3 Eylül 2013 Salı

ÖĞRENCİLERE NOTLAR-(1-17)




Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (1-2)

1-Eğitim-öğretimin ana amacı öğrencinin kabiliyetlerini tespit etmek ve geliştirmek olmalıdır. Şayet, mensup olduğunuz öğretim kurumunun böyle amaçları yoksa, kendiniz bu yönde gayret etmelisiniz;
2-Her eğitim-öğretim faaliyeti, öğrencinin düşünme melekelerini geliştirmesine katkıda bulunmalıdır. Şayet aldığınız veya dinlediğiniz dersler bunu sağlamıyorsa biliniz ki onların fazla değeri yoktur. Öğrendiğiniz için de sevinmeyin, öğrenemediğiniz için de üzülmeyin!;
Harun Anay/Ağustos 2013.
---

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (3-4)

3-Bütün okumalarınızı, etkinliklerinizi, değerlendirmelerinizi, toplumsal ilişkilerinizi, zevklerinizi, eğlencelerinizi ve bilgilenmelerinizi DÜŞÜNME MELEKELERİNİZİ GELİŞTİRMEYE yardımcı olup olmadıklarına göre belirleyiniz;
4-Unutmayınız ki, bizim kesintisiz sürmesi gereken başlıca iki amacımız olmalıdır: DOĞRU DÜŞÜNMEYE ÇALIŞMAK ve bununla doğrudan irtibatlı olmak üzere AHLAKEN OLGUNLAŞMAK;
Bu iki amaca, bir okul veya fakülteyi bitirmek, birkaç kitabı hatmetmek ve bazı dersleri dinlemekle ulaşılamayacağını siz de takdir edersiniz. O halde her ders, her kitap veya resmi öğrenim dönemini, sizi daha çok bilgilenmeye ve daha da fazla erdemli kılmaya götürecek bir basamak olarak düşünmelisiniz;
Böyle düşünmeniz halinde düşünmekten, öğrenmekten, araştırmaktan, konuşmaktan, tahsil görmekten, okumaktan, yazmaktan, bilgilenmekten, denemekten, yanılmaktan, pişmanlık duymaktan, maddi sıkıntılardan, ailevi ve toplumsal sorunlardan, yeni şeyler denemekten ve görgünüzü arttırmaktan -uzun süreli olarak- asla yorgunluk hissetmeyeceğinizi, YAŞAMAKTAN BÜYÜK ZEVK ALACAĞINIZI ve her zaman GELECEKTEN UMUTLU OLACAĞINIZI rahatlıkla ifade edebilirim. (Örnek istiyorsanız bu cümleleri yazanın hayatına bakabilirsiniz).
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (5-6)

5-Her zaman, her yerde ve her dönemde; kabiliyetlerinizi, birikiminizi, maddi imkanlarınızı, cinsiyetinizi, ülkenin ve dünyanın şartlarını göz önüne alarak, kendinize ULAŞILABİLECEK HEDEFLER KOYUNUZ. Bu hedefleri zaman zaman gözden geçirip bir hedefe büyük ölçüde ulaştıktan sonra yeni bir hedef belirleyiniz;
Ülkemizin siyasetçilerinin büyük bir kısmının doğru ve ulaşılabilir hedefler göstermek yerine milletimizi UYDURMA ve GERÇEKLEŞMEYECEK HEDEFLERLE OYALADIKLARINI aklınızın bir köşesinde tutunuz. Aynı şekilde, birçok orta öğretim öğretmeninin, din eğitim ve öğretimi veren kişilerin ve üniversite öğretim üyelerinin, özellikle de ilahiyat fakültelerinde görev alan hocaların, öğrencilerine ulaşılamayacak hedefler göstererek onlara büyük kötülük yaptıklarını lütfen unutmayınız;
Sahte hedefler peşinde koşmak, insana her bakımdan zarar verir; hayata küstürür, öz güveni sarsar, umutsuz hale getirir, sevgiden mahrum bırakır, dinden soğutur ve idealsiz hale getirir;

