Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (1-2)
1-Eğitim-öğretimin
ana amacı öğrencinin kabiliyetlerini tespit etmek ve geliştirmek olmalıdır.
Şayet, mensup olduğunuz öğretim kurumunun böyle amaçları yoksa, kendiniz bu
yönde gayret etmelisiniz;
2-Her
eğitim-öğretim faaliyeti, öğrencinin düşünme melekelerini geliştirmesine
katkıda bulunmalıdır. Şayet aldığınız veya dinlediğiniz dersler bunu
sağlamıyorsa biliniz ki onların fazla değeri yoktur. Öğrendiğiniz için de
sevinmeyin, öğrenemediğiniz için de üzülmeyin!;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (3-4)
3-Bütün
okumalarınızı, etkinliklerinizi, değerlendirmelerinizi, toplumsal
ilişkilerinizi, zevklerinizi, eğlencelerinizi ve bilgilenmelerinizi DÜŞÜNME
MELEKELERİNİZİ GELİŞTİRMEYE yardımcı olup olmadıklarına göre belirleyiniz;
4-Unutmayınız
ki, bizim kesintisiz sürmesi gereken başlıca iki amacımız olmalıdır: DOĞRU
DÜŞÜNMEYE ÇALIŞMAK ve bununla doğrudan irtibatlı olmak üzere AHLAKEN
OLGUNLAŞMAK;
Bu
iki amaca, bir okul veya fakülteyi bitirmek, birkaç kitabı hatmetmek ve bazı
dersleri dinlemekle ulaşılamayacağını siz de takdir edersiniz. O halde her
ders, her kitap veya resmi öğrenim dönemini, sizi daha çok bilgilenmeye ve daha
da fazla erdemli kılmaya götürecek bir basamak olarak düşünmelisiniz;
Böyle
düşünmeniz halinde düşünmekten, öğrenmekten, araştırmaktan, konuşmaktan, tahsil
görmekten, okumaktan, yazmaktan, bilgilenmekten, denemekten, yanılmaktan,
pişmanlık duymaktan, maddi sıkıntılardan, ailevi ve toplumsal sorunlardan, yeni
şeyler denemekten ve görgünüzü arttırmaktan -uzun süreli olarak- asla yorgunluk
hissetmeyeceğinizi, YAŞAMAKTAN BÜYÜK ZEVK ALACAĞINIZI ve her zaman GELECEKTEN
UMUTLU OLACAĞINIZI rahatlıkla ifade edebilirim. (Örnek istiyorsanız bu
cümleleri yazanın hayatına bakabilirsiniz).
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (5-6)
5-Her
zaman, her yerde ve her dönemde; kabiliyetlerinizi, birikiminizi, maddi
imkanlarınızı, cinsiyetinizi, ülkenin ve dünyanın şartlarını göz önüne alarak,
kendinize ULAŞILABİLECEK HEDEFLER KOYUNUZ. Bu hedefleri zaman zaman gözden
geçirip bir hedefe büyük ölçüde ulaştıktan sonra yeni bir hedef belirleyiniz;
Ülkemizin
siyasetçilerinin büyük bir kısmının doğru ve ulaşılabilir hedefler göstermek
yerine milletimizi UYDURMA ve GERÇEKLEŞMEYECEK HEDEFLERLE OYALADIKLARINI
aklınızın bir köşesinde tutunuz. Aynı şekilde, birçok orta öğretim
öğretmeninin, din eğitim ve öğretimi veren kişilerin ve üniversite öğretim
üyelerinin, özellikle de ilahiyat fakültelerinde görev alan hocaların,
öğrencilerine ulaşılamayacak hedefler göstererek onlara büyük kötülük yaptıklarını
lütfen unutmayınız;
Sahte
hedefler peşinde koşmak, insana her bakımdan zarar verir; hayata küstürür, öz
güveni sarsar, umutsuz hale getirir, sevgiden mahrum bırakır, dinden soğutur ve
idealsiz hale getirir;
6-Öğrenciliğiniz
döneminde ve bütün hayat boyunca, en çok zihninizi meşgul edecek meselelerden
biri de her konuda YÖNTEM arayışı içinde olmaktır. Asırlardır belki de en büyük
sorunlarımızdan biri YÖNTEMSİZLİK’tir. Düşündüğüz ve yaptığınız her şey için
küçük veya büyük yöntemler düşünmelisiniz. Yöntemsiz yapılan işler çoğu zaman
insanın bütün emeklerin boşa gitmesine sebep olur;
Söz
gelimi;
-Okumayı
seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle OKUYACAKSINIZ?
