16 Eylül 2013 Pazartesi

TALİBAN ZİHNİYETİ’NİN HÜKÜMETİMİZE TUZAĞI




TALİBAN ZİHNİYETİ’NİN HÜKÜMETİMİZE TUZAĞI

Konunun derinliğinden ve genişliğinden haberdar olmayan bazı kişiler,  taliban zihniyetlilerin umumiyetle Adalet ve Kalkınma Partisi’ni desteklediğinden hareketle, onların yaptığı bazı uygulamaları, hem bu partiye hem de ülkemizi yöneten hükümete nispet edebilirler. Görünüşe bakıldığında, böyle bir ilişki kurmakta belirli ölçüde haklı olabilirler. İlahiyat fakültelerine kurdukları HAKSIZ, DESPOT, BİLİM DIŞI ve SAYGISIZ tuzaklar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üst yöneticilerinden ve önde gelen idarecilerinden şimdiye kadar hiçbir itiraz gelmemesi de bu kanaati güçlendirebilir.

İlahiyat fakültelerinin başka medeniyet ve kültürlere açılan YEGANE PENCERESİ olan FELSEFE TARİHİ DERSLERİNİ seçmeli hale getirme (:kaldırma) gibi makul hiçbir insanın kabul edemeyeceği değişiklikleri planlayanlar, kamu oyundan tepki gelince böyle bir talebin doğrudan doğruya BAŞBAKANIMIZDAN GELDİĞİNİ kulis bilgisi olarak her tarafa yaydılar. Hatta daha da ileri giderek, CUMHURBAŞKANIMIZIN da bu istikamette düşündüğünü ve program değişikliğinden HABERDAR OLDUĞUNU FISILDADILAR. Yaptıkları çirkinlikleri açıkça ve yiğitçe savunmaktan her zaman âciz olan Taliban Zihniyeti, böylece devletimizin ve hükümütimizin en üst düzey yöneticilerini de işin içine karıştırmaya çalıştılar. 

Benim tahminim ise, yaymaya çalıştıkları bu türden lakırdılarla; Taliban Zihniyeti’nin hem Cumhurbaşkanımıza, hem de Başbakanımıza iftira attıkları yönündedir. İlahiyat fakültelerinden felsefe ve toplum bilimlerinin tasfiye edilmesine yönelik olarak her ikisinin de, -kapalı kapılar ardında bile olsa- açık bir idare beyan etmeyeceklerini ve bunun yaptıkları görevle uyuşmayacağını düşünüyorum. 

O halde, Taliban Zihniyeti, NİÇİN CUMHURBAŞKANI ve BAŞBAKANI’NI BÖYLE BİR İŞİN İÇİNE BULAŞTIRIYOR?

Bence bunun basit bir cevabı var: Taliban Zihniyeti’nin  kısa, orta ve uzun vadedeki gündemi ile Adalet ve Kalkınma Partisi ile Hükümet ve Devletin gündemi/planı birbirinden farklıdır. 

TALİBAN ZİHNİYETİ, SİNSİ BİR ŞEKİLDE KENDİ PLANINI UYGULAMAKTADIR. Taliban zihniyetinin orta ve uzun vadadeki planı; ülkemizi ve üniversitelerimizi, dünyadan koparmak, İslam’ı bahane ederek insanımızı başka medeniyetlerden istifa edemez hale getirmek, gençlerimizin düşünme melekelerini felç etmek, despot bir toplum düzeni oluşturmak, kendi din yorumlarını acımasızca topluma empoze etmektir. Kısa vadeli planları ise, başta İLAHİYAT FAKÜLTELERİ OLMAK ÜZERE eğitim-öğretim kurumlarını ele geçirmek, bu kurumlarda İSTEDİKLERİ İSTİKAMETTE NESİLLER YETİŞTİRDİKTEN SONRA, orta ve uzun vadeli hedeflerini yetiştirdikleri kişilerle gerçekleştirmek. 

Devletimizin ve hükümetimizin kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinin taliban zihniyetinin bu planlarıyla uyuştuğunu söylemek zordur. Bazı siyasilerin düşünce, söz ve hareketleriyle taliban zihniyetine mensup bireylerin ideolojileri arasında ortaklık olsa da, temelde taliban zihniyetine hiçbir partimizin TAM OLARAK KATILMADIĞINI sanıyorum. Bu yüzden de, HÜKÜMET bir şey yapmaya çalışıyor, taliban zihniyeti ise başka bir şey yapmaya çalışıyor. Görüşlerimi biraz daha açıkılığa kavuşturmak için, son zamanlarda Hükümetimizin planladıkları ile Taliban Zihniyeti’nin uygulamaları hakkında küçük bir  karşılaştırma yapmak istiyorum: 

1-İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, kendi dönemlerinde ülkemizin demokrasi alanında ilerlediğini iddia etmekte, bugünlerde de geniş bir demokratikleşme paketi açıklayacağını ilan etmiş bulunmaktadır.

Taliban zihniyeti ise, ilahiyat fakültelerine TEPEDEN DESPOTÇA MÜDAHELE EDEREK programları kendi zihniyetine göre değiştirmeye çalışmakta, bunu yaparak da DEMOKRASİYLE HİÇ ALAKASI OLMAYAN BİR YOLU TERCİH ETMİŞTİR; 

2- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, demokratik anlayışının bir gereği olarak, bütün halk kesimlerine adaletle muamele edeceğini, herkesin taleplerini dikkate alacağını ve halkın hizmetinde olacağını ilan etmiştir, etmektedir. 