6-Öğrenciliğiniz döneminde ve bütün hayat boyunca, en çok zihninizi meşgul edecek meselelerden biri de her konuda YÖNTEM arayışı içinde olmaktır. Asırlardır belki de en büyük sorunlarımızdan biri YÖNTEMSİZLİK’tir. Düşündüğüz ve yaptığınız her şey için küçük veya büyük yöntemler düşünmelisiniz. Yöntemsiz yapılan işler çoğu zaman insanın bütün emeklerin boşa gitmesine sebep olur;
Söz gelimi;
-Okumayı seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle OKUYACAKSINIZ?
-Yazmayı seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle YAZACAKSINIZ?
-Konuşmayı seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle KONUŞACAKSINIZ?
-Gezmeyi seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle GEZECEKSİNİZ?
-Fikir tartışmasını seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle TARTIŞACAKSINIZ?
-Ders çalışacaksınız diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle DERS ÇALIŞACAKSINIZ?
-Çocuk sahibi oldunuz veya olmak istiyorsunuz. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle ÇOCUĞUNUZU EĞİTECEK veya YETİŞTİRECEKSİNİZ?
-Öğretmeyi seviyorsunuz diyelim. Peki, HANGİ YÖNTEMLE veya yöntemlerle ÖĞRETECEKSİNİZ?
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (7-8)

7-Düşünme melekelerinizi geliştirebilmek için size en çok yardımcı olacak araçların şunlar olduğunu söyleyebilirim: 1-OKUMAK, 2-YAZMAK, 3-Belirli bir konu çerçevesinde KONUŞMA YAPMAK veya bir mecliste GÖRÜŞLERİNİZİ ANLATMAK; 4-Belirli bir konu çerçevesinde BİLGİLİ KİŞİLERLE TARTIŞMA YAPMAK;
8-Bu maddelerin her birisiyle ilgili melekelerinizi geliştirebilmek için vakit ayırmalı, neler yapabileceğiniz hususunda düşünmeli ve başkalarıyla istişare etmelisiniz. Orta öğretim kurumlarımızda ve üniversitelerimizin çoğunda bu konulara kayıtsızlık ve düşmanlık olduğunu bilip ona göre kendinizi yetiştirmek için çareler arayınız. Çok beğendiğiniz ya da sizin veya başkalarının el üstünde tuttuğu eğitim-öğretim kurumlarının ve hocaların size ne kadar katkı yaptıklarını da bu maddelerle ilişkilerine göre değerlendirebilirsiniz;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (9-10)

9-Ülkemiz insanının asırlardır en önemli sorunlarından biri genel nüfusa kıyasladığımızda, YAZAN İNSAN sayısının çok sınırlı olmasıdır. Yazan insan olabilmek için, -teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin- KALEM ve KAĞITLA SÜREKLİ DOSTLUK ETMEK ve onlarsız yaşamamak gerekir;

10-Kalem kağıtla dost olmak kolay değildir. Yavaş yavaş bunu alışkanlık haline getirmelisiniz. Bunu kazanabilmek için katıldığınız ders ve konferanslarda MUTLAKA NOT TUTMALISINIZ;
Malesef son yıllarda öğrencilerimiz arasında kalemi ve kağıdı terk edip sadece dinlemeyi tercih etmek ve sınav dönemlerinde başka öğrencilerin notlarından istifade etmek ya da cep telefonlarına basit notlar almak yaygınlaştı;
Ders veya konferans sırasında not almak; dersin hocasına veya konferansçıya saygının gereğidir, hem dersi/konferansı verenin hem de dinleyenin konu üzerinde yoğunlaşmasına sebep olur; yazı yazma alışkanlığı kazandırır; yazmayı bir zevk haline getirtir; duyulan bir şeyi hafızaya alıp onu olduğu gibi ya da özetleyerek kendi cümlelerinizle yazmak görüşlerinizi yazmanın da başlangıcı sayılabilir. Bir anlamda hattatların meşki gibidir. BU KONUDA HAT ve TEZHİB SANATINDA ÖĞRENCİLİK YAPANLARI KENDİNİZE ÖRNEK ALMANIZ YARARLI OLABİLİR;
Hülasa öğrenci demek bir anlamda, yanında kalem kağıt taşıyan ve sürekli not alan kişi demektir. Eğer içinden geçtiğiniz eğitim-öğretim süreci sizi kalem kağıt taşımaya ve not almaya alıştır(a)madıysa, böyle bir alışkanlık kazanmak için bundan sonra en kısa zamanda adım atmalısınız;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (11-12)