-Yazmayı
seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle YAZACAKSINIZ?
-Konuşmayı
seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle KONUŞACAKSINIZ?
-Gezmeyi
seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle GEZECEKSİNİZ?
-Fikir
tartışmasını seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle TARTIŞACAKSINIZ?
-Ders
çalışacaksınız diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle DERS
ÇALIŞACAKSINIZ?
-Çocuk
sahibi oldunuz veya olmak istiyorsunuz. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle ÇOCUĞUNUZU
EĞİTECEK veya YETİŞTİRECEKSİNİZ?
-Öğretmeyi
seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle ÖĞRETECEKSİNİZ?
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (7-8)
7-Düşünme
melekelerinizi geliştirebilmek için size en çok yardımcı olacak araçların
şunlar olduğunu söyleyebilirim: 1-OKUMAK, 2-YAZMAK, 3-Belirli bir konu
çerçevesinde KONUŞMA YAPMAK veya bir mecliste GÖRÜŞLERİNİZİ ANLATMAK; 4-Belirli
bir konu çerçevesinde BİLGİLİ KİŞİLERLE TARTIŞMA YAPMAK;
8-Bu
maddelerin her birisiyle ilgili melekelerinizi geliştirebilmek için vakit
ayırmalı, neler yapabileceğiniz hususunda düşünmeli ve başkalarıyla istişare
etmelisiniz. Orta öğretim kurumlarımızda ve üniversitelerimizin çoğunda bu
konulara kayıtsızlık ve düşmanlık olduğunu bilip ona göre kendinizi yetiştirmek
için çareler arayınız. Çok beğendiğiniz ya da sizin veya başkalarının el
üstünde tuttuğu eğitim-öğretim kurumlarının ve hocaların size ne kadar katkı
yaptıklarını da bu maddelerle ilişkilerine göre değerlendirebilirsiniz;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (9-10)
9-Ülkemiz
insanının asırlardır en önemli sorunlarından biri genel nüfusa
kıyasladığımızda, YAZAN İNSAN sayısının çok sınırlı olmasıdır. Yazan insan
olabilmek için, -teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin- KALEM ve KAĞITLA
SÜREKLİ DOSTLUK ETMEK ve onlarsız yaşamamak gerekir;
10-Kalem
kağıtla dost olmak kolay değildir. Yavaş yavaş bunu alışkanlık haline
getirmelisiniz. Bunu kazanabilmek için katıldığınız ders ve konferanslarda
MUTLAKA NOT TUTMALISINIZ;
Malesef
son yıllarda öğrencilerimiz arasında kalemi ve kağıdı terk edip sadece
dinlemeyi tercih etmek ve sınav dönemlerinde başka öğrencilerin notlarından
istifade etmek ya da cep telefonlarına basit notlar almak yaygınlaştı;
Ders
veya konferans sırasında not almak; dersin hocasına veya konferansçıya saygının
gereğidir, hem dersi/konferansı verenin hem de dinleyenin konu üzerinde
yoğunlaşmasına sebep olur; yazı yazma alışkanlığı kazandırır; yazmayı bir zevk
haline getirtir; duyulan bir şeyi hafızaya alıp onu olduğu gibi ya da
özetleyerek kendi cümlelerinizle yazmak görüşlerinizi yazmanın da başlangıcı
