmını adres, telefon vs. ile doldurmuşlar, neredeyse size
yazı yazacak yer bırakmamışlar. Böyle bir kartpostal bana bir makale yazacak
kadar çok bilgi sunuyor..
Elbette geriye doğru
gittiğimizde karpostallar; basıldığı ülkedeki resim sanatının gelişimi,
fotografçıların kalitesi, kağıtçılık tarihi, eğer üzerinde pul varsa pul ve
postacılık tarihi, şayet üzerinde yazı varsa yazan kişinin hayatı gibi hususlar
açısından da son derece önemlidir.
Hülasa kartpostal biriktirmek
benim hobilerimden biridir. Zaman zaman onları karıştırmaktan da büyük zevk
alırım. Bazıları sıradandır, ama bazıları belki de hiç kimsede bulunmayacak
kadar değerlidir.
Bu kadar önemli olduğuna
göre, ülkemizde bazı kurumların kartpostal koleksiyonu yapması ve bunları
araştırmaya açması lazım değil mi?
Lazımdır efendim, lazımdır. Ama böyle bir kurum, -bildiğim kadarıyla- mevcut değildir.
Lazımdır efendim, lazımdır. Ama böyle bir kurum, -bildiğim kadarıyla- mevcut değildir.
Neden mi böyle bir kurum
yok?
Çünkü ülkemizi idare eden
bazı zatların ülkemizin arşiv ve el yazması siyasetini belirlemek üzere
görevlendirdiği kişilerin böyle işlere kafaları basmaz. Belki de bu gibi
bireyleri kasden getiriyorlar böyle yerlere..
İyi ve vasıflı insanı
görev getirmek ancak ve ancak iyi ve vasıflı insanların başarabileği iştir. Ben
adamın adam olduğunu birlikte çalıştığı ve göreve getirdiği kişilerden
anlarım.. Falan adam büyük adam, ama malesef göreve getirdiği feşmekan bürokrat
kötü diyerek kimse kendisini avutmasın.. Esas kötü olan sizin büyük adam
dediğinizdir.
Bir de ülkemizi idare
edenlerin büyük bir kısmı şu sıralar çok meşguller. Malum Mısır’ı fethettiler,
Suriye’den kafirleri defedip bir daha oraya gavur ayağının değmemesini
sağladılar.. Daha başka başarıları da var. Öyle kartpostallar gibi lüzumsuz
işlere ayıracak vakitleri yok.
Ha..Unutmuşum..
Yöneticilerimiz bir de şu
sıralar ilahiyat fakültelerinden felsefe derslerini kaldırmakla meşguller.
Tarihe büyük bir iz bırakmak istiyorlar, bunu başarabilmek için ise kırk yıl
düşünüp böyle bir karar almışlar. İNSANLIK TARİHİ, İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDEN
FELSEFEYİ KALDIRDILAR DİYE bizim tosunların isimlerini ALTIN HARFLERLE
YAZACAKMIŞ..
Bundan dolayı çok
heyecanlılar.
Bilemem sonuç ne olur?..
Fakat ben yine de tarihi
birikimime dayanarak ikaz edeyim:
Vaktiyle, Kabe’ye
alternatif olsun diye Ebrehe Yemen’de bir bina yaptırmış. Arabın biri de gitmiş
bu binanın ortasına pislemiş. Tarihte böyle garip vakalar var.
Sizin ALTIN HARFLERLE
ADINIZI YAZDIRDIĞINIZ TARİH KİTABININ ORTASINA TÜRK’ÜN BİRİ GİDİP PİSLEYEBİLİR.
Haberiniz olsun benim
aziz tosunlarım. Aklınızı başınıza alınız!
Söylemesi benden.
Görelim Mevla neyler,
neylerse güzel eyler..
Harun Anay/05.09.2013.
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.