11-Bal arısı gibi olup her yerden bilgiler ve güzellikler toplamalısınız. Fakat, toplamak yetmez, sizin bal yapmanız gerekir. Sadece toplayıcı seviyesinde kalmak, düşünme melekelerimizi geliştirmez;

12-Derslerine katıldığınız hocalardan ya da konferanslarını dinlediğiniz kişilerden bazıları, sizin TOPLAYICI SEVİYESİNDE kalıp kendinize mahsus bal yapmanızı engelleyebilir. Bundan dolayı, öğretmen, hoca, ilim adamı, akademisyen, gazeteci, yazar, üstat, şeyh, efendi, abi, abla, hayırsever ve mütedeyyin adı altında karşınıza çıkan kişilerle ilişkilerinizde SÜREKLİ TETİKTE olmalısınız. Söz gelimi karşınızdaki kişi, çok şefkatli veya yardımsever ama düşünme melekelerinizin düşmanı olabilir, ya da gece gündüz zikir çeken biri ama bilim ve düşünce katili olabilir. Veya ülkemizin en büyük ilim adamı, düşünürü ve fakihi olarak sunulabilir, ama bütün çalışmaları hırsızlık mahsulü olabilir..;
Öğrenim ve öğretim hayatım boyunca öyle öğretmenlerle, hocalarla ya da herkes tarafından sevilen ve takdir edilen düşünür, fakih ve üstat lakaplı kişilerle karşılaştım ki, doktor raporuyla öğrenci karşısına çıkmaları yasaklansa yeridir. Verdikleri büyük zarara rağmen, binlerce insan tarafından el üstünde tutulan böyle ruh hastalarının sizlere zarar vermelerine gönlüm asla, asla, asla razı olmaz;
Büyük bir kısmı iyi niyetli, bazıları ise kötü niyetli olan bazı hocalar, abiler ve ablalar yüzünden, on binlerce öğrencimizin tahsil hayatlarının berbat geçtiğini, kendilerini yetiştiremediklerini, en basit doğruları ve yanlışları bile ayırt edemeyecek kadar aptallaştıklarını, okumaz ve yazmaz bireyler olarak topluma katıldıklarını, hayata küstüklerini, gelecekten umutlarını kestiklerini, böylece de hem kendilerine hem de topluma yararlı olamadıklarını ifade edebilirim;
Bütün bunları görüp acı çeken bir arkadaşınız olarak, bu konuda en üst düzeyde hassasiyet taşımanızı tavsiye ederim;
LÜTFEN DİKKATLİ OLUNUZ!
Hayat sizin hayatınızdır. Hayatınızı hiç kimseye bütünüyle teslim etmeyiniz!
KİMSEYE AKLINIZI ÖDÜNÇ VERMEYİNİZ!
KİMSENİN AKLINI EMANET ALMAYINIZ!
HİÇ KİMSENİN KÖLESİ OLMAYINIZ!
HİÇ KİMSENİN SİZİ KÖLELEŞTİRMESİNE İZİN VERMEYİNİZ!
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (13)

