TALİBAN ZİHNİYETİ’NİN HÜKÜMETİMİZE TUZAĞI
Konunun derinliğinden ve genişliğinden haberdar olmayan bazı
kişiler, taliban zihniyetlilerin
umumiyetle Adalet ve Kalkınma Partisi’ni desteklediğinden hareketle, onların
yaptığı bazı uygulamaları, hem bu partiye hem de ülkemizi yöneten hükümete nispet
edebilirler. Görünüşe bakıldığında, böyle bir ilişki kurmakta belirli ölçüde
haklı olabilirler. İlahiyat fakültelerine kurdukları HAKSIZ, DESPOT, BİLİM DIŞI
ve SAYGISIZ tuzaklar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üst yöneticilerinden ve
önde gelen idarecilerinden şimdiye kadar hiçbir itiraz gelmemesi de bu kanaati
güçlendirebilir.
İlahiyat fakültelerinin başka medeniyet ve kültürlere açılan YEGANE
PENCERESİ olan FELSEFE TARİHİ DERSLERİNİ seçmeli hale getirme (:kaldırma) gibi makul
hiçbir insanın kabul edemeyeceği değişiklikleri planlayanlar, kamu oyundan
tepki gelince böyle bir talebin doğrudan doğruya BAŞBAKANIMIZDAN GELDİĞİNİ kulis
bilgisi olarak her tarafa yaydılar. Hatta daha da ileri giderek,
CUMHURBAŞKANIMIZIN da bu istikamette düşündüğünü ve program değişikliğinden
HABERDAR OLDUĞUNU FISILDADILAR. Yaptıkları çirkinlikleri açıkça ve yiğitçe
savunmaktan her zaman âciz olan Taliban Zihniyeti, böylece devletimizin ve
hükümütimizin en üst düzey yöneticilerini de işin içine karıştırmaya
çalıştılar.
Benim tahminim ise, yaymaya çalıştıkları bu türden lakırdılarla; Taliban
Zihniyeti’nin hem Cumhurbaşkanımıza, hem de Başbakanımıza iftira attıkları
yönündedir. İlahiyat fakültelerinden felsefe ve toplum bilimlerinin tasfiye edilmesine
yönelik olarak her ikisinin de, -kapalı kapılar ardında bile olsa- açık bir
idare beyan etmeyeceklerini ve bunun yaptıkları görevle uyuşmayacağını
düşünüyorum.
O halde, Taliban Zihniyeti, NİÇİN CUMHURBAŞKANI ve BAŞBAKANI’NI BÖYLE BİR
İŞİN İÇİNE BULAŞTIRIYOR?
Bence bunun basit bir cevabı var: Taliban Zihniyeti’nin kısa, orta ve uzun vadedeki gündemi ile
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Hükümet ve Devletin gündemi/planı birbirinden
farklıdır.
TALİBAN ZİHNİYETİ, SİNSİ BİR ŞEKİLDE KENDİ PLANINI UYGULAMAKTADIR. Taliban
zihniyetinin orta ve uzun vadadeki planı; ülkemizi ve üniversitelerimizi,
dünyadan koparmak, İslam’ı bahane ederek insanımızı başka medeniyetlerden
istifa edemez hale getirmek, gençlerimizin düşünme melekelerini felç etmek,
despot bir toplum düzeni oluşturmak, kendi din yorumlarını acımasızca topluma
empoze etmektir. Kısa vadeli planları ise, başta İLAHİYAT FAKÜLTELERİ OLMAK ÜZERE
eğitim-öğretim kurumlarını ele geçirmek, bu kurumlarda İSTEDİKLERİ İSTİKAMETTE
NESİLLER YETİŞTİRDİKTEN SONRA, orta ve uzun vadeli hedeflerini yetiştirdikleri
kişilerle gerçekleştirmek.
Devletimizin ve hükümetimizin kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinin taliban
zihniyetinin bu planlarıyla uyuştuğunu söylemek zordur. Bazı siyasilerin
düşünce, söz ve hareketleriyle taliban zihniyetine mensup bireylerin ideolojileri
arasında ortaklık olsa da, temelde taliban zihniyetine hiçbir partimizin TAM
OLARAK KATILMADIĞINI sanıyorum. Bu yüzden de, HÜKÜMET bir şey yapmaya
çalışıyor, taliban zihniyeti ise başka bir şey yapmaya çalışıyor. Görüşlerimi
biraz daha açıkılığa kavuşturmak için, son zamanlarda Hükümetimizin planladıkları
ile Taliban Zihniyeti’nin uygulamaları hakkında küçük bir karşılaştırma yapmak istiyorum:
1-İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, kendi dönemlerinde ülkemizin
demokrasi alanında ilerlediğini iddia etmekte, bugünlerde de geniş bir
demokratikleşme paketi açıklayacağını ilan etmiş bulunmaktadır.
Taliban zihniyeti ise, ilahiyat fakültelerine TEPEDEN DESPOTÇA MÜDAHELE
EDEREK programları kendi zihniyetine göre değiştirmeye çalışmakta, bunu yaparak
da DEMOKRASİYLE HİÇ ALAKASI OLMAYAN BİR YOLU TERCİH ETMİŞTİR;
2- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, demokratik anlayışının bir
gereği olarak, bütün halk kesimlerine adaletle muamele edeceğini, herkesin
taleplerini dikkate alacağını ve halkın hizmetinde olacağını ilan etmiştir,
etmektedir.