sayılabilir. Bir anlamda hattatların meşki gibidir. BU KONUDA HAT ve TEZHİB
SANATINDA ÖĞRENCİLİK YAPANLARI KENDİNİZE ÖRNEK ALMANIZ YARARLI OLABİLİR;
Hülasa
öğrenci demek bir anlamda, yanında kalem kağıt taşıyan ve sürekli not alan kişi
demektir. Eğer içinden geçtiğiniz eğitim-öğretim süreci sizi kalem kağıt
taşımaya ve not almaya alıştır(a)madıysa, böyle bir alışkanlık kazanmak için
bundan sonra en kısa zamanda adım atmalısınız;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (11-12)
11-Bal
arısı gibi olup her yerden bilgiler ve güzellikler toplamalısınız. Fakat,
toplamak yetmez, sizin bal yapmanız gerekir. Sadece toplayıcı seviyesinde
kalmak, düşünme melekelerimizi geliştirmez;
12-Derslerine
katıldığınız hocalardan ya da konferanslarını dinlediğiniz kişilerden bazıları,
sizin TOPLAYICI SEVİYESİNDE kalıp kendinize mahsus bal yapmanızı
engelleyebilir. Bundan dolayı, öğretmen, hoca, ilim adamı, akademisyen,
gazeteci, yazar, üstat, şeyh, efendi, abi, abla, hayırsever ve mütedeyyin adı
altında karşınıza çıkan kişilerle ilişkilerinizde SÜREKLİ TETİKTE olmalısınız.
Söz gelimi karşınızdaki kişi, çok şefkatli veya yardımsever ama düşünme
melekelerinizin düşmanı olabilir, ya da gece gündüz zikir çeken biri ama bilim
ve düşünce katili olabilir. Veya ülkemizin en büyük ilim adamı, düşünürü ve
fakihi olarak sunulabilir, ama bütün çalışmaları hırsızlık mahsulü olabilir..;
Öğrenim
ve öğretim hayatım boyunca öyle öğretmenlerle, hocalarla ya da herkes
tarafından sevilen ve takdir edilen düşünür, fakih ve üstat lakaplı kişilerle
karşılaştım ki, doktor raporuyla öğrenci karşısına çıkmaları yasaklansa
yeridir. Verdikleri büyük zarara rağmen, binlerce insan tarafından el üstünde
tutulan böyle ruh hastalarının sizlere zarar vermelerine gönlüm asla, asla,
asla razı olmaz;
Büyük
bir kısmı iyi niyetli, bazıları ise kötü niyetli olan bazı hocalar, abiler ve
ablalar yüzünden, on binlerce öğrencimizin tahsil hayatlarının berbat
geçtiğini, kendilerini yetiştiremediklerini, en basit doğruları ve yanlışları
bile ayırt edemeyecek kadar aptallaştıklarını, okumaz ve yazmaz bireyler olarak
topluma katıldıklarını, hayata küstüklerini, gelecekten umutlarını
kestiklerini, böylece de hem kendilerine hem de topluma yararlı olamadıklarını
ifade edebilirim;
Bütün
bunları görüp acı çeken bir arkadaşınız olarak, bu konuda en üst düzeyde
hassasiyet taşımanızı tavsiye ederim;
LÜTFEN
DİKKATLİ OLUNUZ!
Hayat
sizin hayatınızdır. Hayatınızı hiç kimseye bütünüyle teslim etmeyiniz!
KİMSEYE
AKLINIZI ÖDÜNÇ VERMEYİNİZ!
KİMSENİN
AKLINI EMANET ALMAYINIZ!
HİÇ
KİMSENİN KÖLESİ OLMAYINIZ!
HİÇ
KİMSENİN SİZİ KÖLELEŞTİRMESİNE İZİN VERMEYİNİZ!
