18 Eylül 2013 Çarşamba

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(13)

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(13)

13-‘Sayın Çağdaş İslam filozofu, sizi yaklaşık yirmi yıldır tanıyorum. Bir kez olsun el yazması eserlere ilgi duyduğunuza, böyle bir eserin sayfasını karıştırdığınıza, bu gibi eserlerin kıymetini bildiğinize ve takdir ettiğinize, hatta böyle eserlerin yüzünü gördüğünüze şahit olmadım. En basit matbu Osmanlı Türkçesi metinlerin bile BİR SAYFASINI OKUYACAK KADAR BİRİKİMİNİZ YOK. Bütün bu çapsızlığınıza rağmen, şimdi EL YAZMASI ESERLER UZMANI TAFRASI ATIYORSUNUZ, BU İŞLERİN SİYASETİNİ BELİRLEME İDDİASINDASINIZ. El yazması eserler nasıl olur da sizin gibi birine emanet edilir? Sizin kaliteniz bu türden eserleri değerlendirmeye yeter mi? Böyle yalanlar söyleyip sahtekarlıklar yaparken hiç mi utanmıyorsunuz? Bu milletin asırlardır biriktirdiği el yazmaları kiiiim, siz kimsiniz? Aslında sizin gibi birinin bir tek el yazmasına bile elini sürmesi kültüre ihanettir; memleketine, dinine ve milletine saygı duyan, zerre kadar kendi şerefine hürmet gösteren bir birey böyle işlere kalkışır mı? Sen nasıl oluyor da gençlerimize bu kadar rezilce kötü örnek oluyorsun? Kameraların önünde seni bir devlet büyüğü rezil rüsva etti, yine de hiç yüzün kızarmadı, bu nasıl iştir?’ diye dindarımsı büyük İslam filozofuna sorduğunuz zaman şöyle cevap verir:

-‘Her İslam felsefecisi daha yüksek lisans talebesiyken el yazmalarının uzmanı olur. Ben yıllardır bu işlerin içindeyim. Böyle eserleri okumak için illa da sana göstermem mi gerekiyor? Evimde, Fatih Sultan Mehmet Kütüphanesi’ndeki kadar el yazması eser var, hatta evimde el yazması kitapları koyacak yer bile kalmadı. Ben bu işlerden anlamayıp da kim anlayacak? Param var, pulum var, çevrem var, üstelik konuşmasını da bilirim. El yazması eserlerin uzmanı olmak için daha ne lazım olacak? Ayrıca bana iftira atıyorsun, beni kimse rezil edemez, beni rezil edecek adam daha anasından doğmamıştır. Kameraların önünde rezil olan ben değildim, benim DUBLORÜM’dü. Ben öyle devlet büyüğü denilen adamlarla muhatap olacak kişi değilim, onları ciddiye bile almam. Zaten dublörüm de ciddiye almadığı için cevap vermedi o adama. Araplar böyle yazıları okuyor da ne oluyor? Osmanlı döneminde bu yazıları çok kişi okuyordu düşünür mü oldular? Ben bu ülkenin yetiştirdiği en böyük İslam filozofuyum. Benim görüşlerim ve eserlerim bütün dünya üniversitelerinde okutuluyor. Üstelik adam tavlamayı ve aldatmayı da çok iyi bilirim. Mesela daha düne kadar bana söven bir büyük İslam filozofu ile mantıkçıyı şimdi köle gibi çalıştırıyorum. Onlar artık ben tuvalete gitme desem gitmiyorlar. Böyle büyük adamlar beni takdir ederken, sen kim oluyorsun da bana böyle sorular soruyorsun? Sus! Otur oturduğun yerde! Yoksa seni işten attırırım, sana iftira ederim, seni şikayet ederim, parayla satın aldığım köpeklerimi üzerine salarım, hakkında dedikodu yaparım, öğrencilerini üzerine kışkırtırım, muhbirlerimi yanına gönderirim, öğrencilerini çalarım, kendime benzer kişilerle bir olup seni seni rezil ederim, senin hiç bir şeyden anlamayan bir cahil olduğunu yayarım, devlet büyüklerine seni şikayet ederim, üzerine adam gönderirim. Görüyorsun ya, çok gücüm var. Aklın varsa, bir daha böyle konuları açma! AMA İSTERSEN BERABER ÇALIŞABİLİRİZ, SANA AYDA BEŞ BİN TL MAAŞ VEREYİM, BİR DAHA BÖYLE LAFLAR ETME, anlaştık mı?”

Harun Anay/18.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
twitter.com/HarunAnay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.