1 Eylül 2013 Pazar

DÜŞÜNCE, BİLİM ve SANAT İNSANLARINA NASIL SÖVÜLÜR?-5




DÜŞÜNCE, BİLİM ve SANAT İNSANLARINA NASIL SÖVÜLÜR?-5
(Bir kalem denemesi)
Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim'in adı verilince Alevilerimiz kıyameti kopardılar. Bana göre büyük ölçüde haklıydılar. Ancak işin bu kısmı bahsi diğer..
Esas konuşulması gereken ülkemizdeki SİYASETÇİ KÜLTÜ’dür.
YAPTIKLARI HEMEN HEMEN HER İŞTE KENDİLERİNİ yüceltiyorlar. Büyük hiç bir işte ilim, düşünce ve sanat adamlarına değer vermiyorlar; veya onları alt sıralarda yerleştiriyorlar.
Bundan dolayı tesisin veya kurumun adı ister Atatürk, isterse Fatih Sultan Mehmet olsun farketmiyor.
Daha önce yazdığım listeler neyi gösteriyor?
Senin ülkende filozof, düşünür, alim ve sanatkarın ADI BİLE YOK.
Veya:
YOK DÜZEYİNDE.
Bir insana başka türlü nasıl sövülür?
Bir millete başka türlü nasıl hakaret  edilir?
Bir milletin geleceği başka türlü nasıl karartılır?
Üniversitelerimizin ve tesislerimizin listesi Türkiye'deki bütün ilim, düşünce ve sanat adamlarına kalaylamıyor mu?
Başka türlü nasıl hakaret edilir insana?
Sen küçücük bir çocuk olsan, adı sanı anılmayan bir fizikçi, kimyacı, astronom, felsefeci veya ilahiyatçı mı olmak istersin, yoksa siyasetçi ve idareci mi?
Bu ülkenin gençlerinin ideal şahsiyetleri işte böyle şekilleniyor.
Verdiğim listeleri inceleyince, Cumhuriyet dönemi yöneticilerinin görünüşteki çeşitliliklerine rağmen, temel zihniyet yapıları bakımından ciddiye alınabilecek hiç bir faklılık taşımadıkları görülüyor.
Hatta son yıllarda kötülüğün daha da arttığı üniversite adlarından açığa çıkıyor.
Bundan dolayı diyorum ki, bilim ve düşünceye değer verme bakımından bizim ülkemizde; dindar ile dinsizin, İslamcı ile laikperestin, Allahsız ile Allahlının, solcu ile sağcının, marksist ile milliyetçinin, faşist ile komunistin, namuslu ile namussuzun. tarikaçi ile cemaatçinin, kadın ile erkeğin, Kürt ile Türkün, Alevi ile Sünninin arasında büyük bir fark yok.
Bunların hepsi bizim çocuklar.
Bildiğimiz haylaz çocuklar. Bilerek veya bilmeyerek her gün ve her an bize sövmekteler.
İsrarla ve inatla küfrediyorlar. Bilgilendikçe, tahsilleri arttıkça küfürlerinde kullandıkları kelimeler ağdalı hale geliyor. Fakat anlaşılmaz cümlerin arkasına baktığınız zaman galiz küfürleri fark etmemek mümkün değildir.
Uyanıkken, uyurken, ayıkken, sarhoşken, namaz kılarken ve zikir ederken her daim sövüyorlar.
Sunduğum listelerin anlamı bence budur..
Harun Anay/Temmuz 2013.
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.