ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(13)
13-‘Sayın Çağdaş İslam filozofu, sizi yaklaşık yirmi yıldır tanıyorum.
Bir kez olsun el yazması eserlere ilgi duyduğunuza, böyle bir eserin
sayfasını karıştırdığınıza, bu gibi eserlerin kıymetini bildiğinize ve
takdir ettiğinize, hatta böyle eserlerin yüzünü gördüğünüze şahit
olmadım. En basit matbu Osmanlı Türkçesi metinlerin bile BİR SAYFASINI
OKUYACAK KADAR BİRİKİMİNİZ YOK. Bütün bu
çapsızlığınıza rağmen, şimdi EL YAZMASI ESERLER UZMANI TAFRASI
ATIYORSUNUZ, BU İŞLERİN SİYASETİNİ BELİRLEME İDDİASINDASINIZ. El yazması
eserler nasıl olur da sizin gibi birine emanet edilir? Sizin kaliteniz
bu türden eserleri değerlendirmeye yeter mi? Böyle yalanlar söyleyip
sahtekarlıklar yaparken hiç mi utanmıyorsunuz? Bu milletin asırlardır
biriktirdiği el yazmaları kiiiim, siz kimsiniz? Aslında sizin gibi
birinin bir tek el yazmasına bile elini sürmesi kültüre ihanettir;
memleketine, dinine ve milletine saygı duyan, zerre kadar kendi şerefine
hürmet gösteren bir birey böyle işlere kalkışır mı? Sen nasıl oluyor da
gençlerimize bu kadar rezilce kötü örnek oluyorsun? Kameraların önünde
seni bir devlet büyüğü rezil rüsva etti, yine de hiç yüzün kızarmadı, bu
nasıl iştir?’ diye dindarımsı büyük İslam filozofuna sorduğunuz zaman
şöyle cevap verir:
-‘Her İslam felsefecisi daha yüksek lisans
talebesiyken el yazmalarının uzmanı olur. Ben yıllardır bu işlerin
içindeyim. Böyle eserleri okumak için illa da sana göstermem mi
gerekiyor? Evimde, Fatih Sultan Mehmet Kütüphanesi’ndeki kadar el
yazması eser var, hatta evimde el yazması kitapları koyacak yer bile
kalmadı. Ben bu işlerden anlamayıp da kim anlayacak? Param var, pulum
var, çevrem var, üstelik konuşmasını da bilirim. El yazması eserlerin
uzmanı olmak için daha ne lazım olacak? Ayrıca bana iftira atıyorsun,
beni kimse rezil edemez, beni rezil edecek adam daha anasından
doğmamıştır. Kameraların önünde rezil olan ben değildim, benim
DUBLORÜM’dü. Ben öyle devlet büyüğü denilen adamlarla muhatap olacak
kişi değilim, onları ciddiye bile almam. Zaten dublörüm de ciddiye
almadığı için cevap vermedi o adama. Araplar böyle yazıları okuyor da ne
oluyor? Osmanlı döneminde bu yazıları çok kişi okuyordu düşünür mü
oldular? Ben bu ülkenin yetiştirdiği en böyük İslam filozofuyum. Benim
görüşlerim ve eserlerim bütün dünya üniversitelerinde okutuluyor.
Üstelik adam tavlamayı ve aldatmayı da çok iyi bilirim. Mesela daha düne
kadar bana söven bir büyük İslam filozofu ile mantıkçıyı şimdi köle
gibi çalıştırıyorum. Onlar artık ben tuvalete gitme desem gitmiyorlar.
Böyle büyük adamlar beni takdir ederken, sen kim oluyorsun da bana böyle
sorular soruyorsun? Sus! Otur oturduğun yerde! Yoksa seni işten
attırırım, sana iftira ederim, seni şikayet ederim, parayla satın
aldığım köpeklerimi üzerine salarım, hakkında dedikodu yaparım,
öğrencilerini üzerine kışkırtırım, muhbirlerimi yanına gönderirim,
öğrencilerini çalarım, kendime benzer kişilerle bir olup seni seni rezil
ederim, senin hiç bir şeyden anlamayan bir cahil olduğunu yayarım,
devlet büyüklerine seni şikayet ederim, üzerine adam gönderirim.
Görüyorsun ya, çok gücüm var. Aklın varsa, bir daha böyle konuları açma!
AMA İSTERSEN BERABER ÇALIŞABİLİRİZ, SANA AYDA BEŞ BİN TL MAAŞ VEREYİM,
BİR DAHA BÖYLE LAFLAR ETME, anlaştık mı?”
Harun Anay/18.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
twitter.com/HarunAnay
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.