Taliban Zihniyeti ise, ilahiyat fakülteleri hocalarının ve öğrencilerinin taleplerini hiç dikkate almamakta, hatta onlarla göstermelik danışma bile yapmamakta, kendi zihniyetine mensup sözde ünvanlı kişilerin bütün hocaları temsil ettiği intibaını vererek herkesi aldatmakta, hoca ve öğrencilerin hizmetinde olmayıp tam tersine onlara EFENDİLİK taslamaktadır; 

3- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, bilim ve düşünceyi geliştirmeye çalışmaktadır. Bunu yaparken de ilim ve düşünce geleneğimizin çok önemli olduğunu ilan etmektedir. 

Taliban zihniyeti ise, ilim ve düşünce geleneğimizi ayaklar altına atmaktadır. İSLAMİ İLİMLER gibi temelsiz ve tarihsiz bir kavramsallaştırmayı DİNİN TEMELİ İMİŞ GİBİ SUNARAK yukarıda özetlenen maksatlarını gerçekleştirmek istemektedir. 

4- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz; ülkemizin bütün kurumlarının ve insanlarının BÜTÜN DÜNYAYA AÇILMASINI İSTEMEKTEDİR. 

Taliban Zihniyeti ise, başta ilahiyat fakülteleri olmak üzere eğitim-öğretim kurumlarımızı, öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi İÇE KAPAMAK, DIŞARIYLA BAĞLARININ KOPMASINI İSTEMEKTEDİR. Başka ülkelere yönelik yapılaca açılımlara müsaade ettiği yer ve zamanlarda ise bunun sadece TALİBAN ZİHNİYETİNE MENSUP ÜLKELERİ OLMASINI BUYURMAKTADIR; 

5- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz; PKK sorununu çözmeye yönelik adımlar atmaktadır; Alevileri mutlu etmeye gayret etmektedir. Böylece toplumsal barışı sağlayabileceğini düşünmektedir. 

Taliban zihniyeti ise, müstakil plana sahip olduğu için; İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİ ne pahasına olursa olsun ELE GEÇİRMEK istemektedir. Bu amaca ulaşmak  için bu fakültelerin manevi şahsiyetini rencide etmekten hiç kaçınmamaktadır. Yaptığı uygulamalarla da, ilahiyat fakülteleri mensupları arasında büyük fikri, siyasi ve belki de fiili çatışmaların doğmasına yol açmaktadır. Böyle yaparak ÜLKE İÇİNDE BARIŞ SAĞLAYACAĞINI İLAN EDEN HÜKÜMETİN PLANININ TERSİNE, ülke içinde çatışmayı körükleyecek ve ilahiyat fakültelerine mensup olanların birliğini bozacak uygulamalarda bulunmaktadır; 

6- İster innanın ister inanmayın, Hükümet’e yakın pek çok kişi, ülkemiz insanının ‘MUTEDİL İSLAM ANLAYIŞI’na sahip olduğunu ve bunun öteki İslam ülkelerine de model olabileceğini iddia etmektedirler. 

Taliban Zihniyeti ise, RADİKAL DİN ANLAŞINI BÜTÜN İLAHİYAT FAKÜLTELERİNE ve BÜTÜN ÜLKEYE YAYMAK İÇİN ADIMLAR ATMAKTADIR. 

7-İster innanın ister inanmayın, Hükümet, ülkemizin rejim sorunu olmadığını, Cumhuriyet ve Demokratik rejiminin Türkiye’de yerleştiğini bütün dünyaya ilan etmektedir. 

Taliban zihiyeti ise; despot, radikal ve dar bir din anlayışını önce ilahiyat fakültelerinde yaygınlaştırıp sonra bütün ülkenin din anlayışı haline gelmesini istemktedir. 

8-İster innanın ister inanmayın, Hükümet, önümüzdeki aylarda yapılacak SEÇİMLERE HAZIRLANMAKTADIR. Bu yüzden de mümkün olduğu kadar, vatandaşların gönlünü ve kesesini hoş tutmaya çalışmaktadır. 

Taliban zihniyeti ise, kendi gündemini uygulayarak ve hükümetin gündemini dikkate almayarak, KİM NE DERSE DESİN, SEÇİMLERDE KİM KİME OY VERİRSE VERSİN, despotça uygulamalar yapmak istemekte, böylece de Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhinde bir kamu oyu oluşmasına yardım etmektedir. 

Hükümetin gündemiyle Taliban Zihniyeti’nin yapmaya çalıştıkları arasında yaptığım bu küçük karşılaştırma bile, iç içe geçmiş bir oyunla karşı karşıya bulunduğumuzu göstermektedir. Daha açık yazayım, TALİBAN ZİHNİYETİNİN GÜNDEMİ ve UYGULAMALARI, HÜKÜMÜTİMİZİN GÜNDEM ve UYGULAMALARINDAN TAMAMEN FARKLIDIR. 

Bundan dolayı, Taliban Zihniyeti’nin sadece ilahiyat fakültelerine değil, aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ve Hükümetimize de TUZAK KURMAYA ÇALIŞTIĞINI RAHATLIKLA İFADE EDEBİLİRİZ.
Harun Anay/16.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.