16 Eylül 2013 Pazartesi

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(10)

ÖRNEKLERLE DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(10)

10-‘Sayın Prof.Dr. Abuziddin Berberoğlu, ‘İlahiyat fakülteleri DİN ÂLİMİ YETİŞTİRMİYOR’ buyuruyorsunuz. Bu hükmü defalarca dillendirdiniz. Böyle temel bir hükme dayanarak ve alim yetiştirmek gayesiyle, Allah ne verdiyse, yerli yersiz ezber dersleriyle dolu olan bir programı ilahiyat fakültelerine dayatmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. BU TEMEL HÜKMÜNÜZÜN BİLİMSEL DEĞERİ NEDİR?, ELİNİZDE, ilahiyat fakültelerinin din alimi yetiştirmediğine dair herhangi bir bilimsel araştırma var mı?, din alimi ile neyi kasdediyorsunuz?, din anlayışınız nedir?, Yetişmek’ten maksadınız nedir?. Bu kadar genel ve temel bir hükmü ispat etmek için  herhangi bir çabanız oldu mu? Şayet bu hüküm yanlışsa, ilahiyat fakültelerinin manevi şahsiyetine, hocalarına ve öğrencilerine hakaret etmiyor musunuz?’ diye dindarımsı ulamaya sorulduğu zaman şöyle cevap verir:

-‘Din âlimi yetiştirmek her mü’minin vazifesidir. İlahiyat fakültelerinin bunu yapmadığını herkes biliyor. Mesela geçenlerde bir ilahiyat mezunu geldi, Yontulmamış ibn Kütük’ün divanındaki beşinci babı okumamış, Arapça’daki peltek se’yi çıkarırken dilin ucu bazı dişlere değmiyor. Böyle ilahiyat mezunu mu olur? Bu insanlar nasıl müslüman?. Başka bir gün bir ilahiyat hocasıyla karşılaştım; ne sakal vaaar, ne cüppe!. Üstelik topuklu ayakkabı giyiyor. Sahabe zamanında topuklu ayakkabı mı vardı? İlahiyatlardan mezun kızlar başka bir âlem. Bir kızla karşılaştım, ona Bilal-ı Hebeşi’nin kaç yaşında ilk defa ezan okuduğunu sordum, yüzü kızardı. Daha kolay bir soru diye, Hz. Ömer hayatı boyunca kaç ayakkabı eskitti diye sordum. Az kaldı bayılacaktı. Bu olur mu şimdi? En basit bilgileri bilmeyen insanlar nasıl ilahiyatçı olur? Böyle gençleri, bırakınız imam, müezzin ya da din hocası yapmayı, bir bakkalda tezgahtar bile yapmazlar. Şunu da söyleyeyim, senin BİLİMSEL ARAŞTIRMA DEDİĞİN ŞEYLERİN TAMAMI SAFSATADIR. İŞTE bunlar BİZİ DİNSİZ ETTİ. Kimin âlim kimin câhil olduğunu ancak Allahü Teala ve O’nun bildirdiği sevgili kullarının bilgisi dahilindedir. Bu kullar da silsile ile kendilerinden sonrakilere bu bilgileri aktarırlar. Dolayısıyla ilahiyat fakültelerinin din âlimi yetiştiremeyeceğini ben sağlam yollarla biliyorum,  çünkü bütün hocalarım bana böyle dedi. Zaten kelam kitapları da mütevatir haberi en sağlam bilgi kabul ediyor. Sizin gibi insanların âlim olmadığını da ben mütevatir haberle öğrendim. Öteki sorularına cevap verme gereği bile duymuyorum. Din alimi yetiştirmeyen yerlerin manevi şahsiyeti de neymiş? Böyle yerlerde çalışan ve senin hoca dediklerine ben ayakkabımı bile cilalatmam. Öğrencilere böyle bilgileri söylemek, hakaret olmak şöyle dursun, bir ibadettir, iltifattır. BANA BAK! SENİN SORDUĞUN SORULARDAN GAVURLARIN İLİMLERİNİ tahsil ettiğini anlıyorum. Din’den ne anladığımı soruyorsun, aklını başına topla! Din’den başka bir şey anlaşılır mı bire Hınzır! Din aliminin kim olduğu sorulur mu, bire müsteşrik! Bir  müslüman böyle sorular sorar mı, bire FİLOZOF oğlu FİLOZOF! Tövbe et, bire kâfir!’

Harun Anay/16.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.