13-Sevgili öğrencilerimin kendilerini geliştirmeleri gereken alanlardan biri de GÖRGÜ KURALLARI’dır;
a-Malesef çoğumuz, görü kurallarına gereken önemi vermemekteyiz. Ailemizde, tahsilimiz sırasında ve toplumsal ilişkilerimizde kazandığımız görgü kurallarıyla yetiniriz. Fakat bütün bunların yeterli olmadığını aile bireyleriyle ilişkilerinizde bile tecrübe etmeniz mümkündür;
b-Öğretmenlik hayatımda teşekkür etmesini bilmeyen, ya da bilse bile nasıl teşekkür edeceğini bilmeyen o kadar çok kişi gördüm ki şaşırırsınız. Hediye vermenin veya kabul etmenin bir adabı vardır, öyle kişiler gördüm ki verdiği hediye ile adeta muhatabına tokat atıyordu. Arkadaşlarla konuşmanın, kendinizden büyük birisiyle selamlaşıp sohbet etmenin ya da kendinizden yaşça küçük birini bir şeye teşvik etmenin kuralları vardır. Bu genel kuralları bilmezseniz, övmek isterken sövebilirsiniz. Birini bir şey yapmaya teşvik edeceğim derken onun hayatını karartabilirsiniz. Bu gibi sebeplerle GÖRGÜ KURALLARI HAYATİ DERECEDE ÖNEMLİDİR;
c-Öte yandan son iki yüzyıldır etkisi altına girdiğimiz Batı kültürüyle, asırlardır geliştirdiğimiz ama bir müddet sonra yetersiz kalmaya başlayan geleneksel kültürümüzün çatışması görgü kuralları alanında da görülür. Hatta bu çatışmanın özellikle bu alanda zirveye çıktığı bile söylenebilir. Bundan dolayı son yüz yıldır ülkemizde yazılan görgü kuralları hakkındaki kitapların büyük bir kısmı Batı dillerinden doğrudan çeviri veya uyarlamadır. Bu açıdan bakıldığında bizim modernleşmemiz/batılılaşmamız büyük ölçüde GÖRGÜ KURALLARINA DAYANAN BİR MODERNLEŞMEDİR. Böyle olduğu için geleğimiz içinde asırlardır geliştirilen görgü kurallarının iyi tarafları da özellikle tahrip edilmiştir;
d-Bu durum, insanlarımız arasında -pek çok konuda olduğu gibi- GÖRGÜ KURALLARI ALANINDA DA BÜYÜK ÇATIŞMALARA SEBEP OLMAKTADIR;
e-Bu sebeplerle görgü kuralları üzerinde hassasiyetle durmalısınız. İnsan ilişkilerimizdeki başarı veya başarısızlıklarımızın pek çoğunun görgü kurallarına riayet etmek ya da etmemekten kaynaklandığını unutmayınız;
f-Görgü kurallarıyla ilgili kendinizi geliştirebilmek için en kısa zamanda konuyla ilgili kitaplar okumalısınız. Birden fazla kitap okumak da yetmez, hayatınız boyunca bu alanda bilgiler edinmeye, okumaya ve çevrenizdeki insanlarda gördüğünüz güzel kuralları öğrenip uygulamaya çalışmalısınız;
g-Görgü kurallarıyla ilgili kitaplar okuyup çevreyi gözlemlemek de kafi değildir. Zira görgü kurallarının bazıları -özü aynı kalsa bile- yaşadığımız zaman diliminde bile sürekli değişmektedir. Bu durumda konuyla ilgili kitaplardan görgü kurallarının esasını yakalamak için istifade ettikten sonra KENDİNİZ bu temel üzerine İLAVELERDE BULUNARAK icat zekanızı MUTLAKA GÖSTERMELİSİNİZ. Yeni görgü ifadeleri ve davranış kuralları geliştirip çevrenizdeki insanlara da örnek olabilirsiniz;
h-Bu maddeleri okuduktan sonra kendinizi ve çevrenizdeki insanları görgü kurallarıyla ilgili olarak bir kez daha gözden geçirip incelemenizi tavsiye ederim. Ne kadar çok hata yapıldığını ve o hataların ne çok soruna yol açtığını hemen fark edeceksiniz;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (14-15)

