ÖRNEKLERLE
DİNDARIMSI ZİHNİYETİ-(10)
10-‘Sayın
Prof.Dr. Abuziddin Berberoğlu, ‘İlahiyat fakülteleri DİN ÂLİMİ YETİŞTİRMİYOR’
buyuruyorsunuz. Bu hükmü defalarca dillendirdiniz. Böyle temel bir hükme
dayanarak ve alim yetiştirmek gayesiyle, Allah ne verdiyse, yerli yersiz ezber
dersleriyle dolu olan bir programı ilahiyat fakültelerine dayatmak için
elinizden geleni yapıyorsunuz. BU TEMEL HÜKMÜNÜZÜN BİLİMSEL DEĞERİ NEDİR?,
ELİNİZDE, ilahiyat fakültelerinin din alimi yetiştirmediğine dair herhangi bir
bilimsel araştırma var mı?, din alimi ile neyi kasdediyorsunuz?, din
anlayışınız nedir?, Yetişmek’ten maksadınız nedir?. Bu kadar genel ve temel bir
hükmü ispat etmek için herhangi bir çabanız
oldu mu? Şayet bu hüküm yanlışsa, ilahiyat fakültelerinin manevi şahsiyetine,
hocalarına ve öğrencilerine hakaret etmiyor musunuz?’ diye dindarımsı ulamaya
sorulduğu zaman şöyle cevap verir:
-‘Din
âlimi yetiştirmek her mü’minin vazifesidir. İlahiyat fakültelerinin bunu
yapmadığını herkes biliyor. Mesela geçenlerde bir ilahiyat mezunu geldi, Yontulmamış
ibn Kütük’ün divanındaki beşinci babı okumamış, Arapça’daki peltek se’yi
çıkarırken dilin ucu bazı dişlere değmiyor. Böyle ilahiyat mezunu mu olur? Bu
insanlar nasıl müslüman?. Başka bir gün bir ilahiyat hocasıyla karşılaştım; ne
sakal vaaar, ne cüppe!. Üstelik topuklu ayakkabı giyiyor. Sahabe zamanında
topuklu ayakkabı mı vardı? İlahiyatlardan mezun kızlar başka bir âlem. Bir kızla
karşılaştım, ona Bilal-ı Hebeşi’nin kaç yaşında ilk defa ezan okuduğunu sordum,
yüzü kızardı. Daha kolay bir soru diye, Hz. Ömer hayatı boyunca kaç ayakkabı
eskitti diye sordum. Az kaldı bayılacaktı. Bu olur mu şimdi? En basit bilgileri
bilmeyen insanlar nasıl ilahiyatçı olur? Böyle gençleri, bırakınız imam, müezzin
ya da din hocası yapmayı, bir bakkalda tezgahtar bile yapmazlar. Şunu da
söyleyeyim, senin BİLİMSEL ARAŞTIRMA DEDİĞİN ŞEYLERİN TAMAMI SAFSATADIR. İŞTE bunlar
BİZİ DİNSİZ ETTİ. Kimin âlim kimin câhil olduğunu ancak Allahü Teala ve O’nun
bildirdiği sevgili kullarının bilgisi dahilindedir. Bu kullar da silsile ile
kendilerinden sonrakilere bu bilgileri aktarırlar. Dolayısıyla ilahiyat
fakültelerinin din âlimi yetiştiremeyeceğini ben sağlam yollarla
biliyorum, çünkü bütün hocalarım bana
böyle dedi. Zaten kelam kitapları da mütevatir haberi en sağlam bilgi kabul
ediyor. Sizin gibi insanların âlim olmadığını da ben mütevatir haberle
öğrendim. Öteki sorularına cevap verme gereği bile duymuyorum. Din alimi
yetiştirmeyen yerlerin manevi şahsiyeti de neymiş? Böyle yerlerde çalışan ve
senin hoca dediklerine ben ayakkabımı bile cilalatmam. Öğrencilere böyle
bilgileri söylemek, hakaret olmak şöyle dursun, bir ibadettir, iltifattır. BANA
BAK! SENİN SORDUĞUN SORULARDAN GAVURLARIN İLİMLERİNİ tahsil ettiğini anlıyorum.
Din’den ne anladığımı soruyorsun, aklını başına topla! Din’den başka bir şey
anlaşılır mı bire Hınzır! Din aliminin kim olduğu sorulur mu, bire müsteşrik! Bir müslüman böyle sorular sorar mı, bire FİLOZOF
oğlu FİLOZOF! Tövbe et, bire kâfir!’
Harun
Anay/16.09.2013.
harunanay.blogspot.com
facebook.com/hasimharun.anay
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.