16 Eylül 2013 Pazartesi

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(11)



ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(11)

11-‘Sayın Prof.Dr. Abuziddin Berberoğlu Hazretleri, ilahiyatçıların Arapça’yı yeteri kadar bilmediklerini, öğrencilerine de öğretemediklerini, bundan dalayı da din alimi yetiştiremediklerini, Arapça derslerinin saat ve kredileri arttırılırsa bu eksikliğin giderileceğini iddia ediyorsunuz. BURADA beş tane HÜKÜM VAR, BUNLARIN HER BİRİNİ TEKER TEKER İSPAT ETMEKLE YÜKÜMLÜSÜNÜZ. Bu işler şakaya gelmez, ilim demek araştırma demektir, bilimsel araştırma olmadan böyle cümleler kurmak bilim dışılıktır, cahilliktir, akılsızlıktır, çağdışılıktır, hem kendimizin ve hem de insanlığın birikiminden istifade etmemektir, ayrıca söyleyenin erdemsizliğini gösterir, hakkında konuştuğunuz kurum ve kişilere hakeret ettiğiniz için de sizin iftiracı ve yalancı olduğunuzu ispat eder. Sizin gibi gocccaman bir âlim nasıl olur da böyle temelsiz cümleler kurar? Kendinizden ve söylediklerinizden utanmıyorsanız, sizi adam sananlardan utanın, yazıklar olsun size! Kepaze adam!’ diye dindarımsı bilim ve akıl düşmanına çıkışınca şöyle cevap verir:

-‘Sen kimsin de ilahiyat fakültelerini savunuyorsun? Senin babanın malı mı? Bahsettiğin hocaları ben besliyorum. Onların öğrencilerinin çoraplarını bile ben veriyorum. Sana yazıklar olsun! Atalarımız Arapça’yı yüzlerce yıldır nasıl öğretiyorsa ben de öyle öğretiyorum. İlahiyat hocalarının ise kafaları çok karışık, doğruluğu ispat edilmiş eski Arapça yöntemlerle değil ne olduğu belli olmayan bid’at yollarla Arapça öğretmeye kalkıyorlar. Bu büyük günahlar arasında sayılabilecek bir suçtur. Bunun farkına vardığım için, ilahiyat fakültelerinin ALTINI OYMAYI DİNİ BİR VAZİFE KABUL EDİYORUM. Bu fakülteler ya benim dediğim gibi olacak, ya da kapanacak. Arapça’yı ben namazında niyazında olan dedemden öğrendim. Sen ise müsteşriklerden öğrendin. İlim, fem-i muhsin ile alınmalı, senin Arapça öğrendiğin adamın ağzı da şarap kokuyordur. Sorduğun sorular zaten senin ne mal olduğunu gösteriyor. İspat da neymiş? Dil öğretmek için kafirlerin yaptığı gibi yapmaya mecbur muyuz? Ayrıca biz, Arapça’yı kimsenin bilmediği bir yöntemle öğretiyoruz. Doğrudan kadınlar ve erkekler arasında ilişki kurdurarak Arapça öğretiyoruz. İnsanları birbiriyle tanıştırıyoruz. Biraz daha iyi bilen ötekine dilini kullanarak Arapça öğretiyor. Ne demiş atalarımız: ‘DİL, DİLE DEĞMEYİNCE DİL ÖĞRENİLMEZ’. Anladın mı şimdi kafir! Bana yaptığın hakaretleri ise senin toyluğuna yorumluyorum, inşallah sen de hidayete ereceksin. Arada sırada gel buraya, akşamları yemek de çıkar bizde, çok kişi gelir, onlardan da ilim öğren, belki sana da hidayet nasip olur.’; 

Harun Anay/16.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
twitter.com/HarunAnay
-----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.