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (13)
13-Sevgili
öğrencilerimin kendilerini geliştirmeleri gereken alanlardan biri de GÖRGÜ
KURALLARI’dır;
a-Malesef
çoğumuz, görü kurallarına gereken önemi vermemekteyiz. Ailemizde, tahsilimiz
sırasında ve toplumsal ilişkilerimizde kazandığımız görgü kurallarıyla
yetiniriz. Fakat bütün bunların yeterli olmadığını aile bireyleriyle
ilişkilerinizde bile tecrübe etmeniz mümkündür;
b-Öğretmenlik
hayatımda teşekkür etmesini bilmeyen, ya da bilse bile nasıl teşekkür edeceğini
bilmeyen o kadar çok kişi gördüm ki şaşırırsınız. Hediye vermenin veya kabul
etmenin bir adabı vardır, öyle kişiler gördüm ki verdiği hediye ile adeta
muhatabına tokat atıyordu. Arkadaşlarla konuşmanın, kendinizden büyük birisiyle
selamlaşıp sohbet etmenin ya da kendinizden yaşça küçük birini bir şeye teşvik
etmenin kuralları vardır. Bu genel kuralları bilmezseniz, övmek isterken
sövebilirsiniz. Birini bir şey yapmaya teşvik edeceğim derken onun hayatını
karartabilirsiniz. Bu gibi sebeplerle GÖRGÜ KURALLARI HAYATİ DERECEDE
ÖNEMLİDİR;
c-Öte
yandan son iki yüzyıldır etkisi altına girdiğimiz Batı kültürüyle, asırlardır
geliştirdiğimiz ama bir müddet sonra yetersiz kalmaya başlayan geleneksel
kültürümüzün çatışması görgü kuralları alanında da görülür. Hatta bu çatışmanın
özellikle bu alanda zirveye çıktığı bile söylenebilir. Bundan dolayı son yüz
yıldır ülkemizde yazılan görgü kuralları hakkındaki kitapların büyük bir kısmı
Batı dillerinden doğrudan çeviri veya uyarlamadır. Bu açıdan bakıldığında bizim
modernleşmemiz/batılılaşmamız büyük ölçüde GÖRGÜ KURALLARINA DAYANAN BİR
MODERNLEŞMEDİR. Böyle olduğu için geleğimiz içinde asırlardır geliştirilen
görgü kurallarının iyi tarafları da özellikle tahrip edilmiştir;
d-Bu
durum, insanlarımız arasında -pek çok konuda olduğu gibi- GÖRGÜ KURALLARI
ALANINDA DA BÜYÜK ÇATIŞMALARA SEBEP OLMAKTADIR;
e-Bu
sebeplerle görgü kuralları üzerinde hassasiyetle durmalısınız. İnsan
ilişkilerimizdeki başarı veya başarısızlıklarımızın pek çoğunun görgü
kurallarına riayet etmek ya da etmemekten kaynaklandığını unutmayınız;
f-Görgü
kurallarıyla ilgili kendinizi geliştirebilmek için en kısa zamanda konuyla
ilgili kitaplar okumalısınız. Birden fazla kitap okumak da yetmez, hayatınız
boyunca bu alanda bilgiler edinmeye, okumaya ve çevrenizdeki insanlarda
gördüğünüz güzel kuralları öğrenip uygulamaya çalışmalısınız;
g-Görgü
kurallarıyla ilgili kitaplar okuyup çevreyi gözlemlemek de kafi değildir. Zira
görgü kurallarının bazıları -özü aynı kalsa bile- yaşadığımız zaman diliminde
bile sürekli değişmektedir. Bu durumda konuyla ilgili kitaplardan görgü
kurallarının esasını yakalamak için istifade ettikten sonra KENDİNİZ bu temel
üzerine İLAVELERDE BULUNARAK icat zekanızı MUTLAKA GÖSTERMELİSİNİZ. Yeni görgü
ifadeleri ve davranış kuralları geliştirip çevrenizdeki insanlara da örnek
olabilirsiniz;
h-Bu
maddeleri okuduktan sonra kendinizi ve çevrenizdeki insanları görgü
kurallarıyla ilgili olarak bir kez daha gözden geçirip incelemenizi tavsiye
ederim. Ne kadar çok hata yapıldığını ve o hataların ne çok soruna yol açtığını
hemen fark edeceksiniz;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (14-15)
14-Düşünme
melekelerinizi geliştirirken de görgü kurallarıyla ilgili olarak da SÜREKLİ BİR
ŞEKİLDE ÇEVRENİZDEKİ KİŞİLER ve OLAYLAR hakkında doğru GÖZLEMLER yapmalısınız.
