9 Eylül 2013 Pazartesi

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ (3-4)

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ (3-4)

 3-‘Yav, kusura bakma da, İslam Hukuku’nu başka hukuk sistemleriyle mukayese eden tuğla gibi bir kitap müsveddesi bastırdın. Senin meşhur olmana sebep olan bu kitap, BAŞTAN BAŞA İNTİHAL. Niye başkalarının bilgi ve düşüncelerini çalıp bizim insanımızı aldatıyorsun? Bu yaptığın doğru mu? Kim sana bu yetkiyi verdi? HİÇ Mİ SENDE UTANMA YOK? Acaba sen, arlanma denil...en şeyle hiç karşılaştın mı? Nasıl insan içine çıkıyorsun bu yaptıklarınla?’ diye dindarımsıya sorduğunuz zaman şöyle cevap verir:

-‘Hikmet mü’minin yitiğidir. Bu bizim dinimizin gereğidir. Dolayısıyla nerede olursa olsun, kim tarafından yazılırsa yazılsın gördüğüm her bilgiyi alıp kullanırım. Bunu bana Allahu Azimüşşan emr etti. Bu bilgileri alırken kimseye de sormak mecmuriyetim yoktur, zira her bilginin sahibi Allah’tır. Allah’ın bize veridiği bilgiyi alırken kimseye hesap vermek mecburiyetimiz yoktur. BENİM BAŞKASINDAN ALDIĞIM BİLGİLER yeter ki mü’minlere YARARLI OLSUN. Ayrıca BEN O DEDİĞİN BİLGİLERİ BAŞKALARININ ESERLERİNDEN Allah rızası için alırken, BÜYÜK EMEKLER HARCADIM, GÜNLERCE ÇALIŞTIM, YAZDIM, TERCÜME ETTİM. İslam dini, alın terinizle geçinin diye emrediyor, bu emre uyduğum için bana emeğimin karşılğını verdi, binlerce insan tarafından büyük fakih olarak tanınıyorum. 

 SEN KİMSİN? NASIL OLUR DA ALLAH’IN LÜTFUNUN HESABINI BENDEN SORARSIN? Senin hakkında bir tekfir fetvası verirsem toplum içine çıkamazsın, aklını başına topla, böyle işlere karışma!

4-‘Sınav sırasında kopya çektiğini yakaladım, seni disipline vermeyip bir daha yapmaman için seni uyardım. Daha sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi sana iyi mualeme ettim. Dönem sonu sınavlarında da biraz sen çalıştın, biraz da ben müsamaha ile kağıdını okudum. Maksadım senin moralini bozmamak ve bu ülkeye hizmet etmen için sana yardımcı olmaktı. Nihayet benim dersimden geçtin. Sonra fakülteden mezun oldun. Sonra duydum ki benim hakkımda şöyle kötü adam, böyle kötü hoca, şunları anlamaz falan diye laflar ediyor muşsun. Bu yaptığın ayıp değil mi? Hiç mi sende sıkılma yok? Senin beni değerlendirmek için kapasiten yeterli midir? Hangi birikimin var böyle lafları etmeye?, Sorumluluk duygusu senin yanından hiç geçmedi mi?’ diye dindarımsıya sorduğunuz zaman şöyle cevap verir:

-‘Bir kere sen hiç bir dini gruptan değilsin, böyle birinin İslam’a inanması söz konusu olamaz. Dolayısıyla kafir bir insanın hiç bir dediğini bir müslüman olarak dikkate alma mecburiyetim yoktur. Kopya dediğin konu ise benim imanımın gereğidir. Kafir bir insanı aldatmak, onun verdiği bilgileri öğrenmemeyi ben dinimin gereği sayıyorum. Ayrıca müslüman olmayan bir insan hakkında yalan söylemek, ona iftira atmak, onu toplumda küçük düşürmeye çalışmak, onunla mücadele ederken her türlü yalanı söylemeyi de bana dinim emrediyor. Ayrıca din büyüklerimiz bize, saçı dökük olan insanların asla mü’min olamayacaklarına dair ledünni bilgiler ulaştırdılar. Bu yüzden de senin mü’min olmadığını, iyi bir ilim adamı olmadığını, kötü bir hoca olduğunu, hiçbir sözüne güvenilemeyeceğini, yazdıklarının hiç bir ilmi kıymetinin olmadığını SENİ GÖRÜR GÖRMEZ ANLADIM.’
Harun Anay/10.09.2/2013.
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.