Taliban Zihniyeti ise, ilahiyat fakülteleri hocalarının ve öğrencilerinin
taleplerini hiç dikkate almamakta, hatta onlarla göstermelik danışma bile
yapmamakta, kendi zihniyetine mensup sözde ünvanlı kişilerin bütün hocaları
temsil ettiği intibaını vererek herkesi aldatmakta, hoca ve öğrencilerin
hizmetinde olmayıp tam tersine onlara EFENDİLİK taslamaktadır;
3- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz, bilim ve düşünceyi
geliştirmeye çalışmaktadır. Bunu yaparken de ilim ve düşünce geleneğimizin çok
önemli olduğunu ilan etmektedir.
Taliban zihniyeti ise, ilim ve düşünce geleneğimizi ayaklar altına
atmaktadır. İSLAMİ İLİMLER gibi temelsiz ve tarihsiz bir kavramsallaştırmayı DİNİN
TEMELİ İMİŞ GİBİ SUNARAK yukarıda özetlenen maksatlarını gerçekleştirmek
istemektedir.
4- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz; ülkemizin bütün kurumlarının
ve insanlarının BÜTÜN DÜNYAYA AÇILMASINI İSTEMEKTEDİR.
Taliban Zihniyeti ise, başta ilahiyat fakülteleri olmak üzere
eğitim-öğretim kurumlarımızı, öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi İÇE
KAPAMAK, DIŞARIYLA BAĞLARININ KOPMASINI İSTEMEKTEDİR. Başka ülkelere yönelik
yapılaca açılımlara müsaade ettiği yer ve zamanlarda ise bunun sadece TALİBAN
ZİHNİYETİNE MENSUP ÜLKELERİ OLMASINI BUYURMAKTADIR;
5- İster innanın ister inanmayın, Hükümetimiz; PKK sorununu çözmeye
yönelik adımlar atmaktadır; Alevileri mutlu etmeye gayret etmektedir. Böylece
toplumsal barışı sağlayabileceğini düşünmektedir.
Taliban zihniyeti ise, müstakil plana sahip olduğu için; İLAHİYAT
FAKÜLTELERİNİ ne pahasına olursa olsun ELE GEÇİRMEK istemektedir. Bu amaca
ulaşmak için bu fakültelerin manevi
şahsiyetini rencide etmekten hiç kaçınmamaktadır. Yaptığı uygulamalarla da,
ilahiyat fakülteleri mensupları arasında büyük fikri, siyasi ve belki de fiili
çatışmaların doğmasına yol açmaktadır. Böyle yaparak ÜLKE İÇİNDE BARIŞ
SAĞLAYACAĞINI İLAN EDEN HÜKÜMETİN PLANININ TERSİNE, ülke içinde çatışmayı
körükleyecek ve ilahiyat fakültelerine mensup olanların birliğini bozacak uygulamalarda
bulunmaktadır;
6- İster innanın ister inanmayın, Hükümet’e yakın pek çok kişi, ülkemiz
insanının ‘MUTEDİL İSLAM ANLAYIŞI’na sahip olduğunu ve bunun öteki İslam
ülkelerine de model olabileceğini iddia etmektedirler.
Taliban Zihniyeti ise, RADİKAL DİN ANLAŞINI BÜTÜN İLAHİYAT FAKÜLTELERİNE
ve BÜTÜN ÜLKEYE YAYMAK İÇİN ADIMLAR ATMAKTADIR.
7-İster innanın ister inanmayın, Hükümet, ülkemizin rejim sorunu
olmadığını, Cumhuriyet ve Demokratik rejiminin Türkiye’de yerleştiğini bütün
dünyaya ilan etmektedir.
Taliban zihiyeti ise; despot, radikal ve dar bir din anlayışını önce
ilahiyat fakültelerinde yaygınlaştırıp sonra bütün ülkenin din anlayışı haline
gelmesini istemktedir.
8-İster innanın ister inanmayın, Hükümet, önümüzdeki aylarda yapılacak
SEÇİMLERE HAZIRLANMAKTADIR. Bu yüzden de mümkün olduğu kadar, vatandaşların
gönlünü ve kesesini hoş tutmaya çalışmaktadır.
Taliban zihniyeti ise, kendi gündemini uygulayarak ve hükümetin gündemini
dikkate almayarak, KİM NE DERSE DESİN, SEÇİMLERDE KİM KİME OY VERİRSE VERSİN,
despotça uygulamalar yapmak istemekte, böylece de Adalet ve Kalkınma Partisi
aleyhinde bir kamu oyu oluşmasına yardım etmektedir.
Hükümetin gündemiyle Taliban Zihniyeti’nin yapmaya çalıştıkları arasında
yaptığım bu küçük karşılaştırma bile, iç içe geçmiş bir oyunla karşı karşıya
bulunduğumuzu göstermektedir. Daha açık yazayım, TALİBAN ZİHNİYETİNİN GÜNDEMİ
ve UYGULAMALARI, HÜKÜMÜTİMİZİN GÜNDEM ve UYGULAMALARINDAN TAMAMEN FARKLIDIR.
Bundan dolayı, Taliban Zihniyeti’nin sadece ilahiyat fakültelerine değil,
aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ve Hükümetimize de TUZAK KURMAYA
ÇALIŞTIĞINI RAHATLIKLA İFADE EDEBİLİRİZ.
Harun Anay/16.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.