14-Düşünme melekelerinizi geliştirirken de görgü kurallarıyla ilgili olarak da SÜREKLİ BİR ŞEKİLDE ÇEVRENİZDEKİ KİŞİLER ve OLAYLAR hakkında doğru GÖZLEMLER yapmalısınız. Unutmayınız insan bilgilerinin en önemli kaynaklarından biri TECRÜBE’dir. Doğru ve yararlı tecrübeye sahip olabilmek için ise YÖNTEMLİ ve DİKKATLİ GÖZLEMLER ile DENEMELERE ihtiyacımız vardır. Kabiliyetleriniz de ancak bu süreçlerden sonra ortaya çıkabilir;
15-Bu yüzden kendinizi hiçbir zaman DÜŞÜNMEYİ eksiksiz BİLEN, BİLGİ BAKIMINDAN tam KEMALE ERMİŞ, AHLAKEN tam OLGUNLAŞMIŞ ve GÖRGÜ KURALLARINI tam BİLEN BİRİ olarak kabul etmemelisiniz. Bütün hayatı boyunca sürekli kendisini geliştirmeye çabalayan bir insan, NEFS MUHASEBESİ YAPMAYI DA ÖĞRENMELİDİR. Kendisiyle yüzleş(e)meyen, iyi gözlem yapamayan, kendisini her yönüyle tam olgunlaşmış gören, başkalarının iyi niyetli eleştirilerine bütün pencerelerini kapatan, başkalarının tecrübelerinden istifa etmeyen veya edemeyen insanlar çok dogmatik, çok zalim, çok gaddar ve çok insafsız insanlardır. Böyle kişiler, ahlak ilkelerini sürekli çiğnemelerine rağmen; din, millet, ülke yararı, şahsiyet, kabile ve ideoloji gibi kavramları kullanarak içinde bulundukları durumu meşrulaştırmaktan çekinmezler. Kısaca: ÜMİTSİZ VAK’A gibidirler;
Harun Anay/Ağustos 2013.
---

Yeni Öğretim Yılı Başlarken ÖĞRENCİLERİME özel NOTLAR (16-17)

16-Kendinizi ve kabiliyetlerinizi ASLA KÜÇÜMSEMEYİNİZ; her zaman büyük işler yapabileceğinize inanınız. Unutmayınız, herbirimizin nelere, ne kadar kabiliyeti olduğunu bilmiyoruz. Her insan ayrı bir muammadır. Kabiliyetlerin ortaya çıkabilmesi için ise uzun TECRÜBELERE ve DENEMELERE ihtiyaç vardır. Bu süreçlerden geçmeden ŞUNU YAPAMAM, BUNU BECEREMEM gibi sözler söylemek doğru değildir;
17-İnsanın kendisini küçük görmesi ne kadar kötüyse BÜYÜK GÖRMESİ de o derece, -hatta daha- fazla kötüdür. Hele kabiliyetleri tam ortaya çıkmadan ve başkaları içindeki konumu belli olmadan insanın kendisi hakkında yüceltici kanaatlere sahip olması çok tehlikelidir. Böyle bir duygu ve düşünce insanı felaketlere götürebilir. Kabiliyetleriniz ortaya çıktıktan, başkaları arasında bu konularda önde olduğunuz anlaşıldıktan sonra da yine KENDİNİZİ BÜYÜK GÖRMEMELİSİNİZ; böyle bir tavır bu defa AHLAKEN DOĞRU DEĞİLDİR. Bundan dolayı bilge ve ahlaklı bir insan olmanın ön şartlarından birinin insanın kendisini ve kabiliyetlerini doğru bir şekilde bilmesi ve değerlendirmesi olduğu söylenebilir. İnsanın kendisini sürekli olarak küçük görmesi de, büyük görmesi de hastalıktır. Hele bir insanın belirli konulardaki kabiliyet ve başarılarının başkalarından daha iyi veya ilerde olduğunu farkettikten sonra, kendisini büyük görmesi, böbürlenmesi ve kibirlenmesi, onun kabiliyet ve başarı itibariyle YÜKSEKLERDE ahlaken ise ALÇAKLARDA olduğunun delilidir;
Harun Anay/Ağustos 2013.
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.