Unutmayınız insan bilgilerinin en önemli kaynaklarından biri TECRÜBE’dir. Doğru
ve yararlı tecrübeye sahip olabilmek için ise YÖNTEMLİ ve DİKKATLİ GÖZLEMLER
ile DENEMELERE ihtiyacımız vardır. Kabiliyetleriniz de ancak bu süreçlerden
sonra ortaya çıkabilir;
15-Bu
yüzden kendinizi hiçbir zaman DÜŞÜNMEYİ eksiksiz BİLEN, BİLGİ BAKIMINDAN tam
KEMALE ERMİŞ, AHLAKEN tam OLGUNLAŞMIŞ ve GÖRGÜ KURALLARINI tam BİLEN BİRİ olarak
kabul etmemelisiniz. Bütün hayatı boyunca sürekli kendisini geliştirmeye
çabalayan bir insan, NEFS MUHASEBESİ YAPMAYI DA ÖĞRENMELİDİR. Kendisiyle yüzleş(e)meyen,
iyi gözlem yapamayan, kendisini her yönüyle tam olgunlaşmış gören, başkalarının
iyi niyetli eleştirilerine bütün pencerelerini kapatan, başkalarının
tecrübelerinden istifa etmeyen veya edemeyen insanlar çok dogmatik, çok zalim,
çok gaddar ve çok insafsız insanlardır. Böyle kişiler, ahlak ilkelerini sürekli
çiğnemelerine rağmen; din, millet, ülke yararı, şahsiyet, kabile ve ideoloji
gibi kavramları kullanarak içinde bulundukları durumu meşrulaştırmaktan çekinmezler.
Kısaca: ÜMİTSİZ VAK’A gibidirler;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
---
Yeni
Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (16-17)
16-Kendinizi
ve kabiliyetlerinizi ASLA KÜÇÜMSEMEYİNİZ; her zaman büyük işler
yapabileceğinize inanınız. Unutmayınız, herbirimizin nelere, ne kadar
kabiliyeti olduğunu bilmiyoruz. Her insan ayrı bir muammadır. Kabiliyetlerin
ortaya çıkabilmesi için ise uzun TECRÜBELERE ve DENEMELERE ihtiyaç vardır. Bu
süreçlerden geçmeden ŞUNU YAPAMAM, BUNU BECEREMEM gibi sözler söylemek doğru değildir;
17-İnsanın
kendisini küçük görmesi ne kadar kötüyse BÜYÜK GÖRMESİ de o derece, -hatta
daha- fazla kötüdür. Hele kabiliyetleri tam ortaya çıkmadan ve başkaları
içindeki konumu belli olmadan insanın kendisi hakkında yüceltici kanaatlere
sahip olması çok tehlikelidir. Böyle bir duygu ve düşünce insanı felaketlere
götürebilir. Kabiliyetleriniz ortaya çıktıktan, başkaları arasında bu konularda
önde olduğunuz anlaşıldıktan sonra da yine KENDİNİZİ BÜYÜK GÖRMEMELİSİNİZ; böyle
bir tavır bu defa AHLAKEN DOĞRU DEĞİLDİR. Bundan dolayı bilge ve ahlaklı bir
insan olmanın ön şartlarından birinin insanın kendisini ve kabiliyetlerini
doğru bir şekilde bilmesi ve değerlendirmesi olduğu söylenebilir. İnsanın
kendisini sürekli olarak küçük görmesi de, büyük görmesi de hastalıktır. Hele bir
insanın belirli konulardaki kabiliyet ve başarılarının başkalarından daha iyi
veya ilerde olduğunu farkettikten sonra, kendisini büyük görmesi, böbürlenmesi
ve kibirlenmesi, onun kabiliyet ve başarı itibariyle YÜKSEKLERDE ahlaken ise ALÇAKLARDA
olduğunun delilidir;
Harun
Anay/Ağustos 2013.
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.